TÜİK’e göre 2022 yılı Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 5,46, Aralık ayına göre yüzde 22,81 ve bir önceki yılın Mart ayına göre yüzde 61,14 artış gerçekleşti. Birçoğumuz bu oranın çok üzerinde hissedilen bir enflasyon baskısı ile karşı karşıyayız. Üretici enflasyonunda durum çok daha vahim. Yüzde 115’lik bir üretici fiyat artışı olmuş son bir yılda…
Yüzde 61,14’lik artış oranı açıklandığında manşetleri siz de benim gibi gördünüz. Fiyatlardaki bu artış hızı son 20 yılın en yüksek enflasyonuna işaret ediyor. Yılın daha ilk üç ayında dahi yüzde 23’e yakın bir resmi enflasyon var. Bu üç aydır yaşadığımız durumun vahametini daha iyi anlamak adına geriye doğru verilere bakarak bir gidelim mi?
Mesela 2001 krizinin olduğunun hemen ertesi. 2002 yılına bakalım.
2002 yılının tamamında enflasyon oranı yüzde 29,1 olmuş. Yirmi yıl sonra, tarihimizin en zorlu ekonomik krizlerinden birinin ardından yaşanan yıllık enflasyona yakın bir enflasyonu bu yıl sadece ilk üç ayda yaşadık.
Sonrasında durum daha da vahim.
Son 17 yılda yıllık enflasyonun, 2022 yılının ilk üç ay enflasyonunu geçtiği sadece beş dönem var.
İkisi 2018 yılının ikinci yarısında. Eylül ve Ekim aylarında. Döviz kurunda yine rekorlara şahit olduğumuz Ağustos 2018 sonrası fiyatlardaki artış Eylül 2018’de yıllık yüzde 24,52 ve Ekim 2018’de yıllık yüzde 25,24! Yani yine de 2022 ilk üç ay enflasyonu ile oldukça yakın.
Geriye kalan üç ay ise 2021 Aralık, 2022 Ocak ve 2022 Şubat…
Tamamı 2018 Haziran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtiğimiz seçimin sonrasına denk geliyor.
Bu tarihten önce 2005 yılından bu yana yıllık enflasyonun en yüksek olduğu ay ise Kasım 2017. 12 aylık enflasyon Kasım 2017’de yüzde 12,98! Yani son üç ayda yaşadığımız enflasyonun yarısı kadar!
2008 Küresel Finansal Krizi, 2012’te petrol fiyatlarının zirveye çıkması, 2013’ten sonra ABD Merkez Bankası’nın parasal genişlemeye son vermesi gibi bütün dünyayı olumsuz etkileyen ekonomik kriz dönemlerinde yıllık enflasyon bu yıl ilk üç ayda yaşadığımız enflasyonun yakınına dahi uğramamış.
Hepimizin yaşadığı sıkıntıları gördüğünüz gibi veriler de doğruluyor.
Ekonomi yönetimi ise bize sabır telkin ediyor.
Beklememizi söylüyor.
Yılsonunda enflasyonun düşüş trendine gireceğini ifade ediyor.
Nasıl düşecek diyorsunuz?
Hazine ve Maliye Bakanı cevap veriyor. İnanç diyor, kararlılık diyor, güven diyor.
Yani daha somut örnek diye soruyorsunuz.
Denetimleri arttıracağız, enflasyon timleri daha fazla çalışacak diyor!
Olmaz da, haydi denetimlerle marketlerde fiyatların artışını durdurdular diyelim.
Üreticinin son bir yılda yüzde 115 artan maliyetlerini ne yapacaklar?
Bu şartlarda yatırımlar artacak, üretim uçacak diye bizi yüksek enflasyona mahkum ettikleri, adına Türkiye Ekonomi Modeli dedikleri ucube politika da tümden kadük olmayacak mı?
Olacak elbette!
Artan maliyetleri, fiyatlara yansıtamayan firmalar sizce yeni yatırıma girerler mi?
Elbette ki girmezler!
Satın alma gücünün gün gün yok olduğu, enflasyon timlerinin kol gezdiği bir ortamda firmalar neden yatırım yapsınlar?
Olacağı şu!
Yüksek enflasyon ortamında firmalara bedava para verseler, o para talebin tükendiği, maliyetlerin arttığı bir ortamda yine yatırıma, üretime, istihdama dönmez.
Yakında “Biz Türkiye Ekonomi Modeli’ni başarıyla tamamladık, artık Yeni Türkiye Ekonomi Modeli’ne geçiyoruz” derlerse şaşırmam…
Bence siz de şaşırmazsınız!