Özellikle siyasi konularda yaptığı muhafazakar, popülist video yorumları ve haberleriyle tanınan aşırı sağcı İngiliz yazar ve gazeteci Paul Joseph Watson bir video çekerek, dünyanın büyük ilgi gösterdiği yapay zekalı sohbet robotu ChatGPT’nin hiç de “tarafsız” olmadığını, sorulan sorulara “woke” cevaplar verdiğini ileri sürdü.
ABD’de ortaya çıkan ve Afro-Amerikan İngilizcesinde "uyanık olmak", "farkında olmak" anlamında üretilmiş bir tabir olan “woke”, ırkçılık, cinsiyet eşitsizliği, çevre sorunları ve sosyal adaletsizlik gibi konularda duyarlı kişileri tanımlamak için kullanılıyor.
Bu konularda aktif olarak farkındalık yaratmaya çalışan, mücadele eden ve toplumsal değişim talep eden kişiler -özellikle 2010’lu yıllardan bu yana- sağcılar tarafından alaya alınıyor; marazi bir hassasiyet göstermekle, gerçeklerden kopuk ve “fıtrata aykırı” çözüm önerilerinde bulunmakla, samimiyetsiz bir sosyal aktivizm göstermekle itham ediliyorlar.
Watson’un temsil ettiği çizgideki Cumhuriyetçiler, Amerikan sağcıları, Trump'çılar dünya gündemini sarsan yapay zekalı sohbet robotu ChatGPT'nin ürettiği cevapların, siyasi rakiplerinin (yani solcuların) "woke" görüşlerini dile getirdiğini görerek tepki veriyorlar.
Aslında haklılar: Yapay Zeka "nötr" değil. Dünyadaki tüm insanlara ait fikirlerin/yönelimlerin tarafsız/objektif bir derlemini yansıtmıyor.
Eğer öyle olsaydı, ChatGPT’nin verdiği cevapların son derece ırkçı, saldırgan, küfürbaz, cinsiyetçi, yabancı düşmanı ve tutarsız olması gerekirdi.
Çünkü maalesef insanların "ortalaması" böyle!
Sosyal medyada "sıradan" insanların yorumlarını okuduğumuzda bu hakikati görüyoruz.
ChatGPT herkesin kanaatlerini/inançlarını filtresiz olarak yansıtacak cevaplar verseydi daha büyük bir “güvenilirlik” sorunu yaşardı!
Çünkü bazı cevaplarında;
- "dünyanın aslında düz olduğunu ve tüm bilim dünyasının bu hakikati saklamak için yalan söylediğini",
- "iklim krizinin elitlerce uydurulmuş bir yalan olduğunu",
- "yerine göre beyazların, Rus, Türk, Arap, Japon, Alman, İngiliz ırkından olanların diğer ırkların mensuplarından üstün olduğunu",
- "dünyayı şeytani niyetlere sahip üç beş zengin ailenin yönettiğini",
- "Bill Gates'in aşı üreterek dünya nüfusunun yarısını yok etmek istediğini",
- "uçakların arkalarında bıraktığı izlerin insanların üzerine dökülen zehirli kimyasallar olduğunu",
- "depremlerin teknoloji vasıtasıyla tetiklendiğini",
- "ABD'nin uzaylılarla çoktan kurduğu teması gizlediğini",
- "Netflix'in Walt Disney'in sübliminal mesajlarla çocukları ve gençleri eşcinsel yapmaya çalıştığını",
- "ahir zamanı sonlandıracak armageddon savaşının kapımızda olduğunu"
söylemesi gerekirdi.
Çünkü bunlara inanan çok sayıda insan var.
Ama sırf ChatGPT böyle cevaplar vermesin diye, eğitimde kullanılan metinlerde ayıklama yapılmış.
Öte yandan, böyle bir müdahaleye bir kez başlanınca o müdahalenin nerelere kadar uzanacağını, hangi fikirlerin fikir hürriyeti kapsamında “geçerli”, “makul” kabul edileceğini, hangilerinin “hurafe” yahut “komplo teorisi” diye tırpanlanacağını belirlemek zor.
ChatGPT'yi yapan OpenAI firmasının adındaki "open" hiçbir şey ifade etmiyor! Çünkü algoritmalarını, eğitim materyallerine hangi metodoloji ile müdahale ettiklerini, cevaplara nasıl filtreler koyduklarını, hangi fikirleri suç ve nefret kapsamında görüp elediklerini sır gibi saklıyorlar.
Yakın gelecekte düşünme yükünü yapay zekaya devrettikçe OpenAI gibi firmaların manipülasyonlarına ve dayatmalarına daha açık hale geleceğiz.
Bu bir sır değil: Yapay zeka, her teknoloji gibi kendisini üretebilecek bilgi ve zenginliğe sahip olanların kendi görüşlerini, doğrularını kullanıcılarına dayatmak için kullandıkları bir araç olacak.
Çünkü araç mesajın ta kendisi!
Burada post-modern dönemin alamet-i farikası sayılan ahlaki görececiliğin de duvara tosladığını görüyoruz.
Kaynakların küresel ölçekte paylaşıldığı, her şeyin ve herkesin irtibatlı olduğu bir dünyada, birbirleriyle çatışan perspektiflerinin varlıklarını sürdürmeleri zor.
Bu, önümüzdeki yıllarda en çok tartışılacak konularından biri olacak.