Altı siyasi parti üçüncü toplantısını DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde pazar akşamı yaptı. Açıkçası bu toplantının ‘tamam mı devam mı’ sorusuna cevap vermesi gerekiyordu.
Toplantıdan temkinli bir ‘devam tabii canım’ sonucu çıktı ama neye nasıl devam edileceği yine havada kaldı.
Liderlerin bir bildiği vardır diye düşünmek istiyor insan. Türkiye böylesi kritik bir eşikten geçerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan iktidarda olmanın doğal ve meşru avantajını da kullanarak hem gündem belirliyor hem de oyun kurucu bir rol oynuyor. Gerek ekonomi gerek diplomasi alanlarında iktidarın adımları hiç değilse kendi kitlesinde bir güven uyandırıyor.
Muhalefetin iktidarın yaptıklarını eleştirmenin dışında ülkeyi yönetebileceğine dair güçlü bir iletişim kurgulayabileceği en önemli mekanizma ise altılı masa. Pazar günkü toplantıdan çıkan açıklama muhalefetin bu konuda pek de acelesi olmadığını gösteriyor.
Açıklama metnindeki, seçim yasası teklifinin muhalefetin çalışmalarını etkilemeyeceğini belirten ve “biz yolumuza devam edeceğiz” ifadelerinin dışında dişe dokunur satır çok az. Hemen “daha ne diyeceklerdi” eleştirisi gelebilir. Tersinden ifade edelim. Bu cümlelerin daha azını nasıl kurgulayabilirlerdi ki?
Dolayısıyla açıklamada yer alanlara değil yer almayanlara bakmak daha önemli.
Millet İttifakı’nın nasıl devam edeceği, yapısına ya da görünüşüne dair bir değişiklik olup olmayacağı, başka bir ittifak kurulup kurulmayacağı gibi sorular cevapsız kaldı. Elbette kimse “şu partilerin katılımı ile şu isimle yeni ittifak kurduk” açıklaması beklemiyordu. Son tahlilde liderler isterse çok kısa sürede bunlara karar verilir. Ama “seçime dönük yol haritasının ve ittifak yapısının partilerin ortak öncelikleri çerçevesinde ele alınmasına, kamuoyunun ve seçmenlerimizin beklentilerine uygun olarak hareket edilmesine karar verilmiştir” cümlesi olamaz mıydı?
Aynı şekilde ekonomi başta olmak üzere 3-4 ana konuda politika belirleme kurulu oluşturulup Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem açıklaması benzeri bir süreç başlatılamaz mıydı?
Hepsi bir kenara, en azından ortak ilkeler hakkında ve topluma gerek muhalefetin ortak hareket edeceği gerekse farklı seçmen kitlelerinin gelecekten endişe duymamaları gerektiği konularında bir mesaj verilemez miydi?
Bunlar olmadı.
Üstelik düne göre muhalefet partilerinin elinde bilinenler bilinmeyenlerden daha fazla. Seçim takvimi, seçim sistemi, iktidarın ittifak kompozisyonu, muhalefet partilerinin genel oy durumu ve genişleme potansiyelleri, muhtemel iş birliği süreçlerinin katma değeri artık daha belirgin durumda.
Bu saat itibariyle sadece toplanmak için toplanmak, son noktada daha avantajlı bir şekilde masaya oturmak için kendi pozisyonunu güçlendirmeye çalışmak, iktidarın nasıl olsa bir gün kaybedeceği beklentisi ile zamana oynamak seçmen kitlesi açısından beklentileri törpüleyecektir.
Takvime bakarsak bir ay sonraki toplantının ev sahibi Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal. DP’nin seçmen destek oranı sebebiyle istese bile diğer aktörleri ortak ve daha ileri bir noktaya taşıması zor. Ama tam da bu pozisyonu dolayısıyla altılı buluşmayı içeriklendirecek ete kemiğe büründürme imkânı da var. Sonrasındaki üç ay ise kritik. Önce Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ardından İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, son olarak da Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu altılı masaya ev sahipliği yapacak.
Davutoğlu aylardır muhalefetin ortak ilkeler çerçevesinde bir araya gelmesini, ittifak yapısının daha da somutlaşmasını istiyor. Muhtemelen kendi ev sahipliğinde bu yapının daha net bir noktaya evirilmesine çalışır. İYİ Parti lideri Akşener, başta grup toplantılarında kendi tutumuna da yansıdığı şekliyle, tüm liderlerin kesin ve daha anlaşılır bir yaklaşım geliştirmesini istiyor. Karamollaoğlu ise 2018 seçimlerinden beri ısrarlı tekliflere rağmen Cumhur İttifakına kapıları kapatıp muhalefetin birlikte hareket etmesini vurguluyor.
Eğer önümüzdeki toplantılarda ev sahibine kredi vermemek, kendi önceliği olgunlaşana kadar adım atmamak ya da iktidarın tökezlemesinden medet ummayı yeterli görmek gibi gerekçelerle muhalefet bu belirsiz çizgide devam ederse gelecek seçimlerde her türlü sürprize açık olunacak bir döneme girilir.
Muhalefetin ihtiyacı olan oy kazanmak ve seçmene doğru mesaj vermek. Pazar günkü toplantı seçimlere 1 yıl kalmışken kullanılacak fırsattı. Ama liderler bunu kullanmamayı tercih etti.