Biliyorum, aslında bu söz bayramlar için söyleniyor genelde. Hepimiz eski bayramları çok özlüyoruz. Ama benim gibi ailenin görevi gereği küçük şehirlerde büyümüş biri için ramazan ayları da çok özleniyor.
Çocukluğumuzun güzel dönemleri.
İftar vakitleri en sevdiğimiz zamanlardı. Bütün aile bir araya gelirdi. Hiç unutmam her akşam ikisi de öğretmen olan annem ve babam okuldan gelir ve iftar hazırlıkları başlardı. Hafta sonu için iftara kimi davet edeceğiz, hangi hafta sonu bizi kim davet edecek onların planları yapılırdı. En azından yedi-sekiz iftarda misafirimiz olurdu. Bir o kadar da misafir olurduk.
Menüler (menüler dediğime bakmayın siz çorba, sulu etli yemek, salata, tatlı işte) özenle hazırlanırdı. Her bir iftar sofrası misafir olsun olmasın büyük bir zevkle hazırlanırdı. Bazı zamanlar sahurda babam şehrin iyi fırınlarında harcını kendi hazırlayarak kıymalı pide yaptırırdı.
Gerçi son dört-beş yıldır çocukluğumun o ramazanları geride kalmış gibiydi. Anneme de sorduğumda eskisi kadar tanıdıklarla gidiş-gelişler olmuyor demişti. Bir de Amasya’da evde denk geldiğim bir Ramazan gününde, bundan iki üç yıl önce kırmızı etin yerine tavuk etinin kullanıldığına şahit olunca yine demiştim nerede o eski ramazanlar diye.
Bir de ramazanın en büyük zevki olan yumurtalı susamlı, fırından yeni çıkmış sıcacık pide vardı. Sofranın olmazsa olmazıydı. O zaman da pideler AKP’li vekilin söylediği gibi erken bayatlar mıydı hatırlamıyorum ama ramazanın en güzel taraflarından biri benim için bu pidelerdi.
Diyeceksiniz ki ekonomi yazarı mısın gurme misin?
Haklısınız asıl konuya döneyim.
2022 Ramazan ayına şurada bir haftadan az zaman kaldı. Televizyonlarda eskiden “Ramazan telaşı başladı” haberleri yerini “Şu ürüne yine zam geldi” başlıklarına bırakmış durumda. Bu sene her yıl olduğu gibi yine bir heyecan var elbette. Ama içten içe birçoğumuzda da bu ramazan nasıl geçecek endişesi de büyüyor olsa gerek!
Nedeni ise enflasyon ve enflasyona ezilen gelirler!
Geçen yıl 4 TL olan sade pide bu yıl hem 35 gram daha düşük gramajla üretilecek hem de fiyatı 6 TL olacak. Yumurtalı susamlı pidenin fiyatı ise 9 TL’ye fırınlarda satılacak. Düşünebiliyor musunuz? İftar ve sahurda dört kişilik bir aile altı tane pide yese ramazan boyunca sadece pidenin maliyeti 1080 TL oluyor.
Daha dün kırmızı ete yüzde 48 zam geldi. Geçtiğimiz yıl ramazanda TÜİK’e göre 56 TL olan dana etinin kilosu bu zamla 100 TL’nin üzerine çıktı bile. Tavuk etinde de durum farklı değil. Bir yılda yine TÜİK’e göre 18 TL’den 30 TL’ye doğru fiyatlar artmış durumda. Ramazan ayında kıymalı pide seansları da tavuk etli yemekler de sanırım tek seferlik olacak.
Merak ediyorum acaba ramazan öncesi bazı basın organları bu fiyatları görünce sebze yiyin, ramazanda sağlıklı olur manşetleri atacaklar mı?
Bu yıl pek onu da atabilecek gibi görünmüyorlar.
Yine TÜİK’e göz atalım.
Geçtiğimiz yıl ramazanda 12 TL civarında olan dolmalık biberin fiyatı bu yıl 22 TL’yi geçmiş görünüyor. 5,5 TL olan kabağın fiyatı bu yıl en son yayınlanan veriye göre 19 TL’ye yaklaşmış durumda. Pırasanın fiyatını TÜİK 8 TL bulmuş.
Yani bu gidişle o az önce bahsettiğim annemin menüsündeki yemekler en iyi ihtimalle bile çorba ve salataya dönüşecek gibi. Gerçi salata için kullanılacak salatalık, domates, marul hepsinin fiyatı neredeyse iki kat artmış görünüyor.
Diyeceksiniz ki çorbaya mı kaldık!
Görünen o ki orada da yaratıcı olmak lazım. Zira en sık yaptığımız mercimek çorbasının mercimeğinin kilosu da TÜİK’e göre 11 TL’den 22 TL’ye çıkmış.
Bütün bunları yazıyorum ama eminim ki yaşayan yazandan çok daha iyi biliyor. Kendince de kısıtlı imkânlarla çözüm üretiyor. Yine de ramazana hak ettiği kıymeti vermek için elinden geleni yapmaya çalışıyor.
Ancak görünen o ki bütün bu çözümlerden öte büyükşehirlerde kurulacak iftar çadırlarına bu sene çok iş düşecek!
***
Hal böyleyken bütün bu sorunlara çözüm üretmesi gerekenlerin gündemi ise bambaşka.
Muhtemelen otellerde kurulacak zengin iftar sofralarında bu dertleri pek de yaşamayacaklar. Siyaset yaptıklarını sanıp, büyük büyük laflarla ramazanın idrakinin ne kadar kıymetli olduğunu anlatacaklar.
Haklılar tabii!
Bakan Nebati’nin dediği gibi:
Ezanlar susmaz, bayrak inmez!
Ben de kendisine cevap vereyim.
Elbette öyle de, siz bize bir deyiverin nerede o eski ramazanlar Sayın Bakanım!