İş yaşam dengesi

Raşit Yıldırım

Bazı kişisel gelişimciler ve sosyal medya ünlüleri, daha huzurlu bir yaşam için, iş yaşamını ve özel yaşamı birbirinden ayırmamızı, iş saatleri dışında işle ilgili konuları gündemden çıkarmamızı öneriyorlar.

Onlarca yıldır bu tavsiyeler yineleniyor ancak iş ve yaşam dengesi sağlanamıyor.

Büyük istifa ve sessiz istifa dalgaları

İş ve yaşam dengesizliğinin en önemli göstergelerinden birisi de “büyük istifa” ve “sessiz istifa” dalgaları.

İlk kez, Alman işletme profesörü Anthony Klotz tarafından kullanılan “büyük istifa” terimi, iş gücünün toplu göçüne işaret ediyor. ABD İşgücü İstatistikleri’ne göre, Aralık 2023'te ABD'de yaklaşık 3,4 milyon çalışan istifa etmiş (1).

İnsanlar; başarılarının, yeteneklerinin ve becerilerinin takdir edilmediği ve onay görmediği yerlerde çalışmakta zorlanıyorlar. Bu yüzden de istifalar sürekli artıyor.

Gallup'ın State of the Global Workplace 2023 raporu, dünya genelindeki çalışan bağlılığının yüzde 23 olduğunu açıklıyor. Çalışanların yüzde 59'u ise sessiz istifa modunda.

Büyük istifanın dip dalgası olan “sessiz istifa” kavramı, çok genel olarak “iş saatlerinde sadece tanımlı işi yapmak” olarak özetlenebilir. Daha geniş bakış açısıyla, “işte yapılması gerekenler dışında hiçbir şey yapmamak, özel hayatı korumak, daha az sorumluluk almak” şeklinde de ifade edilebilir (2).

Çalışanlar; yoğun mesai saatleri dolayısıyla iş ve özel yaşam dengesinin korunamaması, düşük ücret, iş tanımının net olmaması, kariyer basamaklarının açık olmaması gibi nedenlerle sessizce tepki gösteriyorlar.

Daha iyi koşullar için iş değişikliği yapanlarda da sorunların büyük oranda çözümsüz kaldığı anlaşılıyor. The Muse'un Y ve Z kuşağından 2 bin 500'den fazla çalışanla yaptığı araştırmada, yeni bir pozisyona geçenlerin yüzde 72'sinin huzursuzluğunun devam ettiği görülüyor. Sorun yüzeysel değil, daha iyi maaş veya daha düzenli mesai saatleri olmaktan uzak (1).

Japonya ve “ikigai” kültürü

İşgücü istikrarı denilince, akla ilk gelen ülke şüphesiz Japonya. Japonların “ömür boyu istihdam” mottosunu çoğumuz duymuşuzdur. Ortalama yaşı 84 olan Japonya’da, emeklilik yaşı geldiği halde emekli olmayıp çalışmaya devam edenlerin oranı giderek artıyor. Uzmanlar, Japonların genel mutluluğunun sebebinin insana verilen değer olduğunu ifade ediyorlar. “Yaşam amacı” olarak tanımlanabilecek “ikigai” felsefesine göre yaşayan Japonlar, her sabah kalktıklarında, yaşama olduğu yerden devam edebilme gücünü veren bir duyguya sahipler (1).

Wikipedi’ye göre “ikigai”, "varlık nedeni" anlamına gelen Japonca bir kavramdır. "Ikigai" kelimesi kişinin hayatındaki değer kaynağını veya hayatını değerli kılan şeyleri belirtmek için kullanılır. Türkçeye çevrildiğinde, kelime kabaca, "uğruna yaşadığınız şey" ya da "sabah uyanma sebebiniz" anlamına gelir. Her bireyin ikigaisi kişiseldir ve yaşamına, değerlerine ve inançlarına özgüdür.

Japonlar önemsedikleri değerlerini iş yaşamlarında buldukları için çalışırken daha huzurlu ve daha üretken oluyorlar.

Zaman ve ikigai

Fransız düşünür Bergson'a göre zaman, bir ölçüm aracı veya bir düzenleyici olmaktan ziyade içsel bir deneyimdir. Her insan kendi zamanını yaşar, her insanın zaman algısı farklıdır. Matematik olarak aynı sürede yaşayan iki insanın yaşadıkları yoğunluklar birbirinden farklıdır.

