Yazın ilk yarısında dövizde üç kez sert artış görmüştük.
İlki Haziran ayının başında, 1 Haziran 2021 gecesi TRT’de katıldığı programdan hemen sonra. Cumhurbaşkanı Erdoğan o programda TCMB Başkanı Kavcıoğlu’na Temmuz’dan itibaren faizi indirmesi talimatı verdiğini söylemişti. Mayıs ayını 8,50 TL seviyesinde bitiren dolar o program sonrası bir ara 8,85 TL’yi de gördü. 3 Haziran günü piyasa kapandığında dolar/TL 8,70 idi.
Bu sert çıkışın ardından döviz bir miktar geriledi ve 11 Haziran günü 8,39’a kadar indi.
İkinci sıçrama ise on gün sonra oldu. ABD’de enflasyonun yüzde 5’in üzerine çıkmasının ardından ABD Merkez Bankası’nın (FED) tahvil alımını azaltacağına ilişkin beklentiler iyice artmıştı. 21 Haziran günü dolar günü 8,77’den kapattı.
FED’in daha sonrasında yaptığı açıklamalarda aceleci davranmayacağı haberi piyasaları yine sakinleştirdi. Bu sürecin sonunda
Üçüncü sıçrama Ağustos başında gerçekleşti. Ağustos ayına girerken dolar/TL 8,35 seviyesinde idi. Bu sıçrama ise yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı bir akşam canlı yayınının ardından gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan o yayında aynen şu cümleleri söyledi.
“Bundan böyle enflasyonun daha yukarı çıkması mümkün değil zira faiz oranlarında düşüşe geçiyoruz!”
Bu faiz indirimi mesajı da piyasada karşılık buldu ve 8,66 seviyesini 9 Ağustos günü gördük.
Sonra hep birlikte bir tatile çıktık.
Türkiye’de TCMB ve hükümet tarafı yaz rehaveti ile pek fazla konuşmadı. Benzer şekilde ABD’den ve uluslararası piyasalardan da haber akışı zayıfladı. Eylül ayına girerken TL bu üç şoka rağmen 8,20’li seviyelere geri geldi.
O dönemde de yazdık, çizdik. Her şeyi akışına bıraksak dahi TL’de bu şekilde şok değer kayıpları yaşanmazdı.
Ancak 7 Eylül’de önce TCMB Başkanı Kavcıoğlu konuştu ve faiz indirimini çekirdek enflasyonu takip edeceklerini söyleyerek yeniden gündeme getirdi. 8,30’lardan jet hızıyla 8,50’lere geldik. Takip eden bu hafta da bu sefer uluslararası piyasalarda doların değer kazanması ile yazı yazılırken 8,60 seviyesine yeniden dolar yerleşti.
Yaz döneminin sessizliği hem Türkiye’de hem de dünyada yerini oldukça dalgalı bir piyasaya bıraktı.
**
Ben dünya piyasalarında gelişmekte olan ülkelerin aleyhine gelişmeler olduğunda yapılabilecek tek şeyin görünmez olmak, sessiz sakin yola devam etmeye çalışmak olduğunu hep söylerim. Buna rağmen son beş yıldır bizim her seferinde dünyada yanan ateşin üzerine benzin döktüğümüzü de gördük.
Şimdi yine dünyada büyük bir belirsizlik var. Enflasyon oldukça yüksek seviyelere çıktı ve oradan öyle kolay kolay inecekmiş gibi görünmüyor. Önümüzdeki hafta FED’in yapacağı toplantı bu açıdan bize bir miktar yön gösterecek gibi.
Bu toplantı sonrası dalga boyu yeniden artabilir. FED’in piyasaya verdiği parayı kesmeye beklenenden erken başlamaya karar vermesi ciddi bir türbülansa neden olabilir. Ya da tam tersine piyasalara vereceği mesaj ile olumlu bir hava da oluşabilir.
Ama hangi ihtimal gerçekleşirse gerçekleşsin hemen ertesi günü, 23 Eylül’de TCMB’nin yapacağı Para Politikası Kurulu toplantısı sonrası biz ya FED kararı ile harı artan ateşe yine benzin dökeceğiz ve ateşi yakıcı hale getireceğiz ya da iyi olasılıkta sakinleyen ateşe rüzgâr üfleyeceğiz gibi bir hava var piyasada.
Üstelik başta negatif rezervler, yüksek dış borç, kurdaki artışa rağmen bir türlü fazlaya dönmeyen dış ticaret açığı, yüksek enflasyon gibi bir sürü iç sorunumuz varken bu ihtimalle yüzleşiyoruz.
Zaten TCMB’nin piyasa uzmanlarıyla yaptığı anketin sonucunda yıl sonu dolar/TL beklentisi de 8,90’lı seviyelerde tutunmuşken.
Gördüğünüz gibi aksiyon hiç bitmiyor.
Dünyada bitse bizde bitmiyor.
Bizde bitse…
Bizde bitse diyeceğim ama bizde zaten bitmiyor.
Keşke bitse artık ve doğru olanı yapmaya başlasak.
Bunu yapmaya da 23 Eylül’de başlasak bakın o zaman yıl sonu beklentileri nasıl düşüyor..
Köprüden önce son çıkış TCMB…
Çıkmazsak mecbur köprüden geçmek zorundayız.
Bir nevi ekonominin sırat köprüsünü…