Mümkün olsa kimi klonlardınız?

Salih Cenap Baydar

1996 yılında, Edinburgh Üniversitesinin Roslin Enstitüsündeki bilim adamları, yetişkin bir koyunun meme bezinden aldıkları bir hücreden, Dolly ismini verdikleri bir “klon koyun üretmeyi” başardıklarında tüm dünya hayrete -ve biraz da dehşete- düşmüştü.  

Bu deney ile, her bir canlı hücresinde o canlının tüm özelliklerinin tanımlı olduğu bilgisi pratik olarak gösterilmiş, yetişkin bir canlının vücudunun sadece belli bir bölgesinden alınan birkaç hücreden, bütün uzuvlarıyla sağlıklı bir klonun üretilebileceği ispatlanmıştı.   

Bu arada 2007 yılında ülkemizde de, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim Dalı hocalarının aynı deneyi başarıyla tekrarlayarak “Oyalı” ve “Zarife” ismini verdikleri iki klon koyun ürettiklerini de not edelim.  

Altı yaşına kadar yaşayıp, dünyaya altı tane de kuzu getiren Dolly’den sonra, “insan klonlama” konusu bilim-kurgu yazarlarının çok daha fazla itibar ettikleri bir konu haline geldi. 

Yetişkin bir canlıyı klonlamak büyü gibi bir şeydi! 

Bilim kurgu meraklılarının yakından tanıdıkları Arthur C. Clarke’ın, 1962’de kaleme aldığı “Gelecek Profilleri: Mümkün Olanın Limitleri Üzerine Bir Sorgulama” başlıklı kitabında tanımladığı “kanunlarından” en iyi bilinen, en çok atıfta bulunulan üçüncüsü şudur:  

“Yeterince gelişmiş herhangi bir teknoloji, büyüden ayırt edilemez.” 

Hızla gelişen teknolojilerin, sıradan insanlarca büyü gibi algılanacağını söyler Arthur C. Clarke.  

Nasıl büyü, bilinen tabiat kanunlarının ötesine geçmeyi, aşılamaz sanılan fizik kurallarını aşmayı sağlıyorsa, gelişen teknolojiler de mevcut kuralları alt üst edip, önceden mümkün görülmeyen şeyleri bir anda mümkün kılar. 

Binlerce yıldır yeryüzüne çakılı duran insan, büyüden farksız teknolojiler sayesinde bir anda yerçekimini yenebilmiştir.  

Bir iş makinesinin rahat koltuğuna oturup, kaldırabileceği azami ağırlığın yüz mislini zahmetsizce oradan oraya taşımaya başlamıştır.  

Yerinden kalkmadan bir düğmeye basarak TV kanalını değiştirmeye ya da bir ekranda dünyanın öbür ucundaki bir kişiyi görüp ve sesini işitmeye başlamıştır. 

Fakat insanoğlu “büyüyü” çok nadiren hayırlı işler için kullanır. 

“Büyüden ayırt edilemeyen” teknolojilerin alt üst ettiği, sadece aşılamaz sanılan fizik kuralları değildir. Sosyal yapılar, kurumsallaşmış, kitlelerce benimsenmiş gelenekler, inançlar da sarsılmaya başlar. 

Bu noktada etik kaygılar gündeme gelir. 

Köroğlu, “tüfek icat oldu mertlik bozuldu” diye yakınır. 

Kendi torununa taşıyıcı annelik yapan kadının hukuki durumunun ne olacağını kimse bilemez. 

Otonom otomobiller ölümlü kaza yaptıklarında kimin sorumlu olacağı sorusu tartışmalara yol açar… 

Saçına, sakalına düşen tek tük aklar sayılmazsa, asla yaşlanmıyormuş gibi görünen ünlü aktör Will Smith’in başrolünü oynadığı, 2019 yapımı “İkizler Projesi” (Gemini Man) filmi insan klonlama fikri üzerine çekilmiş çok sayıda filmden biri. 

Filmde şu etik mesele sorgulanıyor: Eğer insan klonlamak mümkün olsa kimleri klonlardık?  

Hayatımızı kolaylaştıran buluşlara imza atan dâhi bilim adamlarını, mühendisleri, mucizevi tedaviler geliştiren doktorları, kimliklerine bakmaksızın mazlumların, ezilenlerin, horlananların maddi-manevi yardımına koşan samimi, fedakâr, merhametli ve mütevazı insanları mı? 

Yoksa fiziksel olarak en güçlü, en pervasız, en göz kara, en kıyıcı, en acımasız, en vicdansız, en ahlaksız ama bize en sadık tipleri mi? 

Daha fazla güçten başka bir şey istemeyen muhteris güç sahiplerinin, itirazlar geliştirecek, kendilerini sorgulayacak akıllı başlı kimselerdense, kendilerine sorgusuz sualsiz fedailik yapacak, güçlü ama kafası fazla çalışmayan “askerleri” tercih edeceği aşikâr. 

Filmde de Amerikan istihbarat birimlerinin, işlerinde mahir oldukları halde vicdani sorgulamalara girişmiş ajanlarından kurtulup, “onların vicdani kaygılarından arındırılmış klonlarını” üretme girişimi anlatılıyor. Neticede vicdan sahibi olması engellenemeyen bir klon “işi” bozuyor. 

Görülen o ki nihayet tutunacağımız dal vicdanımız. 

Bizi kurtaracak olansa, kötülüğe, karanlığa isyanımız.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (19)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.