KENDİNİ OKYANUSTA KAPTAN ZANNEDEN SİNEK (i)
Sineğin biri kendini önemli bir varlık olarak görüyordu. Bir gün eşek sidiğinin içindeki bir saman çöpüne kondu. Kendisini okyanusta yol alan bir kaptan zannediyordu.
O deniz üzerinde kayık sürüyordu. O kadar su, ona sınırsız görünüyordu.
Dünyası, gördüğü bu kadardır. Göz bu kadar, onun için deniz bu kadar.
…
Bu kıssa ile Mevlâna, dünyanın Allah katında bir sivrisineğin kanadı kadar değeri olmadığını hatırlatıyor; mevkisi, makamı, varlığı, gücü ne olursa olsun, kibirlenen kişiyi, eşek sidiğindeki sineğe benzetiyor.
BOĞA İLE FARE (ii)
İri bir boğa ahırdayken kendi gücünün büyüklüğünü tahayyül ederek kibirlenir, yeryüzünde kendisinden daha güçlü birinin olmadığını düşünür.
Bir fare gelerek boğayı bacağından ısırır.
Boğa fareyi parçalamak ister ancak fare küçük bir deliğe kaçar. Deliğin yanına gelen boğa çaresiz kalır.
…
Geçici görüntüler bizi aldatmamalı. Ne kadar güçlü olursa olsun, sınav bittiğinde, kibirli biri kendisinden çok daha zayıf birinin karşısında çaresiz kalır.
EŞEĞİMİN KUYRUĞU (iii)
Kibirli olduğu bilinen Şeyyad Hamza bir gün Hoca’ya der ki:
“Behey Hoca, işin gücün maskaralıktan ibaret, alemde hünerin hep bu mu?”
Hoca cevap verir:
“Ere bir hüner yeter, senin neyin var?”
“Benim sözlerim çok, olgunluğuma son yok. Her gece bu alemden geçer, göklerin ta sonuna kadar uçarım, dünyaya yukarıdan bakarım, yerde ne varsa hep görürüm.”
Hoca:
“O sıralarda eline hiç samur gibi yumuşak bir şey dokunur mu?”
Şeyyad, “ben Hoca’yı tasdik edeyim de o da beni tasdik etsin” diye düşünerek şöyle der:
“Gerçekten de efendi ne de bildin ya, dokundu.”
Hoca’nın cevabı:
“İşte eline dokunan yumuşak şey benim eşeğimin kuyruğudur.”
…
Bu fıkrada Hoca kibirlenen muhatabına onun anladığı dilden karşılık vermiş, muhatabını eşeğinin seviyesine indirgemiştir.
KİBİR, UCB, GURUR
İslam Ansiklopedisi’ne göre, “büyüklük” anlamına gelen kibir (kibr), tevazuun karşıtı olarak “kişinin kendini üstün görmesi ve bu duyguyla başkalarını aşağılayıcı davranışlarda bulunması” demektir.
Tekebbürün en ileri derecesinin gerçeği kabule yanaşmayarak Allah’a karşı büyüklenmek ve O’na boyun eğip kulluk etmeyi kendine yedirememek olduğu ifade edilir.
Kişinin kendini büyük, başkalarını küçük görmesine “kibir”, başkasını küçük görmeden kendini ve yaptıklarını beğenerek böbürlenmesine de “ucb” denilir. “Kişinin geçici değerlere aldanıp onlarla avunması” anlamına gelen gurur da Türkçe’de “kendini beğenme, böbürlenme” manasında kullanılır.
Kibirli kişinin özellikleri:
- Kendilerini özel, üstün ve seçilmiş görürler.
- Diğer insanları küçümserler.
- İyi şeylerin hepsini kendisinin yaptığını, kötü şeyleri asla kendisinin yapmadığını düşünür, etrafındakilerin de kendisi gibi düşünmesini isterler.
- Zulmetmekten çekinmezler.
- Her şeyi ve herkesi kontrol etmek isterler.
- Sıradan biri olmaktan korkarlar.
- Kendi gücünü devam ettirmek için her şeyi yaparlar.
- Muhataplarını gruplara ayırır, ayrıştırır, bozgunculuk yaparlar.
- Dinlemek ve anlamak istemezler.
- Kendini eleştiren kişileri etrafında tutmazlar. Bu sebeple güçten düşünce dostsuz kalırlar.
- Dalkavuklar etrafını sarar. Güçten düşünce önce dalkavuklar onu terk eder. Sonuçta dünyada da ahirette de yalnız kalırlar.
- Kibirlenmenin kötü bir huy olduğunu bildikleri için, kibirli olduklarını hiçbir zaman kabul etmezler.
Kibirliler her yerde ve her alanda bulunurlar.
Kibirliler, bazen devlette yönetici, bazen şirkette patron-genel müdür, bazen STK’da başkan, bazen de bir cemaatte imam olabilirler.
Kibirlinin bakış açısıyla; başında bulundukları kurum onların şahsi mülkü, mensupları da tebaasıdır.
KİBİRLİNİN SONU
Ne yaparlarsa yapsınlar ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, kibirlinin akıbeti ibretlik olur. Kur’an kibirlenenlerin ibretlik hikayeleriyle doludur. Kendilerini okyanuslar fatihi gibi görseler de boğanın bir fare karşısındaki çaresizliği gibi, kibirliler de sonunda güçlerinin bir işe yaramadığını görürler. Başkası düşünülemez, çünkü Mütekebbir olan Allah’ın sünneti böyledir.
(i) Mevlana Celaleddin Rumi (2014). Mesnevi. (Adnan Karaismailoğlu, haz.).Konya: Konya Valiliği, Bahçelievler Basım. S100.
(ii) Ahmet Mithat Efendi. Kıssadan Hisse. S21.
(iii) Güleç, İ. (2012). Nasreddin Hoca'nın Biri Bir Gün. İz Yayıncılık. İstanbul: Alemdar Ofset. S 141.