Arabeskin cenazesi musalla taşında bekliyor

Salih Cenap Baydar

Ülkemizde arabesk müziğin serencamı, toplumsal, kültürel ve ekonomik dinamiklerimizin değişimiyle yakından irtibatlıdır.

Bu müzik türü, köylerden, kasabalardan büyük kentlere doğru, özellikle 1960’lardan sonra yoğunlaşan göçün yol açtığı sosyal ve kültürel dönüşümlerle şekillenmiştir.

Ama arabeskin halktan gördüğü teveccühün yeşerdiği zemini kavrayabilmek için biraz daha eskiye, Cumhuriyetin kuruluş yıllarına, tek parti dönemine uzanmak gerekir.

Atatürk ve arkadaşları, yıkılan Osmanlı Devleti’nin yerine modern ve Batılı bir ulus devlet kurma konusunda kararlıydılar.

Geri kalmışlığımızın temel sebeplerini halkın inançlarında, geleneklerinde, “şarklılıklarında” arıyor, insanımızın mümkün olan her yolla Batılılaştırılması gerektiğini düşünüyorlardı.

Kılık kıyafet devriminden, Latin alfabesinin kabulüne, Batılı ülkelerin kanunlarının tercüme edilip yürürlüğe konulmasından Batılı ölçü birimlerinin benimsenmesine kadar birçok konuda radikal adımlar attılar.

Kültür ve sanat alanı da mutlaka Batılılaştırılması gereken bir alandı.

Cumhuriyetin kurucuları, rızalarını aramadan zorla reforme ettikleri Türk halkının hangi tür müziği dinleyeceğine karar verme hakkını da kendilerinde görüyorlardı.

Atatürk, 1926’da Darü’l Elhan’da şark musikisi şubesini kapatarak ülke genelinde Türk müzik çalgılarının resmi talim ve tedrisatını kaldırmış, 1934’te ülkede “alaturka musiki” çalınmasını tamamen yasaklamıştı.

Halkın Batılılaşması için “çağdışı” doğu müziğinin etkisinden kurtarılması gerekiyordu.

Türk milleti müzik dinleyecekse klasik Batı müziği, caz ya da opera dinleyecekti.

674 gün uygulandıktan sonra 1936’da kaldırılan bu absürt yasak toplumsal hafızada derin bir iz bırakmış, bir travmaya yol açmıştı.

Halk, kendisini, hayat pratiklerini, müzik zevkini, ilkel, geri, yoz gören ve onu zorla Batılılaştırmaya çalışan devlet yöneticilerine karşı ister istemez pasif-agresif bir tutum geliştirmişti.

Çünkü tek parti döneminde demokratik yollardan itiraz etmenin imkânı yoktu.

Atatürk’e, İnönü’ye karşı çıkmayı, protesto gösterisi düzenlemeyi, sivil itaatsizlik yapmayı kimse aklının ucundan bile geçiremezdi.

Halkın bu şartlarda şekillenen tutumu, ileride arabesk müziğin yaygınlaşma sürecinde de belirleyici bir rol oynayacaktı.

1950’den sonra geçilen çok partili hayatla birlikte ülke, ağır aksak da olsa işleyen bir demokrasiye kavuştu.

Taşralı, eğitimsiz, vasıfsız kitlelerin inançları, tutumları, zevkleri hala hor görülse de “oyları” artık kıymete binmişti.

Köylerini bir daha dönmemek üzere terk eden, ama bir yer edinmeye çalıştıkları kentlerde de henüz kabul görmeyen insanlar, mağduriyetlerinin, sıkıntılarının, acılarının en iyi ifadesini kendi içlerinden çıkanların ürettiği arabesk müzikte bulmuşlardı.

Ama kamusal alan, “şehirdeki köylülerin” yoz görülen müzik zevkine hala kapalıydı.

Bürokratik elit, arabesk müziği radyo ve televizyonlara sokmamaya kararlıydı.

Öte yandan devletin artık eskisi kadar müdahale edemediği, demokrasinin gelişiyle birlikte açılan bir sivil alan vardı.

TRT’nin kapısına bile uğratılmayan arabesk yıldızlarının kasetleri milyonlarca satarken, konserlerini yüz binler doldurdu.

Arabesk müziğin yaygınlaşmasında, aşağı görülen avam tabakalarının egemen elit sınıfların kültürel hegemonyasına karşı tepkisinin mühim bir rolü vardı.

Bu aslında sessiz ve pasif bir meydan okumaydı.

Doksanlı yıllardan itibaren yeni sakinleri haline geldikleri şehirlerde tutunup ekonomik açıdan biraz rahatlayan ve kamusal alanda kendi kimlikleriyle görünür olma özgüvenini kazanan kitlelerin arabesk müziğe ilgileri yavaş yavaş azalmaya başladı.

Arabeskin toplumsal fonksiyonu, bir zamanlar horlananlar Batılılaşmacı eliti tasfiye edip iktidar koltuklarına yerleştikçe zayıfladı.

Bugün devletin en tepesindekilerce muhabbetle kucaklanan arabesk, aşağılananların, ötekileştirilenlerin müziği değil artık.

Kendisini üreten şartların ortadan kalkmasıyla ölüme mahkûm olan arabesk müziğin cenazesi, bir nostalji unsuru olarak bir süre daha musalla taşında kaldıktan sonra toprağa verilecektir.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (23)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.