Bazı konular insanın yaradılışı gereği insana çok cazip gelir. Bunlardan biri de kişisel gelişimle ilgili konulardır. Gerçekten de insan, nasıl doğuyor ve büyüyor yani fiziksel bir gelişim gösteriyorsa ‘kişisel gelişim’ diye adlandırılan içsel bir gelişim de gösteriyor çoğunlukla. Bu yüzden kişisel gelişim, insan fıtratının bir parçası yani insanı bilimsel olarak anlamaya çalışmak, bilmek ve elde edilen verilerden insanlığın iyiliği için faydalanmak gerekli. Bu bir gerçek fakat benim anladığım kadarıyla bu alanda tabir yerindeyse bir şişkinlik söz konusu, e tabi şişkinliğin olduğu yerde hava basılmış balonların olması da normal, balonun olduğu yerde bu balonları satıp cebini doldurma meraklıları da oluyor.
Bu cebini doldurma meraklıları, reklamlarla vb bir yolla önce çeşitli sorunları olan ve bu sorunlarına çözüm arayan insanlara ulaşıyorlar. O insanlara önce kapandaki peynir misali ücretsiz dersler, videolar, klipler falan sunuyorlar, beğenip onlarla iletişime geçenleri ücretli seminerler ve eğitimlere davet ediyorlar, gidenler bu faaliyetlerden kendisi için fayda görüyorsa ne alâ, bir sonraki eğitime katılıyor, tabi daha yüksek ücretle belki, bir sonraki ve derken eğitici eğitimi. Oldu mu size nur topu gibi daha kendi sorunlarını bile doğru düzgün halledememiş bir kişisel gelişimci. Hemi de sertifikalı :) Artık sertifikasını çerçeveletip duvara mı asar, işçinin, memurun gözüne mi sokar, çeyiz sandığında getirmiş gibi evine mi taşır kim bilir. Üstelik karşısındakine satmaya çalıştığı kişisel geliştirimsel malzemeyi; mahiyetini, kaynağını, ne zaman, nasıl, kime yarayacağını, ne zaman, nasıl, kime yaramayacağını hiç anlamadan savunur da savunur. Karşısındaki kimmiş, neymiş, feleğin hangi çemberinden geçerek neler öğrenmiş, tecrübeleri değerliymiş, değersizmiş, önemli miymiş, değilmiş tabi, önemli olan o bir sürü eğitime gitmiş, para vermiş, aldığı eğitimler çok değerliymiş.
O kişi, başta kendi derdine çare arıyordu, bu çok normal ve insanî bir durumdu. Bu konularla ilgili bilgisi olan birileri de derdine çare arayanlara para karşılığı yardım etmek istiyordu, buraya kadar da her şey normal. Peki ne oldu da kendi sorunlarını doğru düzgün çözememiş insanlar, para karşılığı aldıkları sertifikalarla kendilerini kişisel gelişimci sanmaya başladı? Bu gazı onlara kim verdi? Elbette yazının başlığında adını koyduğum kasasal gelişimciler. Kişisel gelişim işinin makul sınırlarını şişirip kasasal gelişimciliğe taşıranlar.
Aslında bu kasasal gelişim mevzuu da çok derindir. İnsanın en doğal hallerinden biri olan rızık temini halini baştaki tabirle şişirip taşırmaya varmadığı zamanlarda da çok faydalıdır, ne zaman aşırıya giderse orada kısa, orta ya da uzun vadeli sorunlar üretir hep. Bu sorunları herkes sık sık görür fakat nasıl bir şeyse bu sorunlar tekrarlanır durur. Bu gibi sorunları görüp ders alabilme becerisi kazanmak da yine insanın kişisel gelişimiyle ilgilidir. Eskiden toplum yapısı daha farklıydı, şimdi devam ettirenler olsa da toplum değişti, mesela eskiden bir derdi olan çevresindeki güngörmüş kişilere açardı, onlar bir bildiği varsa öğüt verir, yol gösterirdi. Bazen de arkadaşlarla dertleşilirdi, sıkıntı üreten neyse ona herkes kendi açısından bakar, herkes birbirine gücü yettiğince çare sunmaya çalışırdı. Şimdi böyle şeyler azaldığı için ücretli seminerler ve dersler rağbet görüyor. Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan meselesi değil mesele. Bir toplumsal ihtiyaç doğmuş, bu ihtiyaca uygun ürünler üretilmiş ve para karşılığı sunulmuş, tamam da abartmanın ne gereği var! Herkes kişisel gelişimci, herkes yaşam koçu, herkes her şeyi en iyi biliyor!
Bir karikatür görmüştüm. Kıyıda bir kayık, içinde bir adam, elinde bir dümen, kayığa binmek isteyen diğer adamların ellerinde de dümenler var, kayıktaki adam soruyor: Hiçbirinizin aklına kürek almak gelmedi mi?