Yapay zekâ (YZ) teknolojilerinde yaşanan devrim niteliğinde gelişmeler maalesef, yoğun siyasi ve ekonomik haberlerin işgal ettiği gündemimizde kendine fazla yer bulamıyor.
Bahse konu teknolojik gelişmeler, eğlenceli, hayret uyandırıcı ama yoğun gündem arasında göz atılıp “adamlar neler yapıyor yahu” nidalarıyla şaşırılıp unutulacak “acayip işler” olarak algılanıyor.
Fakat hayatlarımız belki de baştan aşağı radikal bir şekilde değişmenin eşiğinde! Siyaset, ekonomi, sanat, bilim, insan ilişkileri bambaşka bir düzleme kayıyor.
Dilerseniz gelin, bu büyük değişimlerin neler olabileceği konusunda biraz zihin jimnastiği yapalım.
Yapay zekânın gelişiminin en önemli etkiyi yaratacağı sahanın “istihdam” olması bekleniyor.
YZ, -başta beyaz yakalılar olmak üzere- çalışan nüfusunun çok önemli bir kısmının iş güvenliğini tehdit ediyor.
Doğru şekilde eğitilmiş bir dil modeli, yüzlerce memurun aylarca uğraştığı evrak kontrolü, temel girdilerden belli standartlara göre yazı üretilmesi gibi “bürokratik” işleri dakikalar içinde ve hatasız şekilde yapma potansiyeli taşıyor. Üstelik rüşvet, irtikap, torpil, nepotizm, bilgi sızdırarak ekonomik avantaj sağlama gibi birçok problemin bir kalemde ortadan kaldırılıvermesi imkanı da köşe başında bizi bekliyor.
“Kurumda ihtiyaç duyulan şu tüketim malzemelerinin temini için filanca makama bir yazı yaz” gibi basit bir talimatla yapay zekâya bürokratik yazım kurallarına uygun, eksiksiz, hatasız bir yazının yazdırılabildiği bir zamanda, işi bu tür yazılar üretmekten ibaret olan askeri ve sivil “kalem” memurlarına ihtiyaç kalmıyor.
Belki bir sonraki aşamada o talimatı verecek amire de ihtiyaç kalmayacak. Kurumun eksilen stoklarını analiz eden YZ otomatik olarak tedarik süreci yazışmalarını başlatacak.
Yapay zekânın emekli etmeye hazırlandığı daha çok meslek erbabı var!
Artık akıllı telefonlarımızda kullanabildiğimiz, konuşmayı yazıya dönüştüren YZ araçları, TBMM genel kurulunda, ya da mahkemelerde konuşulanları tutanaklara geçirmek için istihdam edilen çok sayıda stenografın işini üstlenmek için gün sayıyor.
Belli kurallara göre en seri hesaplamaları yapabilen, mevzuattaki değişiklikleri anlayıp hesaplamalarına yansıtabilecek yapay zekâyla donatılmış yazılımlar, kurumlarda bordro yapan, maaşları hesaplayan tecrübeli muhasebecilere ihtiyacı ortadan kaldırıyor.
Türkçe ifade edilen sesleri yazıya çevirip anlayabilen, doğru cevaplar üretebilen, ürettiği cevapları gayet güzel bir Türkçe ile seslendirebilen yapay zekâlı sohbet robotları, çağrı merkezlerinde soru cevaplayan, çözüm yolları üreten, randevu ayarlayan sayısız insanı işsiz bırakmaya hazırlanıyor.
YZ yardımıyla, kendi kendilerini sürebilen otomobiller taksi ve tır şoförlerinin, uçarak taşıdıkları kargoyu çok kısa sürelerde müşteriye teslim edebilen dronlar kuryelerin, gişe işlemleri için 7/24 göreve hazır otomatlar, akıllı telefon uygulamaları gişe memurlarının yerini almaya hazırlanıyor.
PDR’cilerin kendilerinden çok çok daha ucuza hizmet sunacak, gecenin üçünde bile “danışanları” için emre amade bekleyecek yapay zekâlı psikolojik danışmalar karşısında mesleklerini sürdürme şansları az gibi görünüyor.
Evrak takibinin işlerinin mühim bir kısmını oluşturduğu avukatların, noterlerin meslekleri tehlikede!
Belli alanlarda yapay zekânın kendilerinden daha doğru teşhisler koymaya başladığı doktorların koltukları sallanıyor.
Öğrenciler, akıllı telefonlarında her türlü sınav sorusunu “anlayıp” en güzel, en doğru, en isabetli cevapları üretebilecek yapay zekâlı hocalara kavuştuklarında birçok öğretmenin yeni işler aramaya başlayacakları anlaşılıyor.
Yapay zekânın uğrayacağı son mecra gibi görünen sanatta bile tehlike çanları çalıyor! Yapay zekânın ürettiği resimler, besteler, şiirler yavaş yavaş insanların ürettikleri ile boy ölçüşmeye başlıyor.
Tarihi bir kırılma noktasındayız.
Olanları şimdilik göz ardı etsek de, yaşadığımız “devrim”, meslekleri, eğitimi, bilimi, sanatı, kısacası baştan aşağı hayata dair bildiğimiz her şeyi gözden geçirmemizi gerektiriyor.