Neredeyse bir iki yıldan beri, toplumun ekserinin gündeminde, giderek yükselen kiralar var ancak kira konusunun bu kadar gündemde olmasının tek sebebi yüksek oluşları değil muhtemelen çünkü herkeste genel bir memnuniyetsizlik hali söz konusu
Yalnızca oturduğu evi olanlar, bir kiracısı olsa neredeyse asgari ücret kadar bir ek geliri olacağını düşünüp
Birden fazla evi olanlar, aldıkları kiraların niye orada burada duyduğu miktarlar kadar olmadığını düşünüp
Bir evden kira alıp başka bir evde oturmak için kira verenler; aldıkları kiranın az, verdikleri kiranın çok olduğunu düşünüp
Hiç evi olmayanlar ise bu kiraları ödemeye devam etmek zorunda kaldıkça ev sahibi olamayacaklarını düşünüp memnuniyetsiz
Bu memnuniyetsizliklerinde haklılık payları da var
Mesela, birkaç gün önce, iki gencin İstanbul'da 15 bin liraya tuttuğu evin görüntüleri dolaştı sosyal medyada
Bir insanın sağlıklı bir şekilde yaşamasına uygun minimum şartları bile taşımadığı kolayca görülen bu evin kirasının 15 bin lira olması gerçekten şaşırtıcıydı
Hafize Gaye Erkan'ın bile İstanbul'da kiraların yüksek olmasından şikayetçi olduğunu okuduktan sonra, kimse "her şey yolunda" diye düşünmez zaten
Ancak şu durum bir tek benim mi dikkatimi çekiyor bilmiyorum; özellikle istanbul'da dağ taş ev desek yeri, stüdyosundan tut 4+1'lere, villalara varana kadar her ebatta daire var, üstelik hem yatay hem dikey olarak büyüdü şehir son 30 yılda, bazı muhitlerde adeta gökdelenlerden oluşmuş kanyonlar gibi sokaklar var
Normalde bir şeyin sayısı az, talebi çoksa fiyatı yüksek olur, halbuki ev sayısı istatistiklere bile gerek duymadan görülebilecek kadar çok, "nüfus yüksek ama" derseniz, ev arzı da düşük değil ki, şehirde şantiye olmayan semt yok neredeyse
Tüm bunlara rağmen, mütevazi bir semtte geçen sene dört bin liraya oturan kiracıdan, ev sahibi bu sene on bin lira istiyor, uygun fiyatlı evleri ile bildiğimiz semtlerdeki stüdyo dairelerin kiraları bile asgarî ücret miktarı ile yarışıyor
İçinden "10-12 bin lira da para mı, çok uygun" diye geçirenler varsa eğer, bu miktarları yaklaşık kaç günde tükettiğinizi not almanızı öneririm bir kenara ve sonra ülkemizdeki asgari ücret miktarını o notun yanına yazıverin, a eğer bu aşamada içinizden "çok şükür biz asgarî ücret alanlardan değiliz" diye geçtiyse size ne desem boş; ama eğer kendinize "asgarî ücretliler benim x günde tükettiğim parayla bir ay nasıl geçiniyor" diye sorduysanız 10-12 bin lira civarındaki kiraların bile hiç de ucuz olmadığını fark etmişsinizdir zaten
Tabi kiralar durup dururken bu kadar yükselmedi, öncelikle toplumdaki herkes enflasyonist ortamdan etkilendi, sonra hükümet yüzde yirmi beşlik artış sınırı getirdi ama bu sınır ters tepti çünkü mülk sahipleri mevcut kiracıları çıkarıp yeni kiracılar aramaya niyetlendi, çoğu kiracı ise çıkmak istemedi ve arabulucularda, mahkemelerde karşı karşıya geldiler
Yeni kiracılara yönelen mülk sahipleri de alacakları kira yıl/lar içinde enflasyonun gerisinde kalır düşüncesiyle gerçekten yüksek miktarlar istemeye başladı ve durum ortada
İşte böyle bir ortamda hepimiz ya mülk sahibiyiz ya kiracı, bazen de ikisi birdeniz ve iyi ki neredeyse hiçbirimiz enflasyonun yüksek olduğu bir dönemden ilk kez geçmiyoruz, kiraların ve ev fiyatlarının benzer olduğu dönemleri de ilk kez yaşamıyoruz, bu biraz daha zor bir dönem olabilir belki ama ilk değil sonuçta
Benzer sıkıntılara çözüm üretmek amacıyla 1996 yılında İstanbul'da Habitat-II konferansı toplanmıştı, gündemleri tüm vatandaşlara uygun iskân olanakları sağlamak ve sürdürülebilir insan yerleşimlerini geliştirmekti, sonrasında İstanbul'da yeni binalar yapıldı demek yetmez, tabir yerindeyse yeni şehirler kuruldu ve genç nesil çoğunlukla bu yeni yerleşim bölgelerinde mülk sahibi oldu, bunların hepsini yaşayarak gördük
Üstelik bu genç nesil 94 krizini de yaşamıştı ama ümitsizliğe kapılmadılar, çok çalıştılar, öyle üniversiteden mezun olayım da sırtımı memuriyete yaslayayım demediler, iş kurdular, o ülke senin bu ülke benim mal ürettiler, aldılar, sattılar
Onlar da kimi zaman barınmak için, kimi zaman iş yerleri için mülk sahipleri ile uzlaştı ya da çekişti ama sonuçta bugün ev/leri, iş yer/leri var çoğunun
Gençlerin "bu şartlarda nasıl geçinilir, nasıl ev sahibi olunur" gibi kaygıları da doğal çünkü gerçekten zor bir dönemdeyiz ama şunu sürekli hatırla/t/makta fayda var: "umutsuzluk çözüm değildir", anneleri babaları kendi yaşadıkları zor dönemlerle nasıl mücadele ettilerse, nasıl çalışıp kazanıp kâh kira ödediler kâh mülk sahibi oldularsa onlar da öyle olacak
Zaten bu yüksek enflasyon ortamı hep böyle sürmez, elbette dengeyi bulacaktır, bu yüzden kiraladığınız yerin sahibi veya kiracınız ile çekişmeniz varsa uzlaşmaya gayret etmenizden kimseye zarar gelmez ama elbette işi abartıp kiracısından ödediğinin üç dört misli artış isteyenlerin yaptıkları hoş değildir, tıpkı mülk sahipleri dişli çıkmadı diye rayiçlerin çok çok gerisinde kira veren kiracıların yaptıkları gibi hatta her ikisi de hakka girmek sayılır
Bir de ne dersiniz, böyle şeyler, hak kavramını dilinden düşürmeyenler için bir turnusol kağıdı gibi sayılır mı sayılmaz mı