İngiliz tiyatro ve sinema oyuncusu Paul Ritter, 5 Nisan 2021 günü, henüz 54 yaşındayken beyin tümörü nedeniyle hayata veda etti.
Ritter belki de en çok HBO kanalının çok ses getiren Çernobil dizisinde canlandırdığı Anatoly Dyatlov karakteri ile hatırlanacak.
Anatoly Stepanovich Dyatlov, mahut felaketin yaşandığı 1986’da Ukrayna’daki Çernobil Nükleer Tesislerinde emniyet testlerinden sorumlu baş mühendis yardımcısıydı. Felaket esnasında reaktörde bulunan en üst düzey üç yöneticiden biri olarak ciddi şekilde radyasyona maruz kaldığı halde hayatta kaldı.
SSCB yönetimi Anatoly Dyatlov ve ekibini derhal felaketin sorumlusu ilan etti. 1987’de gerekli emniyet protokollerini takip etmediği için yargılandı ve on yıl hapse mahkûm edildi. Bütün problem insan hatasından kaynaklanmıştı. Elbette komünist rejimin teknolojik ve idari açıdan hiçbir kusuru yoktu(!).
Dyatlov 1991’de (artık devletle aynı fikirde olmamak mümkün hale geldiğinde) bir kitap yazarak kullandıkları teknolojinin eski ve problemli olduğunu, makinelerin çalışmaları gerektiği gibi çalışmadığını, bunu defalarca rapor ettiği halde gerekli tedbirleri almayan “yetkililerin” asıl sorumlular olduğunu ileri sürdü.
Fakat problem şuydu: O tesisteki araçların doğru ve güvenli çalışmasını sağlamak Dyatlov’un göreviydi.
Dyatlov 1990’da SSCB’nin yıkılması sürecinde genel af ile serbest kaldı. 1995’te radyasyona maruz kalmanın sebep olduğu bir kalp krizi ile öldü.
Ritter, Anatoly Dyatlov’u muhteris, aksi, kibirli, gerçeklik hissini kaybetmiş, çevresindeki uzmanların ikazlarına kulak tıkayarak, gözünün önündeki açık işaretleri görmezden gelerek binlerce insanın ölümüne sebep olacak nükleer felaketin hazırlayıcısı olmuş bir adam olarak canlandırmış, Dyatlov’un apaçık hakikati nasıl son ana kadar inkâr edebildiğini anlatan bölümdeki müthiş performansı ile öne çıkmıştı:
Çalışanlar gelip kendisine reaktörün patladığını söylediğinde bunu (hakikati) şiddetle reddediyordu. Gelen bütün raporları göz ardı ediyor, etrafındaki tüm insanların yalan söylediğine inanıyordu. Elemanlarını radyasyon zehirlenmesinden ölecekleri kesin olan yerlere gitmeye zorluyor, adeta kendi yarattığı alternatif bir gerçeklikte yaşıyordu.
Ta ki kendisi de aşırı dozda radyasyona maruz kaldığı için kusmaya başlayıncaya kadar...
Çernobil dizisini görenler, Ritter’in canlandırdığı karakterle “gerçek” Dyatlov arasında bir karşılaştırma yapmak isterlerse, youtube’dan rahmetli Mehmet Ali Birand’ın Dyatlov’la yapılan bir röportaja yer verdiği 26 Nisan 1986 tarihli 32. Gün programını bulup seyredebilirler.
Dyatlov karakteri aslında bizim ülkemizde çok aşina olduğumuz türden bir karakter.
Ferdin “toplum kazanına” atılıp “kaynatıldığı”, eritildiği, herkesin hiçbir boşluk bırakmamacasına hayatın her alanını kaplayan “devletin” isimsiz memurları ve askerleri olmaya zorlandığı bir vasatta ortaya çıkan bir karakter.
Bir yandan devletin korkunç kudretinden kendine pay devşirme telaşında olan, bir yandan -dile getirmese de- bütün olumsuzlukları o devlet denen, ıslah olmaz, kontrol edilemez heyuladan bilen “ezik” bir karakter.
Toplumsal seviyede bir şeyleri düzeltme, yoluna koyma umudunu, azmini, iradesini, heyecanını çoktan yitirmiş, kendi şahsi “kurtuluşunun” derdine düşmüş, yavaş yavaş batan geminin henüz batmamış kamaralarında -gerekirse başkalarını suya atmak pahasına- kendine yer açmak için çabalayan bir karakter.
Neredeyse bir put misali taptığı, o yüzden de hiçbir ahlaki ilke tanımadan, hiçbir itiraz yükseltmeden her manevrasına destek verdiği “devlet gücünün” kendisine yönelip onu bir sinek gibi ezdiği ana kadar “ben ne yapıyorum” sorusunu aklının ucuna uğratmayan bir karakter.
Haksızlığı, adaletsizliği, zulmü, kendine yönelmedikçe fark edemeyen, kendisine bahşedilen kırıntılar karşılığında zulme karşı sessiz kalmayı, zulmü meşrulaştırmayı hatta bizzat zulme ortak olmayı gözünü kırpmadan kabul edebilen bir karakter.
Çevremiz maalesef kendilerinin ve sevdiklerinin felaketine giden yollara taş döşemekle meşgul Anatoly Dyatlov’lar kaynıyor.