Orta Doğu tarihi; meydanlara heyecanla ve kutlama amacıyla dökülen kalabalıkların sonrasında başlarına gelen acı olaylar, içinden çıkılmaz siyasi gerilimler ve küllerinden doğan tiranlarla dolu.
Belki de biraz yaş almanın etkisi ile Şam, Halep, Hama, Humus sokaklarındaki heyecanı izlerken ister istemez muhtemel kötü senaryolar geçiyor insanın gözünün önünden. Ama asıl aklımdan çıkmayan Esad’ın kimyasal saldırısında iki kızını kaybeden babanın beyaz örtülü iki küçük bedene sarılırken o dönem iki kız babası olarak hissettiklerim.
Suriye’nin dışından olayları izleyenlerin bile hisleri güçlüyken bizzat Suriye içinde katliamları yaşayanların, yakınlarını, geçmişlerini, ümitlerini kaybetmiş olanların son 13 yılı olmamış kabul etmesini beklemek imkânsız. Yeni Suriye yönetiminin şimdilik bu hesaplaşmayı sadece sorumlular ile sınırlı tutmaya çalışması önemli. Tabii kırsalda neler yaşanıyor bunu bilmek çok kolay değil.
HTŞ liderliğinde yönetimi devralan Suriye muhalefetinin şimdiye kadar yaptığı açıklamalardaki rasyonel ton ülkenin geçmişi ile de Orta Doğu’daki benzer süreçlerle de çok uyuşmuyor. Çok parçalı bir yapıya sahip muhalefetin yürüteceği geçiş döneminde bu rasyonel çizgiden sapmalar olması çok muhtemel. Ana çizgi bozulmadıkça bu savrulmalar neredeyse kaçınılmaz.
HTŞ komutanı Colani tarihten ders almış görünüyor. HTŞ lideri olarak öne çıkan (ailesinin asıl yeri olan Golan’dan geldiğini gösteren) Colani’den vaz geçip resmî belgeleri asıl ismi olan Ahmet El Şara olarak imzalamaya başlaması geçmiş ile arasında mesafe koyma isteğinin son örneği. Halep operasyonu başladığından bu yana CNN’e verdiği mülakat da dahil olmak üzere kullandığı ifadeler, Colani’nin yürüyüşünde kendinden kaynaklı çok ciddi bir değişim ve/ya arkasında onu besleyen sağlam bir akıl olduğuna işaret ediyor.
Sebep her ne ise en azından şu ana kadar izlenen çizgi gelecek için olumlu beklentiler için yeterli bir zemin sağlıyor. Ancak HTŞ’nin kontrolü altında sergilediği yönetim de muhalefetin parçalı yapısı da Türkiye’nin hakimiyetindeki bölgelerdeki derin yolsuzluk yapıları da yeni yönetimin önündeki engeller arasında.
Baas iktidarında çoğulcu bir yönetim tecrübesi geliştirmemiş Suriye’nin birden demokratik ve istikrarlı bir yapıya kavuşmasını beklemek gerçekçi değil. Yeni yönetim aynı anda eski rejimden çökmüş bir devleti devralma, kendi içindeki farklılıkları yönetme, ülkenin acil ve yakıcı ekonomik sorunları ile mücadele etme, kuzey doğuda YPG kontrolündeki bölgenin nasıl entegre olacağını belirleme, toplumda geçmişe dair öfkeyi kontrol etme gibi her biri birbirinden ağır sorunları idare etmek zorunda.
En güçlü ve kendi içinde tutarlı yönetimlerin bile böylesi bir sorun yumağını yönetmesi kolay değil. Bunlara bir de dış aktörlerin önceliklerini ve çıkar maksimizasyon çabalarını eklemek gerek. Dolayısıyla Suriye’nin geleceğine dair temkinli olmakta fayda var.
Yeni yönetimin yüzleşmesi gereken önemli bir sorun da HTŞ’nin terör örgütü listesinde olması. Ne yazık ki Suriye’deki aktörlerin bir günde değişmesi mümkün değil. İktidarı devirenlerin ertesi gün farklı isimlere yerlerini bırakmasını beklemek de.
Kaldı ki Orta Doğu barış yapan terör örgütleri, devlette en üst kademelere gelen “teröristlerle” dolu.
Ne Afganistan’ı Taliban’a anahtar teslimi veren ABD’nin, ne PKK’nın Suriye kolunu meşru ve gerçek toplumsal güç görenlerin ne Esad zulmüne on yıllarca destek veren, bölgede onlarca paramiliter örgütü destekleyen İran’ın ne de PKK’yı terör örgütü olarak bile tanımayan Rusya’nın terör tanımı üzerinden getirdikleri eleştirilerin ilkesel bir tutarlılıkları yok.
Abdullah Öcalan muhtemelen bir çözüm süreci için aktör olarak görülürken Colani’ye ve HTŞ’ye ‘bunlar terörist asla değişmemişlerdir’ itirazlarının bu coğrafyada çok bir anlamı yok. HTŞ’nin sicili endişe etmek için yeteri kadar sorunlu ama mevcut güç parametrelerinde bundan sonraki adımlar asıl kanaati şekillendirecek.
Şam’da iktidara gelenleri temize çekmek değil mesele. Ama Esad’ın 13 yıldır işlediği cinayetlere, profesyonel bir katliam organizasyonu olan Baas rejimine hiçbir şey söyle(ye)meyip bir haftada HTŞ ve Colani karşısında insan hakları kahramanı kesilenlerin meşruiyetleri sadece kendi mahallelerinde kalmaya mahkûm.
Suriye iç savaşın çürüttüğü bir toplum yapısı ve kelimenin tüm sözlük anlamları ile kötü bir yönetimden sonra zor bir süreç yaşayacak. Buna başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerinin, uluslararası aktörlerin hem destek vermesi hem de sabır göstermesi gerek.