Hemen her gün yeni birine şahit olduğumuz adaletsizlikler, haksızlıklar, kuralsızlıklar, kitlelerde önce huzursuzluk ve yılgınlığa sonra derin bir öfkeye sebep oluyor.
Önüne örülmüş seddin arkasına yavaş yavaş dolan nehir suları misali, potansiyel bir toplumsal enerji birikiyor.
Derinleşen iktisadi kriz geniş halk tabakaları için “hayat yokuşunu” her geçen gün daha da dikleştirirken, “gücü” elinde tutanların ve onların yanında yöresinde, hizmetinde bulunanların bir takım meşruiyeti meşkuk yollardan zenginleşmeleri, güçlerine güç katmaları maşeri vicdanda yaralar açıyor.
Gelir dağılımındaki adaletsizlikler, adalet dağıtımındaki adaletsizlikler, kamu imkanlarının kullanımındaki adaletsizlikler, eğitim, sağlık imkanlarına erişim noktasındaki adaletsizlikler birbirlerini besleyerek derinleştiriyor.
Gayrimeşru yollardan elde edilmiş servetlerin sahiplerinin, kolay kazanılmış paralarıyla yaşadıkları şatafatlı hayatlarını, ayakta durmakta güçlük çeken kimselerin gözüne sokmaktan çekinmemeleri de dezavantajlı kesimlerin her geçen gün biraz daha içerlemesine yol açıyor.
Toplumsal sınıflar arasında barışı temin edecek iki unsur olan ahlak ve adaletin böylesine erozyona uğraması, o potansiyel enerjiyi “tutan” seddin de giderek zayıflaması anlamına geliyor.
O seddin yıkılmaya ne kadar yakın olabileceğini ve yıkılması halinde neler yaşanabileceğini anlatan filmler var. 2021 yapımı “Beyaz Kaplan” ve 2019 yapımı “Joker” filmleri bunların önemli örnekleri.
Her iki filmde de zalim güç sahiplerince itilip kakılan, haksızlığa uğrayan, istismar edilen mustazafların teröre dönüşen isyanları anlatılıyor.
Fakat her iki filmden de önce, ülkemizde 2018’de yayınlanmış, aynı temayı gayet çarpıcı şekilde işleyen bir çalışma var: Gazapizm’in “Ölüler Dirilerden Çalacak” parçasının video klibi.
Klibi seyrettiğinizde şarkının sözlerinde geçen “ölülerin” ezilen, istismar edilen, sömürülen, haksızlığa uğrayan kişiler, “dirilerin” ise haklarından fazlasına göz dikmiş, doymak bilmez, kural, ilke tanımaz güç sahipleri olduğunu görüyorsunuz.
Parçanın sözleri şöyle başlıyor: “Ölüler dirilerden çalacak / Silahını al, silahını al / Ölüler dirilerden çalacak / Hakkında değil fazlasında gözü var / Mızmızlar dımdızlak kalacaklar / Saygın adamları korku basacak / Ölüler dirilerden çalacak”.
Sözlerin devamında şu kısımlar dikkat çekiyor:
Bir gecede ortak gibiyiz / Sinirliyiz ve de hortlak gibiyiz / Hep Miami hep Alplerdesiniz / Jetleriniz helikopterleriniz / Örtbas ettiğiniz katalog suçlar
Cinneti bastırmaz karnı tok kalmak geri bas / Salyası akar, sürekli şehveti yoksuldan sağlar / Bilmezler ne yazık en dipte yaşamak kaygıyı saklar / Statü yalnızca gökdelenlerde saygıyı sağlar / Sokakta çöpsünüz çöplükte yanan şu yangını harlar
Ah çok paran var, dolup taşmış hep çantalar / Dört yanın kadın ve şık masan / Dom Pérignon ve şampanya / Tabakta en az var on gram / Yanında az pişen pirzolan / Teknen var yüz milyon dolar / Ama kafanda silah var ne yapacan?
Adalet konuyken, değinmeyen çok / Tabii korkunuz belirmeyen son / Cinayet işleyip gerinmeyen yok / Zehri ve şifayı belirleyen doz! / Bir sabah bakmışsın kantarın yok / Yüzün yok, aslın astarın yok!..
Adaletsizlikler karşısında biriken müthiş öfkenin şarkıya damgasını vurduğu aşikâr. Youtube sayfasında yazılan çok sayıda yorum, bu öfkenin gençlerde nasıl karşılık bulduğunu gösteriyor.
Eğer bu öfke, bu enerji, sağlıklı, ayakları yere basan, çerçevesi iyi çizilmiş bir adalet talebine kanalize edilemezse -klipte de görüldüğü üzere- başka zorbalıklara, başka adaletsizliklere, teröre kanalize olacak, başka zorbalar üretecek.
Bu öfkenin tetiklediği isyanla “soygun” düzeni değişmeyecek, sadece “soyanla”, “soyulan” yer değiştirmiş olacak. Artık diriler ölülerden değil ölüler dirilerden çalacak!..
Nurettin Topçu’ya göre; “bir hareket ancak kendinden daha üstün bir düzene yönelirse isyan adını alır” ve zaten “isyanı olmayanın ahlakı yoktur”.
Bu isyanı, bu potansiyel enerjiyi ahlak ve akılla buluşturarak adalet üzerine kurulmuş bir sosyal yapıya tahvil edecek kafalara ihtiyacımız var.