Bugünlerde, seçimlerin de etkisiyle, emekli maaşları gündemdeki en önemli konu.
Emeklilerimizin önemli bir kısmı on bin lira taban aylığı ile hayatını idame ettirmeye çalışarak iktisat teorilerini alt üst ediyorlar.
Muhalif kesimler iktidarı suçlarken, iktidar destekçilerinden bazıları Türkiye’deki emeklilerin aslında bazı Avrupa ülkelerinden daha iyi şartlarda yaşadıklarını söylüyorlar.
Konu siyasi tartışmaların odağına oturunca, objektif verilerle tartışılamaz hale geliyor.
Genç emekliler sorunu
Eski-yeni bütün politikacılar, emeklilik konusunu, ekonominin gereklerine ve sosyal adalet ilkelerine göre ele almak yerine, oy potansiyelini arttırmak amacıyla kullandılar. Daha fazla oy alarak iktidarını korumak isteyenler, en üretken çağındaki insanları genç yaşta emekli ederek bugünkü sorunlarımızın temelini attılar.
Önceleri gerçekçi görünen sayın Erdoğan da şaşırtmadı. Daha önce defalarca reddettiği talepleri seçim sandığı ufukta görününce hayata geçirdi. Bugünlerde de çırak veya stajyerlikte geçen sürelerin dikkate alınarak daha erken emekli olma talepleri seçim meydanlarına taşındı. Erdoğan bu talepleri görmezden gelmek bir yana, azarlayarak mukabele ediyor. Ancak 31 Mart seçiminde sandıkta gerileme yaşanırsa genel seçimlerden önce bu konuyu da seçim hediyesi olarak kullanacağını söylersek kehanette bulunmuş olmayız.
Emeklilik sisteminde, normal olarak, aktif çalışanların emekli ödemelerini karşılaması beklenir. Genç emeklilik uygulamaları, emekli sayısını arttırarak, aktif sigortalı/emekli oranının düşmesine yol açıyor. Uzmanlar bu oranın düşmesine bağlı olarak emekli maaşlarının ödenmesinin riske gireceğini veya tatmin edici emekli maaşı verilmesinin zorlaştıracağına işaret ediyorlar.
Emekli maaşları eriyor
İbrahim Kahveci veriye dayalı emekli maaşı analizi yapan az sayıda uzmandan biri. İbrahim Bey’in analizlerine göre (1):
Eskiden (2007-2016) asgari ücretin yüzde 20 üzerinde olan ortalama emekli maaşı bugünlerde asgari ücretin yüzde 25 altına düşmüş durumda.
GSYH açısından da durum geriye gitmiş.
Mesela 2012 yılında emekliler GYH’dan %6,66’sı pay alırken, bu oran 2022 yılında, %33 azalarak, %4,47’ye gerilemiş.
Farklı tüketim kalemlerine göre mukayese yapıldığında da emekli maaşlarının satın alma gücünde çok önemli düşüşler yaşandığını görüyoruz.
Bu gerilemenin en önemli sebeplerinden birinin, maaş artışlarında TÜİK verilerinin dikkate alınması olduğunu söylemeliyiz. TÜİK enflasyon verilerinin reel enflasyon verilerini göstermediğini biliyoruz. Üzülerek ifade etmeliyiz ki emekli maaşlarının politize edilmiş TÜİK verilerine göre uyarlanmasıyla, yanlış ekonomik politikaların faturasının önemli bir kısmı emeklilerin omuzuna yüklenmiş durumda.
Avrupa ve Türkiye’de emekli maaşları
İktidarı destekleyen çevreler sık sık Avrupa’da emeklilerin Türkiye’den daha zor şartlarda yaşadıklarını iddia ediyorlar.
Geçen hafta bir dost meclisinde de benzer bir tartışmaya tanık oldum. Emeklilerin çok zor durumda olduğunu söyleyen birine cevap veren bir başka arkadaş, Türkiye’deki emeklilerin Avrupa’dan daha şanslı olduğunu şöyle açıklıyordu: “İsviçre’de emekli maaşı yaklaşık 2 bin frank. Ev kiraları yaklaşık 6 bin frank. Bu emekli ne yapsın?”
Benzer iddiaları zaman zaman hepimiz duyuyoruz ama ne hikmetse çevremizde Avrupa’yı terk edip Türkiye’de yaşamayı tercih eden kimselere tanık olmuyoruz. Oysa iddialar doğruysa Avrupa’daki emekliler alacakları emekli maaşıyla çok daha iyi şartlarda Türkiye’de yaşayabilirler. Neden Türkiye’ye yerleşmek yerine oradaki sefalet(!) koşullarına tahammül ediyorlar?
Gerçekten iddia edildiği gibi Türkiye’deki emekliler Avrupa’ya göre daha iyi durumdalar mı?
Bu konuda yapılmış bir karşılaştırma çalışmasında, iddia edilenin aksine, Türkiye’deki emeklilerin daha kötü durumda olduğu ifade ediliyor.
Karşılaştırma çalışmasına göre (2):
- Türkiye’de ortalama emekli maaşı 2012 yılında 357 Avro ile sondan 12.sırada iken, 2021 yılında (%33 azalma ile) 237 Avro ile sondan 3. sıraya gerilemiş.
- Emekli ödemelerinin GSYH’ye oranı AB-27 ortalamasında yüzde 9,5 iken Türkiye’de yüzde 4,1’dir.
- 2021 itibarıyla Avrupa ülkelerinde aktif sigortalı/emekli oranı ortalama 1,6 iken Türkiye’de bu oran 1,9’dur. Bu oran Türkiye’deki aktif/pasif oranının çok düşük olduğu iddiasının (en azından şimdilik) gerçekçi olmadığını gösteriyor.
- Sigorta prim gelirlerinin emekli aylıklarını ve sağlık ödemelerini karşılama oranı 2002’de yüzde 61 iken 2023’te yüzde 76,4’e yükseldi. Bu veri de aktif çalışanların finansman gücünün artmış olması gerektiğini gösteriyor.
- 2002’de ortalama emekli aylığının kişi başına GSYH’ye oranı yüzde 46,4 iken 2024’te yüzde 27,7’ye geriledi, emeklilerin üretimden aldıkları pay azaldı.
Seçim ve emekliler
Bu yazıyı, seçim sonuçları belli olmadan, emeklilerin seçim sonuçlarına tepkisini görmeden kaleme aldım. Doğrusu ben de emeklilerin nasıl davranacağını merak ediyorum.
Merhum Süleyman Demirel’in vecize haline gelmiş "Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur" sözünü 31 Mart’ta bir kez daha test emiş olacağız.
Bu vesile ile, seçim sonuçlarının ülkemiz ve emeklilerimiz için hayırlı olmasını diliyorum.
(1)İbrahim Kahveci. Emekliye zamma ne gerek vardı? Karar, 18.01.2024.
(2)DİSK Araştırma Merkezi. Avrupa’da ve Türkiye’de Emeklilerin Durumu. Mart 2024.