Bilişim teknolojileri konusunda çok esaslı bir hamleye ihtiyacımız var.
Bunun için atmamız gereken “radikal” adımlardan bir kısmını sıralamaya çalışalım:
Her şeyden evvel kamu kurumlarının bilişim işlerinden derhal ve kesin olarak çıkması gerekiyor.
Gerçekle yüzleşmeliyiz: İleri teknoloji üretmek, dünya ile rekabet edebilecek ürünler çıkartmak memurlar eliyle yapılabilecek bir şey değil.
Bilişim konusunda hatırı sayılır bir şeyler yapabilme potansiyeli taşıyan zihinlerin, memurlaştırılarak etkisiz hâle getirilmesi hatasından bir an önce dönülmelidir.
Devlet kadrolarında yüksek maaşlarla istihdam edilen binlerce yazılımcının ülkeye faydadan çok zararı dokunuyor.
Kamu kurumları, nasıl kullanacakları mobilyaları üretmek için mobilya imalathanesi, binecekleri araçlar için otomobil fabrikası kurmuyorlarsa, kullanacakları yazılımlar ve bilişim sistemleri için de kendi bünyelerinde kapasite oluşturma çabalarını sonlandırmalıdırlar.
Kamuda görevlendirilecek çok az sayıda bilişim personelinin, kurumlarının ihtiyaçların doğru tanımlayabilen teknik şartnameler yazma, kurumları için üretilen yazılım ürünlerinin kalitesini ölçme ve projelerin gidişatını etkin şekilde takip etme becerilerini geliştirmesi sağlanmalıdır.
***
Kamu, ihtiyaç duyduğu bilişim ürünlerini mümkün olduğunca yerli üreticilerden temin etmelidir.
İhtiyaç duyulan yazılım ürünlerin yerli versiyonları varken yabancı menşeili alternatiflerin alınmasına kesinlikle izin verilmemelidir. Yerli ve milli alternatiflerin ilk başlarda yabancı alternatifleri kadar iyi performans gösterememesi, devleti onlara yatırım yapmaktan geri bırakmamalıdır.
***
Şartname yazımında ve muayene/kabul süreçlerinde yine özel sektörden profesyonel danışmanlık hizmeti alınmalıdır. Bilişim teknolojileri büyük bir hızla gelişmektedir ve memurların ekseriyetinin sürekli, yoğun ve özverili bir mesai gerektiren “teknolojik gelişmeleri takip etme” işini hakkıyla yapabilmesi mümkün değildir.
Projelerde işveren ve yüklenici tarafın eşit sorumluluk taşıyacakları proje yönetim ofisleri oluşturulmalı, projelerin başarı ve başarısızlık durumları yakından takip edilmeli, başarısızlık durumunda proje yönetim ofislerinde görev alan herkes sorumlu tutulmalıdır.
Projelerin kamu bacağında yer alan üst düzey yöneticilerin tüm süreç boyunca projenin sağlıklı yürütülebilmesi için gereken zamanı ayırmaları ve ilgiyi göstermeleri temin edilmelidir.
***
Kamu kaynaklarıyla geliştirilen e-devlet projeleri çok özel durumlar haricinde “açık kaynaklı” olmalıdır. Geliştirilen kodlar vatandaşların erişimine (dolayısıyla denetimine) ve yeniden kullanımına açık olmalıdır.
Herhangi bir devlet kurumu için geliştirilen belge yönetim sistemi, randevu sistemi, içerik yönetim sistemi, dijital arşiv sistemi gibi uygulamalar diğer devlet kurumları için de kullanılabilir olmalıdır.
Kamuda kullanılan, kapalı, denetlenemeyen, yüksek lisans bedelleri ödenen hazır yazılımlar, veritabanları, işletim sistemleri hızlı ve sistematik biçimde terk edilmelidir.
Kurumlar kendilerine özel yeni yazılımlar yaptırmak yerine bu açık kaynak kodlu projeleri geliştirecek ve gerektiğinde kendileri için özelleştirecek firmalarla veya serbest yazılımcılarla çalışmalıdır. Böylece sağlanacak katkılar ve iyileştirmeler yine herkese açık olacak şekilde kamu hizmetine sunulmalıdır.
***
Yazılımı kıymetlendirmenin zorluğu yolsuzluklara, haksız kazançlara kapı aralamaktadır. Tüm yazılım projeleri, adam/saat hesabı üzerinden ücretlendirilerek suiistimallerin önüne geçilmelidir. Burada belirleyici unsur hangi nitelikte geliştiricilerin ne kadar zaman harcadıkları olmalıdır. Suiistimallerin önüne geçebilmek için yazılımcıların niteliğini objektif ve şeffaf şekilde ortaya koyan sivil akreditasyon mekanizmaları geliştirilmelidir.
***
Bu yolda bilişim etiğinin oluşturulmasından, etkili bilişim meslek birliklerinin kurulmasına, pratik bilişim eğitiminin orta öğretimde başlatılmasından, teknokent reformuna kadar yapılacak çok şey var ama artık onlar da başka yazıların konusu olsun.