Bilgi, zekâ, akıl ve komplo teorileri

Salih Cenap Baydar

Sir Josef Noel Paton'un “ The reconciliation of Oberon and Titania ” isimli tablosuna ilk defa bakanlar pek bir şey anlamazlar.

Karmakarışık bir tablodur... Bir tarafta bir kadın, bir tarafta bir erkek... Ortada ayakta duran yarı çıplak başka bir çift... Ağaçlar, dereler, cinler, periler...

Bu tabloyu, normal zekâ seviyesine sahip ama sanat ve sanat tarihi konusunda bilgisiz bir insana gösterseniz, karanlık bir gücün etkisinde çizilmiş şeytani semboller görebilir!

Fakat konuyu bilen bir sanat tarihçisine sorarsanız, size ressamın bu tabloyu 1847 yılında İngiltere'nin yeni meclis binasını süslemek için açılan bir yarışmaya katılmak üzere, Shakespeare'in "Bir Yaz Gecesi Rüyası" adlı eserinden esinlenerek yaptığını söyleyecektir.

Shakespeare'in ünlü oyununda, peri dünyasının kralı ve kraliçesi olan Oberon ve Titania, tabloda ayrı ayrı uyurken gösterilen iki insan aşık arasında büyüyle yaratılan karışıklığı çözmektedirler. Tablo, uyumlu, küsleri barıştıran bir hükümetin alegorisidir.

İnsanlar aynı şeye, aynı mesafeden bakıp bambaşka şeyler görürler.

Baktığımız şeyden hiçbir şey anlamasak da anladığımızı düşünmek isteriz.

Gözlerimizin önüne koyulan bir şeyi doğru düzgün anlayabilmemiz, onu hakkıyla yorumlayabilmemiz için üç temel kabiliyete birden sahip olmamız gerekir: Zekâ, Bilgi ve Akıl

Yüksek zekâ önemli ölçüde tanrı vergisidir. Bazı şanslı insanlar yüksek zekâ kapasitesiyle doğarlar.

Ama bilgi öyle değildir. Bir konuda bilgi sahibi olmak için ciddi çaba sarfetmek gerekir.

Akıl ise, zekânın bilgiyi işleyerek ürettiği yorumu, hayatın bütünü içinde bir bağlama oturtmak, geri kalan başka unsurlarla ilişkilendirmek için lazımdır.

Komplo teorilerine bayılan pek çok insanın, bu üç temel aracın bazılarından çeşitli derecelerde mahrum olduklarını görürüz.

Zekâ, bilgi ve akıldan yana pek donanımlı sayılmayacak kişiler, doğruluğundan hiç şüphe etmedikleri keskin kanaatlere, fikirlere sahip olurlar.

Hiçbir ciddi temele istinat etmeyen kanaatlerini ne kadar yüksek perdeden dile getirirlerse o kadar iyi hissederler kendilerini.

Açıklamalarını “çok büyük güçlerin oyunlarına” dayandırma temayülündedirler.

Bütün meseleleri iyilikle kötülüğün savaşına , derin devlet organizasyonlarının, küresel titanların şeytani planlarına getirmelerinin sebebi budur.

Çünkü açıklamaları o kadar sığ ve anlamsızdır ki, uğraştıkları meselenin "hiçbir insanın künhüne vakıf olamayacağı, akıl erdiremeyeceği karmaşıklıkta" olması gerekir.

Yüksek bir zekâya sahip oldukları halde bilgi sahibi olmadan yorum yapanlar da vardır.

Hızlı, pratik zekâları ile "bilgi eksikliklerini" telafi edebilecekleri zannına kapılırlar.

İnsan zihni, boşlukları doldurup, az bilgi ile doğru karar alma yönünde evrimleşmiştir.

Mesela bir yırtıcı hayvanın saldırmak üzere olduğunu fark edip kaçmak için onu tüm biyolojik ya da fizyolojik ayrıntılarıyla "bilmek" gerekmez.

Ama hayatta karşılaştığımız meseleler bu kadar basite indirgenebilecek meseleler değildir.

Zeki (ama bilgisiz) tipler kendi alanları dışındaki uzmanlıkları , bilgileri hafife alma eğiliminde olurlar. Zaten bilinmesi gereken her şeyi bildiklerini, bilmedikleri şeylerin lüzumsuz teferruat olduğunu düşünmek isterler.

Bu, onlara zihinsel bir konfor alanı açar, her konuda (bilgi sahibi olmasalar bile) fikir sahibi olabilecekleri zannını, hatta inancını uyandırır.

Son olarak, yeterli zekâ ve bilgi sahibi olup yeterli akla sahip olmayanlara da değinelim.

Bunlar, uzman oldukları alanda olup bitenleri anlamaya yönelik çok isabetli yorumlar yapsalar da bu yorumlarını bir bağlama oturtmakta , olan bitenin hayat, tarih, coğrafya içinde tam olarak nereye oturduğunu ortaya koymakta zorlanırlar .

Dünyayı anlamak için olmazsa olmaz bilgi, zekâ , ve akıl üçlüsünden biri eksik olduğunda, resimdeki eksik parçaları, komplo teorileri gibi yanıltıcı, yüzeysel açıklamalarla tamamlıyoruz.

Bu da bizi hataya sevk ediyor. Üstelik kendimizi manipülasyona açık hale getirmiş oluyoruz.

Belki de bu durumdan çıkışımızın ilk adımı , samimi bir iç muhasebe ile bu üç konuda yeterliliğimizi sorgulamak olmalı.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.