Peru’da 2021 yılı enflasyon oranı son on üç yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 6,43 olarak açıklandı. Bu veri 1 Ocak günü açıklandı. Peru Merkez Bankası da bu verinin ardından altıncı ayda da faiz artırımlarına devam etti. Banka politika faizini 50 baz puan artışla yüzde 3’e yükseltti.
Macaristan Merkez Bankası para birimindeki değer kaybının önüne geçmek için yedi haftada yedi kez faiz artırımına gitti. Sadece yılın ilk toplantısında daha önce yüzde 4’e çıkardığı faiz oranını sabit tuttu. Macaristan’da enflasyon oranı Kasım ayında yıllık yüzde 7,4 olarak açıklanmıştı.
Burada gördüğünüz sadece iki tane örnek.
2021 yılı Aralık ayında bütün dünyadaki enflasyonist baskı nedeniyle 17 Merkez Bankası politika faizlerini yükseltti.
Brezilya son toplantıda yüzde 7,75’ten yüzde 9,25’e çekti.
Rusya’da yüzde 7,5 olan faiz oranı yüzde 8,5 seviyesine çıkarıldı.
Polonya, Meksika ve hatta İngiltere. Hepsinde politika faizleri yükseltildi.
Sadece Çin ve Türkiye’de Merkez Bankaları faiz indirdi. Hatta biz kantarın topuzunu o kadar kaçırdık ki bütün dünyada enflasyon yüzde 10’a bizde ise yüzde 20’ye giderken, bütün dünyada faizler yukarı bizde aşağı giderken Eylül’den bu yana indirim 500 baz puanı buldu.
Eller Mersin’e giderken, tersine gitmenin bedelini de ağır ödedik. Dolar/TL rekorlara imza attı. Enflasyon yılı yüzde 36 seviyesinde bitirdi. Dövizdeki artışın durması için önce TCMB açıktan müdahalelerde bulundu. Son yapılan açıklamaya göre 7,28 milyar dolar piyasaya döviz sattı TCMB ama dövizin ateşini söndüremedi. En son henüz maliyetinin ne kadar olduğunu hesaplayamadığımız, adına “Dövize Endeksli Mevduat” denilen bir uygulama geldi.
Dövizin alevi bir miktar duruldu, ateşi ise yanmaya devam ediyor.
Elbette her politikada olduğu gibi kazanımlar ve kayıplar bu uygulamada da var. Önce kısaca kazanımlarını söyleyelim.
DEM uygulaması ile birlikte koşa koşa döviz almaya giden yurttaşlarımız bir ara verdiler. Özellikle TL mevduat sahiplerinin bir kısmı döviz kuru riskini almak yerine bu uygulamayı tercih etti. Şu ana kadar 91 milyar TL’ye ulaşan mevduatın DEM’e gittiğini açıkladılar. Eğer DEM gibi bir uygulama olmasaydı, bu 91 milyar TL ve belki daha da fazlası döviz talebi ya da altın talebi olarak karşımıza çıkacaktı. Yani daha fazla döviz talebi ile TL’nin daha hızlı değer kaybettiği bir süreci görecektik.
Öte yandan DEM çıkana kadarki süreçte kurdaki sıçramaların temel nedenlerinden biri de piyasada kimsenin döviz satma isteğinin kalmamasıydı. Piyasada 20 Aralık’a kadar oluşan endişe piyasada döviz satıcısı kalmamasına neden olmuştu. Kimse elindeki dövizi satmıyordu, en ufak talep dövizde sert artışlara neden oluyordu. DEM ile birlikte kabaca TCMB ve bankaları takiben şirketler de yıl sonuna doğru satış yapmaya başladı. TCMB verilerine göre yılın son haftasında tüzel kişiler 2 milyar dolarlık bir satış yapmış.
Yani DEM piyasadaki paniğin bir nebze azalmasını, piyasanın bir önceki duruma göre bir tık normalleşmesini sağlamış görünüyor. Ama bir tık!
Böylece kalıcı bir iyileşme olmasa da travmanın derinleşmesi ertelendi. Ama görünen o ki bu adımla ancak içerideki havayı biraz yumuşatmak mümkün oldu. Dışarıda ise ABD Merkez Bankası’nın faiz artırım sürecini hızlandırması, salgının yarattığı belirsizliklerdeki artış hala temel risklerimiz olarak duruyor.
FED’e ve salgından etkilenen dünyaya DEM önermek de mümkün değil. Ya da en azından kabul etmeyeceklerine eminiz!
İçeride de bireysel tasarruf sahiplerinin dövizden çıkışı henüz sağlanamadı.
Dolayısıyla önümüzde zorlu bir süreç var.
Buradan hükümetin geri dönmesi de oldukça zor. Enflasyonun dizginlenebileceğine dair bir işaret de yok.
Oysa yapılması gerekenler belli idi.
Bakın yazının başında da ifade ettim.
Doğru olan sıkı para politikası uygulamak ve bu uygulama ile sorun yaşayabilecek dar gelirliyi koruyacak ve yatırımları destekleyecek nokta atışlı daha gevşek bir maliye politikasına dönmekti. Bu alan da elimizde vardı.
Ama hükümet maliye politikasındaki alanı tasarruf sahibine, para politikasındaki sıkılaşmayı da gevşemeye çevirince ne enflasyonu çözecek ne de vatandaşı koruyacak bir yol üretmiş oldu.
Anlayacağınız böyle bir dönemde dahi yine yanlış tercih yapmayı başardı!