İnmek görünüşlü düşmek

Ömer Erdem

Adamın o kadar çok aklı ve bundan dolayı hazır cevaplılığı var ki sen bu gidiş düşüşe gebedir diyecek olsan, daha ağzını açar açmaz, insanın ağız açan bir varlık olması üzerine konuşmaya başlıyor. ‘İyi ki ağzını açtın, ben de zaten, bu ağız açmak, söz söyleyip konuşmak nedir, nicedir onu düşünüyor ve birisine aktarmayı bekliyordum. Şimdi sözün tam muhatabını buldum, dinle bak’ diye lafa giriyor. Böylesi bir durum karşısında yapılacak en iyi şey susmaktır belki de. En azından onun yüzsüzlüğünün önüne geçemesen bile seni kullanmasına izin vermemiş olursun. Gerçi o susmuş olmaklığın üzerine de akıl yürütecek, susmanın halleri üzerine konuşacak belki de seni hakikatin yanında durmamakla itham edecektir. Herkes bin bir ağızla onun çok aklını, eşsiz başarılarını, yüce meziyetlerini, büyük kahramanlıkları yanında dudak uçuklatan işlerini övüp dururken, senin susuşunu anlamlı bulduğunun altını çizecektir. Adamın aklı o kadar çoktur ki, bu aklı sayesinde tek bir kişi olmakla yetinmemiş, başarı üstüne başarı kazanmış, kalabalıkların altın yapraklar gibi dökülen alkışları altında gururla yürümüştür. Yetmedi yüzlerce binlerce benzerini türetmiş, onları her bir köşeye yerleştirmiş, kadife elli ali kıran baş kesenlerini çoğaldıkça çoğalmıştır. Sonuçta çok akıllı olmanın göstergesi hep beraber kazanmak, hep birlikte yükselmektir.

Çok akıl ve onun böylesi benzer kurnazları bir süre sonra giyecekleri elbiseyi mutlaka bulurlar. ‘Terziler gelirler’. Vaizler, köşe kapıcılar, üleşimci gönüllüler sahaya inerler. Çeneleri biz söz makinesi gibi çalıştıkça çalışır. İbadethaneler, ulu ağaçların gölgelikleri, kahvehaneler, gazete ve televizyonlar, çarşılar, pazarlar, yurtlar, öğrenci evleri sözlerinin dumanıyla dolar. Göz gözü görmez olur. Kulak olmak da önemli değildir orada. Sözün büyük uğultusu yükseldikçe yükselmelidir. Uğultu bir basma ve bastırma yöntemidir çünkü. Söz buğusunun asırları kucaklayan ve nice yenilginin acısını hafifleten afyonu herkesi gevşetir. Güç istenci küf yeşili zehir gibi kana karışır.

Şimdi sen yine yeri geldiğinde hiçbir beklenti ve kötü niyet taşımaksızın ağzını açmışsındır. O ve benzerleri yine hız ve güç şehveti içinde sözü devralmış bir bitmeyen coşkuyla akıp gitmişlerdir zafer takının önünden. Seni korkaklıkla, geride kalmakla hatta kıskançlıkla yaftalayabilirlerdi. Boşunadır çaban. O, kendi aleminde dilde alay, bakışlarda ufukları delen edalar, kalabalıklar önünde kaftan kuşandıkça kuşanmıştır. Sağdaki soldaki şakşakçılar, şarkı sözü yazarları, fetvacılar, iştahı yüksek tüccarlar, şimdi sıra bizdeciler, saltanat beşikçileri, ilmi rütbesi yüksek tuzu kurular, çenesi altın başak paydaşlarla kol kola girmiştir. Ağzını açsan ‘ görmüyor musun bak, senden başka kimsenin böyle bir derdi yok. Ne diye böyle benim aydınlık dilimi karartıyorsun , kendine de yazık edip konuşuyorsun’ diyecektir.

Adam o kadar yükseklere çıkmış o kadar bilici olmuştur ki eteğindeki her varlık, zerre olduğunu unutmadan pervaneliğe razı olmalıdır. Bu ‘göklerden gelen karar’ın sadece bir cüzüdür. Akıl sahipleri için çok söze ihtiyaç yoktur. Onlar idrakleri ile bu müjdeden nasiplenirler. Kuzusunu yitirenin çobana gitmesi yeterlidir. ‘Sürüden çalan köpekten’ söz etmek hayal gücünün ürünüdür. Kurt kurtluktan düşmüş, gece bir daha kararmamak üzere aydınlığa boğulmuştur. Senin gecenin gelişini görmen gönlünün karalığıyla ilgilidir.

Ve gün gelip de düşüş gerçekleştiğinde, aklı çok adam ve onun türevleri yine devreye girecek, bunun bir düşüş değil inme olduğundan dem vuracaktır. Düşmek hiçbir hal ve şartta onlara yakışmayacağı gibi zaten düşmemek için her türlü tedbir alınmış, akıl devreye sokulmuş, gerekenler yapılmıştır. Durumun düşüş diye dillendirilmesi kasıtlı bir bakışın dışa vurumudur. O, aslında bir tür sınama bile yapmıştır. Bakalım, düşüş görünümlü bu iniş kimde ne tür etki yapacaktır? İyilerle kötüler, dost olanla düşmanlar bu vesileyle ayrışacak mıdır? İnmek, bilinçli ve iradeli bir eylemdir. Her şey kontrol altındadır. Yanılsamalara, algı operasyonlarına inanmamak gerekir. Daha hızlı yürümek ve kararlı yol almak için inilmiştir. İnanmayan, Nasreddin Hoca’ya kulak verebilir. Ne demiştir Nasreddin Hoca?

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.