Uzakta olduğu için nefse hoş gelen şeylerdendir.
Hele bazı kişiler, evde televizyon seyrederken oturdukları koltukta, kadın kuşağı programlarını falan izlerken, yanında yöresinde pek görmediği tarzdaki başkalarının hatalarına seyirlik eğlence gibi bakarlar.
Akıllarına, herkesin yaşam koşullarının, yalpalama konularının ve kırılma noktalarının farklı olduğu bir türlü gelmez.
Kendi yaşamları gayet sterildir iyi ki, zaten çevrelerinden birisi eskaza rutinin bir parça dışına çıksa onunla işleri olmaz.
O rutinin dışına çıkma, isterse ufacık bir geri dönüş ile düzelecek kadar olsun umurlarında değildir çünkü başkasınındır ve başkalarının hataları hep kötüdür, onlarsa hep haklı.
Oysa yüzyıllar önce yaşamış, hikmet sahibi pek çok insan, durumun böyle olmadığını, bugünlere de hitap eder şekilde belirtmişlerdir eserlerinde, mesela:
"İnsan başkalarının hayatından ders almalıdır çünkü insan ömrü, tüm hataları yapacak kadar uzun değildir."
Bu söz büyük Rus yazarı Tolstoy'a atfedilir.
Çok eskilerden kalma bir kelam-ı kibarda da "İşlerinizde şaşkınlığa düştüğünüz zaman kabir ehlinden yardım isteyiniz." denir.
Bu sözün söylendiği yüzyıl ile günümüz arasında kaç yüzyıl vardır kim bilir fakat 'kabir ehlinden yardım isteyiniz' ifadesinin ancak onların günümüze bıraktığı eserlerden faydalanılarak olabileceği çok açık çünkü pek çok kişi, tıpkı günümüzde olduğu gibi, kendi yaşadıkları dönemlerdeki tecrübelerini, öğütlerini vb yazmış, yazdıklarının çoğu da kitap, kitabe vb bir şekilde günümüze kadar ulaşmıştır.
Bu durumda onlardan faydalanmak değil faydalanmamak yanlıştır.
Tabi ki geçmiş zamanların birikimlerinden faydalananlar ile onları tümüyle yok sayanların aynı hızla ilerlemeleri de beklenemez.
Belki de kelamların en güzeli olan ilahî kitaplar bile, benzer sebeplerle geçmiş kavimlerin kıssalarına yer vermiştir.
İnsanı yaradan, insanı en iyi tanıyan olduğuna göre, insanın zorlanacağı şeyleri de aşırı gideceği şeyleri de mutlu olacağı şeyleri de en iyi bilen değil midir?
İnsanın, hem bu dünya hem sonrası için güzel bir hayat yaşaması da kitabı okuyup uymak için gösterdiği gayret ile ölçülmeyecek midir?
Bu durumda geçmiş kavimlerin nelerde, neden ve nasıl zorlandıklarını; nelerde, neden ve nasıl aşırı gittiklerini; nelerle, neden ve nasıl mutlu olduklarını bilmek güzel değil midir?
Kitap okuma kültürünün giderek zayıfladığı bir çağda olduğumuz da bir gerçektir ancak bu durum kimseye hiçbir şeyi umursamama hakkı vermez.
Hatta herkesin öncelikle kendisi için bir şeyler yapması gerekir.
Önce kendisi okumalıdır ki kitap okumasını istedikleri de okusun.
Başkalarının hataları
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.