Gazetelere ve sosyal medyaya yansıyan haberlere göre bazı dergilerin yöneticileri bir araya gelmişler. Dövizdeki dalgalanmaların yol açtığı yüksek kağıt fiyatlarından dolayı dergiciliğin yapılamayacak dereceye vardığını bildiren bir metin hazırlamışlar. Hükümete bu yolla seslenmek istemişler. Öneri olarak da yerli kağıt üretimine geçilmesi ve kapanan eski fabrikaların yeniden açılması fikrinde birleşmişler. Şiirin dolar tehditi altında bulunduğunu da özellikle eklemişler. Elbette sadece bu türden dergiler değil kağıt fiyatlarından şikayetçi olan. Yayıncılar dahil herkes kara kara düşünüyor. Ne olacak böyle? Yayıncılığı nasıl sürdüreceğiz? Hatta bazı dergiler kapanma karalarını paylaştılar. Henüz kapanma aşamasına gelen yayınevi yok ama mevcut tabloda kitap basamamak da dolaylı bir kilit vurma. Çünkü dışarıya ödenen telifler de yükseliyor aynı zamanda. Görülemeyen pek çok gider kalemindeki ciddi artışlar da cabası. Ancak bu durum karşısında kültür dünyası nasıl bir tavır sergileyecek? Göstereceği tavra toplumu nasıl ortak edecek? Böylesi dünyanın içine okuyucular da dahil olduğuna göre zaten azalan alım güçlerinden dolayı kitap ve dergi okumaktan hepten vaz mı geçecekler? Sorunun cevabını bulmak kolay olmasa da aşağı yukarı kestirmek zor değil.
Kültürü sadece kültür aktivitelerine hapsetmek gibi temel bir hastalığımız var. Oysa asıl kültür yaşadığımız hayatın kendisi ve tercihlerimiz. Söz gelimi marketlerin dijital hızla etiket değiştirme yarışına girdikleri bir ortamda insanların biraz geriye çekilip on gün boyunca hiç alışveriş yapmazsam ne olur diye sorması bir kültürel tutumdur. Böylelikle fiyatların bu denli yükselmesinde hiçbir paylarının olmamasına rağmen faturanın kendilerine çıkarılmasını en azından protesto etmiş olurlar. On gün alışveriş yapmayınca kimse açlıktan ölmez ama marketler ciddi ciddi düşünmeye başlarlar. İşte ben tam da buradan hareketle dergi yöneticilerinin beyanlarının karşılık bulmayacağını düşünüyorum. İnsanlar, nasıl market fiyatlarını umursamıyorlarsa dergilerin kapanmasını hiç umursamayacaklar. Kapitalizm gücünü tüketicileri kendisine bağımlı yapmasından alır. İlk panik anında insanlar en azından stok yapmak için satış yerlerine hücum ederler. Satılan her mal kar demektir. Satmak esastır çünkü bu sistemde. Satışa getirmek de öyle.
Ekonomik kriz hiç olmasa bile zaten dergilerin satış rakamları çok düşük. İlan almadan yaşamaları zor. Okurların tutkuyla ve aidiyet duygusuyla bağlandıkları dergiler geride kaldı. Şair ve yazarlara genelde telif ödenemediği de düşünüldüğünde, mevcut tablonun toplumdan kopuk bir gerçekliğe dayandığı açıktır. İnsanlar ancak market fiyatlarını tam manasıyla problem olarak görebilirlerse, yükselen kağıt fiyatlarından dolayı yayıncılığın yapılıp yapılamayacağını mesele ederler. Çok satmak ve ithalata bağlanmak (telif, kağıt dahil) sarmalına kapılmış bir yayın dünyasının ise kendisine pek gerekli kültürel tavırlara önderlik etme kapasitesi ise maalesef yok.
Şiir kitaplarının çok zor basılabildiği, baskı sayılarının beş yüz ile bin arasında sıkıştığı, şairin bir ideoloji görevlisi, bir siper neferi, şiirin nutuk garnitürü yapıldığı toplumlarda zaten amaçlanan şeye çoktan varılmıştır. Şiir ve şair yoluyla ortak şuura ve onun diri kültürüne müdahil olma durumu ortadan kaldırılmıştır. Oysa, esasta bir şiiri hiç kimse engelleyemez. Şiirin ortaya çıkması için kağıda, dergiye de ihtiyaç yoktur. Bunlar birer enstrümandır. Elzem olan şey, sadece şairin egosu için değil toplumun ruh sağlığı için şiirin ve şairin yeniden itibar kazanmasıdır. Gelip geçer ortamların malzemesine dönüşmeyen şair ve şiirin varlığını pekiştirmesidir. Şiirin, şairin üzerine musallat olmuş meşum gölgenin kalkmasıdır.
Bu ülkede geçmişte yazılan şiir yerli kağıt üretildiği ve dergiler kağıt fiyatları uygun olduğu için var olmadı. Kağıda ihtiyaç yok ayağa kalkmak için. Hakiki şair ve dergici tutumlarına ihtiyaç var. İlk adım da devletle irtibatı kesmek, oradan bir şey ummamaktır. Devlet verdiği imkan derecesinde sadakat bekler. Varlık dergisinin çıkışına bakmak yeterlidir bu konuda. Çok çok eski değil, bu ülkenin insanları dergilerinin çıkışını iple çekerler, bir şairin yeni şiirini heyecanla gözlerlerdi. O insanların ne olduğuna, onlarla ne yapıldığına, onların çocuklarının kimlere dönüştürüldüğüne bakmak gerekir.