Zamanı; tükenecek olan, elimizden kaçıp giden bir kaynak olarak görmek, iş ve yaşam dengemizi bozar. Kendi değerlerimize ve yetkinliklerimize uygun bir iş yapmak zamanımızın bizden giden bir şey olduğu hissinin önüne geçer. Hatta tam aksine, zamanımızı zenginleştirir ve besler. Zamanı daha içsel bir deneyim ve bir akış olarak algılayabildiğimizde iş ve yaşam dengemiz daha esnek bir şekil alır. Zamanı sürekli yenilenen bir süreç olarak görmek, yenileşimi ve verimliliği artırır, tatmin duygusu sağlar.

Kültürümüzdeki “bereket” terimini zamanla birlikte kullanırsak zaman, kimleri için bereketli geçerken, kimleri için de bereketsizdir.

Kendi değerlerimizle uyumlu, yapabildiğimiz ve yapmayı sevdiğimiz işleri yaptığımızda gelişim alanlarımız karşımıza çıkar, tükenen değil, kendini üreten ve büyüyen bir varlığa dönüşürüz.

Kendi ikigai’mizin keşfi

Kendi ikigai’mizi nasıl bulabiliriz (1)?

Bunun için yapmamız gereken ilk şey, hayatta bizim için en önemli şeylerin neler olduğunu tespit etmektir. Bizi ne mutlu eder, neye önem veririz, neyi yaptığımızda gururlanırız? Bu soruların cevabı değerlerimize işaret eder. Bu değerler örneğin yardımseverlik, sosyal sorumluluk, yönetmek, üretkenlik, adalet olabilir. Birçok değer arasından bize kendimizi anlamlı hissettirenleri fark etmemiz gerekir.

Keşfetmemiz gereken ikinci şey zekâmızın türüdür. Sahip olduğumuz zekâ türü, bize iyi olduğumuz alanları gösterir. Gardner'a göre, zekâ bir spektrumdur ve birçok farklı zekâ türü vardır. Her zekâdan belli oranda taşırız ve birkaç zekâ türünde diğerlerine göre daha iyiyizdir. Özellikle çocukluğumuzu gözden geçirerek hangi zekâ tiplerini bir arada taşıdığımızı fark ettiğimizde, nelerde iyi olduğumuzu anlayabiliriz.

Üçüncü olarak neleri, hangi tür işleri sevdiğimizi tespit etmeliyiz. İnsan sevdiği işi zevkle yaparken, sevmediği işi angarya olarak yerine getirir.

Değerlerimize, zekâmıza uygun olarak iyi yapabileceğimiz işler ve yapmayı sevdiğimiz şeylerin kesiştiği yere, yani ikigai’mize vardığımızda yaşamımız anlamlı ve tatmin edici olacaktır.

Bütündeki potansiyelimizi kavrayabildiğimizde ve kendi zamanımızı yaşadığımızda dengemiz sağlanacaktır. Bu akıp giden zamanda yoğunluğa, potansiyelin gerçeğe dönüşmekteki gelişim sancısına göre dengesizlik yaşayabiliriz. Ancak dalgaların alçalıp yükselmesinin denizin dengesi olması gibi, dengesizliğin içinde bir denge gizlidir. İçimize sinen bir şey için çabaladığımız sürece, kendi en iyi versiyonumuza ulaşma yolunda olduğumuzu bildiğimiz sürece, dengemiz bizimledir (1)."

Bu yaklaşım, çalışanlar kadar işverenler için de önemlidir. Çalışanı huzurlu ve verimli işyerleri daha istikrarlı, daha üretken ve daha yenilikçidirler. Psikoteknik destek yöntemlerini de kullanarak, işe alımlarda, terfilerde ve rotasyonlarda değer, yetenek ve ilgi alanı dengesini sağlayan işyerleri diğerlerine göre daha başarılı olurlar.

  1. Ahu Bade Özkan. Dengeli Dengesizlik ve İkigai. HBR Türkiye 29.02.2024.
  2. Raşit Yıldırım. Karar Gazetesi, 24.10.2022.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.