Her şeyi ile çok ilginç bir dönemi yaşıyoruz. Hemen hemen tartışmalı her konuda şeffaflıktan oldukça uzak bir yönetim tarzı ile Türkiye yola devam etmeye çalışıyor. Şeffaflık olmayınca da ne güven kalıyor ne de doğru düzgün analiz yapabileceğimiz bir ortam.
İktidar açısından şeffaflıktan kaçınmanın, doğruları net bir şekilde kamuoyu ile paylaşmaktan imtina etmenin uzunca bir dönemdir ana mazereti ticari sırdı.
Mesela şehir hastaneleriyle ilgili yapılan sözleşmeler soruluyor. Ticari sır gerekçesiyle yanıt alınamıyor. Hal böyle olunca bu hastanelerin dün, bugün ve yarın bu ülkenin vergi mükellefleri için maliyeti ne olacak hiçbirimiz doğru düzgün bilgiye sahip olamıyoruz.
Bu ticari sır gerekçesi sadece şehir hastaneleriyle sınırlı da değil. Son dönemde yol, köprü, tünel başta olmak üzere yap-işlet-devret yöntemiyle yapılan tüm sözleşmelerin ticari sır gerekçe gösterilerek kamuoyu ile paylaşılmadığını da görüyoruz.
Mesela yine son dönemde yapılan atamalarla çok fazla gündeme gelen TRT ile ilgili nereye, ne kadar harcama yapıldığı soruluyor. Gelen yanıt harcamaların ticari sır olmasından ötürü açıklanamayacağı oluyor.
TRT’nin ticari bir kurum olmadığını da düşünürsek acaba saklanan kimlerin ticari sırları oluyor?
Bu ticari sır meselesi zaten yeterince şeffaflığın önüne geçmişken şimdi bir de TÜİK’in verileri yayınlaması ile ilgili sorunlar yaşamaya başladık! Tesadüf o ki bu yayınlanamayan veriler de son dönemde en çok tartışılan konularla ilgili. Zaten açıkladığı verilerde uzunca bir zamandır güvenilirlik sorunu olan TÜİK verileriln kamuoyunda yaratabileceği sıkıntıyı sanırım artık verileri yayınlamayarak çözebileceğini düşünüyor.
Trajikomik bir durum. Ve bu durum son bir ayda ikinci kez tekrar etti!
İlki “2020 Ölüm ve Ölüm Nedenleri” istatistiklerinde yaşandı. Salgın başladığından bu yana vefat eden vatandaşlarımızın, vefat nedenlerinin salgın yerine başka bir şekilde kayıt altına alındığı iddiaları sürekli gündeme getirildi. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda verileri tam yayınlamadığı iddiası günlerce tartışıldı.
Bu noktada bu iddaların ne kadar doğru olup olmadığının anlaşılması için her yıl TÜİK tarafından yayınlanan bu verinin paylaşılmasını bekliyorduk. Ama tıpkı ticari sırlarda olduğu gibi TÜİK de veri erteleme ile şeffaflığın önüne geçti.
TÜİK daha önce 24 Haziran 2021 tarihinde saat 10.00’da yayınlayacağını ilan ettiği verileri yayınlamadı. Gerekçe olarak da idari kayıtlardan üretilmekte olan istatistiklere ilişkin çalışmaların henüz tamamlanamamış olması sebebini gösterdi ve ileri bir tarihe (!) ertelendiğini duyurdu. Hala da bir ses yok!
Bununla da sınırlı kalmadı. Son günlerde kamuoyunda ciddi bir mülteci tartışması var. Özellikle Afganistan’dan İran’ı geçerek Türkiye’ye doğru gelen bir Afgan göçü gündemde. Halihazırda milyonlarca Suriyeli’ye ev sahipliği yaptığımızı da bir kenara not edelim. İşte tam bu noktada TÜİK, veri takvimine göre 16 Temmuz 2021 günü yayınlayacağı “2020 Uluslararası Göç İstatistikleri”nin de daha sonra yayınlanacağını duyurdu.
Gerekçe ise aynı.
İdari kayıtlardan üretilmekte olan istatistiklere ilişkin çalışmaların henüz tamamlanamamış olması!
2020 yılı tamamlanalı 6,5 ay oldu ancak daha önceki yıllarda bu verileri zamanında derleyebilen TÜİK her ne hikmetse bu yıl verileri yetiştiremedi!
İşin ilginç tarafı yeni bir tarih de verilmedi! Neden bu konuda böyle bir gecikme yaşandığına ilişkin basit bir mazeret dışında bir açıklama da yapılmadı.
Gördüğünüz üzere kamunun hepimizin merak ettiği konularda bilgi paylaşma konusunda hep bir mazereti var. Yeri geldiğinde ticari sır yeri geldiğinde çalışmaların tamamlanamamış olması.
Ve maalesef ki bu konular toplum için önemli meseleler!
Başta da dediğimiz gibi her şeyi ile çok ilginç bir dönemi yaşıyoruz.
Ancak unutmayalım!
Ne kadar ertelenirse ertelenesin, ne kadar sır olarak saklanırsa saklansın gerçeklerin eninde sonunda ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır!