Son bir haftadır döviz kurlarındaki artışın ardından Perşembe akşamı Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan bir açıklama yapılacağına dair bir açıklama yapıldı.
Hemen hemen herkes acaba 20 Aralık 2021 akşamı olduğu gibi bir açıklama mı gelecek diye beklenti içerisine girdi.
Açıklanan önlemleri zaten okudunuz. Kısaca Gelire Endeksli Senetler, kredi kartı düzenlemeleri, ticari krediler düzenlemeleri gibi kararlar!
İki gündür konuştuğumuz da bu. Bu kararlar arasında aslında son bir haftadır yaşanan kurdaki sıçrama ve Türkiye’nin risk primindeki (CDS) sert yükselişe dur diyecek bir önlem gelmedi.
Ve işin aslı bu önlemler kurdaki yükselişe yönelik de değildi.
Ankara’da kulislerde konuşulan bu kararların zaten 31 Mayıs akşamı alındığı. Belki sıralı bir şekilde açıklanacak olan bu kararlar, kurdaki sıçrama ve risk primindeki artış nedeniyle öne çekilmiş oldu.
Neden 31 Mayıs derseniz onu da söyleyeyim.
Belki hatırlarsınız o akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan, TCMB Başkanı Kavcıoğlu ve Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin Beştepe’de buluştuğu haberleri çıktı. Ardından ne olduğunu bilmediğimiz bir şekilde o akşam bu toplantı hiç olmamış gibi davranıldı.
Oysa Perşembe gecesi ve dün sabah açıklanan önlemlerin tamamı o toplantıda enflasyondaki yükselişe dur denmesi için alınması planlanan önlemlerdi.
Ekonomi yönetimi burada da stratejik bir hata yaptı.
Normalde enflasyonla mücadele için karar verilen uygulamalar sanki kurdaki şıçramaya karşı şapkadan çıkacak yeni tavşan olarak lanse edildi ve beklenti yaratıldı. Sonra da o beklentiyi hiçbir şekilde karşılamayacak bu önlemlerle 21 Aralık sabahı kazandığı psikolojik avantajı (ters köşeye düşersiniz) da kaybetmiş oldu.
***
Bu önlemlerin dövizdeki yükselişi durdurma imkanı olmadığını da bir kez daha tekrar edelim. Dövizdeki yükselişin temel nedeni ülkenin dış ticaret açığından kaynaklanan döviz ihtiyacı. Rezervlerin yetersiz olduğu bir ortamda bu döviz ihtiyacını karşılayacak sermaye girişi olmadığı sürece de dövizin yukarı yönlü hareketi devam edeceğe benziyor.
Hepimiz biliyoruz ki enflasyonun da, kurdaki sıçramanın da temel nedeni döviz arzının talebi karşılayamıyor olması.
Hükümetin dün açıkladığı önlemler ise enflasyonun düşmesi için talebi frenlemeye yönelik ve belki tasarruf sahiplerinin de ayrıca döviz talebi yaratmasını engellemeye yönelik adımlar. Yani döviz arzını artırmaktan uzak uygulamalar.
Kısa vadede bunu sağlamanın tek yolu ise maalesef sıcak para…
O sıcak para da bugünlerde yönünü daha çok gelişmiş ülkelere çevirmiş durumda. Dün açıklanan son 41 yılın en yüksek ABD enflasyonu (yüzde 8,6) ve bunun sonucunda ABD Merkez Bankası’nın atacağı faiz adımları işi bizim için çok daha zor hale getiriyor. Getirmeye de devam edecek.
Bu kervana AB Merkez Bankası da önümüzdeki aylarda katılacağını açıkladı.
Gördüğünüz gibi bütün dünyada artık sıcak parayı çekmek de zorlu bir işe dönüşüyor. O zorluğa biz bir de yüksek risk primi ve maalesef sorunları çözmekten uzak önlemler ekliyoruz.
Öyle olunca da konuşulduğu gibi şapkadan tavşan falan çıkıp, kuru düşüremiyorlar.
Aynı benzetmeyle durumu özetleyeyim.
Şapkadan neden tavşan çıkmıyor?
Çünkü şapkada tavşan kalmadı. Ve işin kötüsü bu şekilde devam edersek şapkaya elimizi bile sokacak mecalimiz kalmayacak.