Diziyle miziyle işi olmayan kişilere bile izlettiniz ya kızılcıklı, goncalı dizileri ne diyeyim
E tabi birincisi tutarsa benzer konseptte ikincisi de gelir, üçüncüsü de, çok doğal
Reyting çok şeye kâdir tv dünyasında çünküama bize de bravo doğrusu
Ne meraklıymışız dinî ya da ideolojik anlayışları üzerinden karşı karşıya gelen kişilerin hallerini seyretmeye
Oysa ben, bu merak Yeşilçam filmleri dönemlerinde tükendi gitti diye düşünüyordum
Hani onlarda Allah'ın bir kulu -ki çoğunlukla din görevlisi vb olurdu bu kişi- senaryodaki tüm kötülüklerin anasıymış gibi yansıtılırdı ya
Hatta hızını alamayan birkaç kişi, sanki o rolü o oyuncuya senarist yazmamış gibi, oyuncuyu sokakta falan görse olay çıkardı
Gazetelerin magazin sayfalarında falan okur, olayın saçmalığına gülerdik biz çocuk aklımızla
Sonra bir kez de, Muhteşem Yüzyıl yayına başladığında bizatihi yaşadığım tuhaflığa içten içe gülümsemeden edememiştim
Lise çağındaki gençler sınıf ortamındalar mı, tenefüsteler mi hiç umursamadan hararetli hararetli tartışıyorlardı, ceddimize hakaret ediliyormuş, böyle şey olur muymuş, Hürrem sultan açık giyer miymiş, tarihî gerçekler çarpıtılıyormuş
Bu çocuklara derslerde "tarihî roman nedir" diye öğretmiyor olsam içim yanmayacaktı da öğretiyordum, diyordum ki: "tarihî roman tarih kitabı değildir, kurgusunun temeli bazı tarihî gerçeklere dayanır ama olaylar arası bağlar, tarihî kimliği de olan roman kahramanlarının dialogları vb şeyler, tabir yerindeyse boşluk doldurma usulü ile yazarın zihninde biçimlenerek kurgulanır, sonuçta birer edebî eserdirler, bu yüzden tarihimizi romanlardan öğrenmeye kalkmayın"
Bu bilgiyi tarih konulu diziye kendileri uygulayabilirler diye ummama rağmen belki bir ay boyunca dizi üzerinden tekrar tekrar anlatmak zorunda kalmıştım çocuklara
Belki de bunlardan dolayı, önce Kızılcık Şerbeti, şimdi de Kızıl Goncalar dizileri ile ilgili olarak kopan fırtınalar, bana bir kez daha, insanlarımızın çoğunun kurgusallık ile gerçeklik arasında bocalayıp durduğunu fark ettirdi
Oysa ne olur sanki bir kez de şöyle düşünseniz: Ortaya bir senaryo konmuş, bu senaryo ile ilgili iş kollarından pek çok insan da ekmek yiyecek, üstelik reyting diye bir canavar var yani izlenmezse emek neredeyse boşa gider, toplumun izlediği şeylerin profili de üç aşağı beş yukarı belli, bu toplum yemek programında bile olsa çatışan tarafları izlemeyi seviyor
Hadi tüm bunların hepsini geçin de siz kendiniz bile küçücük bir hikaye yazmaya kalksanız, hikâyenin doğası gereği ortada bir anlaşmazlık, çözülmesi gereken bir mesele vb olması gerekiyor ki yazabilin
Bir de televizyon dünyasının özelliklerinden biri de zaten var olanı parlatmak yani gerçekliği bi tık fazlası ile sunmak
E bu durumda sorun ne
Kızıl Goncalar'ın ilk bölümünde hocanın, Kur'an okumayı aniden kesip pencereye koşan öğrencisini hiddetle yere savurduğu sahnedeki olay elbette hoş değil, belki gerçekten birisinin anısıdır belki kurgudur, ki birisinin anısı olsa bile muhtemelen bire on katılarak aktarılmıştır, bunların hepsi mümkün çünkü çocuk ve gençlerin eğitim süreçleri gerçekten zor süreçlerdir, ne yaparsanız yapın zaman zaman öğretmen ve öğrenciler arasında istenmeyen sorunlar yaşanabilir, üstelik bu eğitimin Kur'an eğitimi olması, fen, sanat, spor eğitimi olması da fark etmez, mesela başarılı doktorlar, sporcular, müzisyenler de yoğun çalışmalar, daha iyi olmaları için zorla/n/malar vb ile yetişiyor, oralardan anılar derlense de dizilik malzeme çıkabilir, zaten ikinci bölümde kara tahta önünde bir mantık problemi sahnelenmiş, yakın tarihin gerçek acılarından birine tabir yerindeyse hem nalına hem mıhına vurarak hem de sanatsallığı koruyarak değiniyor, tabi düşünmek ve anlamak amacıyla izleyenler için
Hasılı cehalet bir kara bataktır, din ile iman ile ilgisi yoktur cehaletin, dolayısıyla ister sosyal medya ister başka bir yer, hangi mecrada olursa olsun, sonuçta kurgusal bir senaryo metnine dayalı olan dizi/ler üzerinden ne toplumsal farklılıklar kaşınmalı ne de izleyiciler, izlediklerini "vay be, gördün mü değerlerimize nasıl da hakaret ediyor" diye anlamalıdır
Dizidir, edebiyattır, sanattır, beğenirseniz izler, varsa kıssadan hissenizi çıkarır, yoksa hoşça vakit geçirmiş olursunuz, beğenmezseniz de kumandanız elinizde, gerisini zaten reytingler halleder