Tıp literatüründe “hubris sendromu” olarak bilinen kibir, acilen tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Güç zehirlenmesi de bir tür hubris sendromudur. Bu hastalığa yakalanan kişilerin özelliklerini “kibirli” başlıklı yazımda açıklamıştım. Önemine binaen, Mevlid haftası vesilesi ile, “kibir” hastalığı üzerinde biraz daha durmak istedim.
Kibir, bütün dinler tarafından çirkin görülmüş, kibrin derecesine göre, Allah’a şirk koşmakla eşdeğer görülmüştür.
Araf Suresi 146. Ayetinde kibirlenenlerin doğrulukları görmekten mahrum oldukları ve eğrilikleri tercih ettikleri şöyle açıklanıyor.
“Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri ayetlerimden mahrum edeceğim. Onlar, bütün mucizeleri görseler de iman etmezler; doğruluk yolunu görseler onu izlemezler. Fakat eğrilik yolunu görürlerse hemen ona saparlar.” Bu durum, onların ayetlerimizi yalan saymalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir.
İTİBAR DUYGUSU VE KİBİR
Kibir sadece varlık sahibi olmak ve dünyevi güçle ilgili değildir. Manevi, psikolojik makamlar da kibir sebebidir.
İmam Gazali bu tehlikeye şöyle işaret ediyor:
Bir grup, cami köşelerinde konaklayarak, sade bir hayat geçirip zahitlik rütbesine erdiğini zanneder. Oysa itibar zenginlikten daha tehlikelidir. Eğer itibarı bırakıp zenginlik peşinde olsaydı daha yakın olabilirdi. Zahitlik peşinde olan bu grup aldanmıştır. Çünkü kendini dünyadan el-etek çekmişlerden sanmaktadır.
Manevi zirveye çıktığını düşünenler de şeytanın tuzağına düşerler.
Dünya ile mücadelesinde başarılı olan kişiye şeytan “bu kez din açısından sokularak: Allah’ın kullarını acımaya, dini yaşantılarındaki aksaklıklarından ötürü kendilerine şefkat göstermeye, onlara öğütte bulunmaya, insanları Allah’ı çağırmaya dürtükler.”
“Şeytanın bu fitleri karşısında işaret edilen mertebeye ulaşmış kul; insanlara rahmet nazarıyla bakar hepsini yaşantılarında şaşkın, dinlerinde sarhoş, sağır ve kör, hastalığa yakalandıklarını ama bunun farkında bile olmadıklarını, hekimi yitirdiklerini, nerede ise helak olacaklarını görür. Bu manzara karşısında merhamet hisleri kabarır, onları doğru yola iletecek, dalalette olduklarını belgeleyecek, kendilerini saadete erdirecek hakikat bilgilerine sahip bulunduğunu, bu bilgileri hiç zorluk çekmeden, bir yük altına girmeden aktaracağını düşünür.”
“Derken ihlaslı kul öğütler vermeye başlar işte bu sırada şeytan adamı fitneye düşürmek için beklediği fırsatı yakalar, karıncanın ayak şamatasından daha gizli bir gizlilikle hiç çaktırmadan onu baş olma sevdasına sürükler, içinde bu tür hisleri kıpırdatır.”
İnsanlar kendisine rağbet edince “nefsine rehavet çöker, yanında tüm dünya şehvetlerinin hiç kaldığı en üstün hazzı tadar. Evet dünyayı terk etmişken dünya zevklerinin en yamanının içine düşmüştür. (i)”
YÖNETİCİNİN KİBİRLENMESİ (ii)
Alanında uzun süre başarıya ulaşan veya henüz başarıya ulaşmasa da yönetim gücünü bir şekilde ele geçiren kişi yapılan tüm doğruları kendi çabasına, tüm hataları ise çevresine yükleyen narsist davranışlar sergilemeye başlayınca kibir hastalığına yakalanır.
“İnsan Doğasının Yasaları” isimli kitabında Robert Greene, büyüklenme davranışına değinerek, kişinin egosunun gerçeklerden tamamen uzaklaşarak hayali bir boyuta ulaşması olarak yorumlar.
Yöneticiler için bu risk çok yüksektir. Çünkü her başarılı ekibin gözdesi onu temsil eden yöneticidir.
Kibirlenen yönetici, hatalarını fark eden ve uyarıda bulunmaya çalışan yardımcılarını dinlemez ve bir süre sonra bu kişileri ekipten uzaklaştırır. Yıllarca ekibi başarıya taşıyan uzmanlar yerine mesleki anlamda yetersiz ancak yöneticisine sadık kişiler tüm pozisyonlara yerleşir. Çalışanların kurumdaki devamlılığı narsist yöneticinin karar ve emirlerine uymasına bağlıdır.
KİBRİN TEDAVİSİ
İmam Gazali’ye göre (iii):
“Kibir kişiyi helak eden huylardandır. Kibri gidermek farz-ı ayındır. Kibir sırf temenni ile yok edilemez. O, tedavi uygulanarak, kökünü kazıyacak ilaçlar kullanılarak ortadan kaldırılır.
Kibir iki aşamada tedavi edilir:
Birinci aşamada kibir ağacı kalpte dikili bulunduğu yerden sökülüp atılır, ikinci aşamada kibre vesile olan arızi sebepler ortadan kaldırılır.”
YÖNETİCİLER İÇİN TAVSİYELER
İmam Gazali’nin tedavi önerisi en çok da yöneticiler için gereklidir.
Bu hastalık tamamen tedavi edilmemiş olsa da yöneticiler şu önlemleri alırlarsa kibrin olumsuz etkisini kısmen de olsa kontrol altına alabilirler (iv):
- Departmanlar ve kişiler arasında görev dağılımı yaparak yetkileri paylaşın. İnisiyatifleri ödüllendirin. Her şeyi bizzat kontrol etme hatasından kaçının.
- İstişare kültürünü geliştirin. Karar sürecinde ilgili tüm tarafları ve eleştirileri alçakgönüllülükle dinleyin. İstişare ile alınan kararın her zaman bireysel karardan daha faydalı olduğunu unutmayın.
- Eski yol arkadaşlarınızın da görüşlerini alın. Şimdi birlikte çalışmıyor olsanız da sizi ve işinizi tanıyan kişilerin görüşleri her zaman değerlidir.
- Olaylara sakin bir ortamda ve geniş açıdan bakın. Karar sürecinde zaman zaman farklı görüşler ve tansiyonun yükseldiği anlar olacaktır. Gerilimin gölgesinde karar almayın. Böyle bir durumda kararı erteleyin. Herkesle birlikte siz de yeniden düşünün.
…
Kibir hastalığından uzak kalmamız ve Mevlid Haftası’nın milletimize, İslam Alemi’ne ve tüm insanlığa hayırlar getirmesi dileğiyle.
(i) İmam Gazali. İhya’ul Ulum’id Din. Huzur Yayınevi. İstanbul-1998.C 3, S 904, 922-923.
(ii) Ömer Yasin Altay. Yöneticileri Yıkıma Götüren “Büyüklenme” Davranışı. HBR-Türkiye. 30 EYLÜL 2022.
(iii) İmam Gazali. C 3, S 806.
(iv) Ömer Yasin Altay.