Tahterevallinin iki ucunda birer kişi vardır ve yere dayalı düzeneği sırayla aşağı yukarı hareket ettirerek eğlenirler. Özellikle çocukların düşkün olduğu bu eğlence, büyüklerin dünyasında simgeleştirilir, güç ve denge oyunlarını ifade etmek için kullanılır. Gündelik olaylar kadar olguların da karşılıklı kötülük diliyle tartışıldığı zamanlarda, tahterevalli, aynı yerde ve zamanda yaşıyor olmakla birlikte karşılıklı güvensizliğin, ayak kaydırmanın, duygu ve düşünce dengesizliğinin karşılığına dönüşür. Böyle hallerde, güvensizlik dilinin sahipleri, iyice kendi taraflarına çekilirler, empati yeteneklerini kaybederler. Tahterevallinin bir ucunu beklenmedik anda yukarı yükseltip aşağı bırakarak, iletişim imkanını da ortadan kaldırırlar. Her iki taraf da birbirlerinin düşüşüyle ilgilenir. Dilin hoyratça talan edildiği, insani değerlerin ezilip geçildiği, hak ve hukukun rafa kaldırılıp yaşam güvenliğinin kaybolduğu ortamlar dalga dalga hayata yayılır.
***
İnsan kadar hayatı da değerli kılan ve asıl denge kurucu olan iyilik ise yalnızlaşır, sahipsiz kalır. İyiliğin dengesi her zaman başkasını koruyup düşünmek, insana yakınlaşmak üzerinedir. ‘Onlar yahşi biz yaman’ diyen veli şair, onlar (aslı barça kelimesidir) derken, karşıtını değil muhatabını kasteder. İnsandır çünkü insanın muhatabı. Muhatap almak değer ifade eder.
Hatırlanmalıdır ki insan olmak ve insan kalmak bizim değişmez niteliğimizdir. Fikirler, ideolojiler, hırslar, öfkeler, kinler, kıskançlık ve ötekileştirmeler değil. Muhataplık iştiyakı bir denge istencidir ve her zaman bir adım öne çıkar. Mevlana; ‘beri gel daha beri’ diye seslenirken bir adım da ileri atmaktadır sürekli. Geleneği ve muhafazakarlığı vurgulayanlar ile çağdaşlık ve ilericilikten dem vuranlar bunu hep hatırlamak durumundadırlar. İnancın kökünde de çağdaşlığın hedefinde de insana doğru gitmek, erdemleri yaşatmak vardır.
Her vesileyle, karşıtlara, taraflara ayrılıp, her olayı ayrışma vasıtası kılıp bir adım da geriye çekilmek akla, vicdana uygun düşmez. Gerçeğe ve ortak değerlere uymayan gerekçelere sarılmak, muhatabını insanlığından soyup, kötü, öteki, geri, ahlaksız, düşman, senden, benden, hain ilan etmek, kötülük istencinin ve onun dengesizlik ikliminin sonucudur. Kimsenin kimseyle ilgilenmediği, yapıp ettikleri hakkında fikir yürütmediği ortamlarda değil asıl herkesin değer duygusu ile birbiri ile ilgilendiği, yapıp ettiklerine önem verdiği durumlarda can bulur ortak yaşama ve iyilik dengesi. Eleştiri, kavga olmaktan çıkar, ilerleme kanunu olur. Farklar ve farklılıkların köşeleri törpülenir. Bu mümkündür. İleri ve medeni toplum, ortak aklın ve iyilik dengesinin sinerjisi ile kendisini var edebilir.
***
Türkiye’nin geçmişi, tıpkı bugünü gibi, fakat daha belirgin şekilde bugüne benzer şekilde, kötülük dengesizliğinin örnekleri ile doludur. Kötülük sanki bir arkaik kök gibi bir vesileyle yeşermekte, dallanıp budaklanmaktadır. Sadece siyasal iktidarı değil her türden gücü ele geçiren, ilk fırsatta kendisine bir öteki, kötü, geri, ahlaksız, aşağı, hain ilan etmekte ve dilinin kelimelerini buna göre seçmektedir. Bu karşılıklı vasatlık ve buna bağlı içe kapanmaktır. İçe kapandıkça gerekçeler kutsanır, geri çekildikçe sözün insan mesafesi büyür. Karşılıklı bir gerçek dışılık, bir geniş flu alan içinde karmaşa ve vesvese alıp başını gider. Kolaycılık, kılıç kuşanıcılık, alt dile sığınıcılık marifet sayılır. Her bir kelimenin her bir cümlenin insan üzerinde hakkı bulunduğu unutulur.
Bütün bu manzarayı hayret kadar ibretle seyredenlerdir asıl zora düşenler. Ne o dili kullanabilirler ne de kötü olanın her hangi bir tarafını seçebilirler. Böylesi tahterevalliden uzak dururlar. Bilirler ki toplum yine zaman kaybedilecek, gönüller kırılıp en değerli kaynak olan insan harcanacaktır. Dönüp dolaşıp başa saran bir korku filmi gibi, her şey kendi tekrarının pornografisine bürünecektir. Kötülük dengesizliğine teşne olanlar ve bu yolda şevkle ilerleyenler için her adımda dönüş de imkansızlaşmıştır.
Sanat, düşünce ve edebiyat insanları bunu hep görürler. Öyküler, romanlar, tiyatro eserleri, filmler, şiirler bu görüşün birer yansımasıdırlar. İnsani olanla toplumsal olanın dinamikleri birdir sanatta. Toplumlar kötülük dengesizliğini ve onun saklı şiddetini biraz da buradan görürler. Görme kabiliyetine göre de kötülük dengesizliğinin tekrarından kurtulur.