Adalet ve Kalkınma Partisi’nin geçmiş dönemlerde kullandığı sloganlardan biri de “hayaldi, gerçek oldu!” idi. 2000’li yılların başında ciddi bir ekonomik kriz yaşayan ardından dünyadaki olumlu hava ile Türkiye’deki siyasi değişimi birleştiren iktidar önemli kaynaklara sahip oldu. Bu kaynaklarla da birçok yatırımın hayata geçmesini sağladı.
Sağolsunlar!
Ancak biz o dönemde de aynı hikâyeyi anlatıyorduk.
Ağustos böceği ve karınca hikayesini. Karınca yaz boyunca çalışırken, Ağustos böceği ise keyfini sürüyordu. Kış gelince zamanında doğru işler yapan karınca görece rahat yaşarken Ağustos böceği zorda kalmıştı.
Dönem dönem iyileşmeler olsa da 2018 yılından bu yana kış şiddetini arttırarak devam ediyor. Zamanında alınmayan önlemlerin, yapılan yanlış planların bedelini de birlikte ödüyoruz. Enflasyondaki artış, dövizdeki yükseliş ve bütçe dengesinde her geçen gün belirgin hale gelen bozulma derken yazın gelmesi de pek mümkün görünmüyor.
Ancak iş sadece genel ekonomi ile sınırlı değil.
Aynı zamanda bu ülkenin yurttaşları için de birçok şey geçmişte hayalken hatta mümkünken bugün neredeyse imkânsız hale geldi.
Mesela son günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin gündeme getirdiği geçmiş yıllarda İBB’nin sağladığı bursla yurtdışında eğitim alma meselesi. İçlerinde eğitimi tamamladıktan sonra ülkeye dönerek İBB’de önemli işlere imza atan isimler olsa da öğrendik ki belki de o burslara hiç ihtiyaç duymayacak isimler de İBB kaynağıyla yurtdışında okutulmuş.
Benzer uygulamaları Bakanlıklar da hâlâ yapıyor. Oldukça güzel sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Bu burslar sayesinde ABD’de, İngiltere’de, Avrupa’da doktora eğitimi alabilen ve bu eğitimleri tamamlayan oldukça nitelikli insanlar dönüp Bakanlıklar’da, Anadolu’daki üniversitelerde ülkemize katkı sağlıyorlar.
Ne var yurtdışında, gitmesinler canım demek kolay. Ama gördüğünüz gibi zamanında bu tip programlar sayesinde gidenler, doğru planlamayla dönüp Türkiye’nin dört bir yanında fayda sağlıyorlar.
**
Bu burslarla olmasa da ben de bir süre yurtdışında okuma fırsatına sahip oldum. Biraz çalışarak biriktirdiğim para, öğretmen anne ve babanın desteği ile 2008 yılında İtalya’ya okumaya gitmiştim. Bir ailenin yanında bir odasını kiraladığım bir evde kaldım. O odaya 220 Euro kira ödüyordum. Bir miktar da yeme-içme masrafım vardı. Ama öyle binlerce Euro’luk bir bursum ve kaynağım olmadığı için mütevazı şartlarda okumaya devam ettim. Yanlış hatırlamıyorsam en fazla aylık 250-300 Euro giderdi. Toplasanız ayda 500 Euro işte.
Yani öyle İBB’nin sunduğu gibi imkanlarım olmadı.
1 Euro’nun 1,90 TL olduğu dönemde öğretmen anne-baba ve biraz da dikkatlice harcayarak yurt dışında eğitim almak…
Gerçekten hayaldi, gerçek olmuştu.
Aradan yıllar geçti. Bu yıl da öğrencilerimden biri İtalya’da bir üniversiteden eğitim için kabul aldı.
Oturup bir hesap yaptığımızda yine 600 Euro civarı bir maliyet çıkardık. Yine anne baba memur ailesinin desteğiyle yola çıkan öğrencim için Eylül’de aylık masrafı olan 600 Euro’nun TL karşılığı 6.000 TL idi. Biraz zorlanacak olsalar da ailesinin desteği ile üstesinden gelebilecekti.
Ancak Eylül-Aralık döneminde TL’deki o sert değer kaybı nedeniyle daha iki ay dolmadan Euro’nun 20 TL’nin dahi üzerine çıktığı bir süreci yaşadık. Elbette ki öğrenci de ailesi de çok tedirgindi. Şu anda da mevcut kur üzerinden maliyetleri aylık 9.000 TL’nin üzerinde.
Düşünebiliyor musunuz?
Neyse ki orada da belediye bursları var ve öğrenci Roma şehrinin de içinde bulunduğu Lazio Bölgesi’nin belediye bursunu almaya hak kazandı.
İBB örneğini düşününce oh yaşadı diyebilirsiniz.
Elbette ki öyle değil.
Lazio Bölge Yönetimi’nin ödediği bursun ortalaması aylık 450 Euro’ya denk geliyor. Yani yine öyle bizim İBB çalışanı olarak yurtdışına gidenler kadar rahat bir öğrencilik yaşamayacak. Ama İtalya’da o bölgede eğitim alan birçok öğrenci gibi o da bu burstan yararlanacak.
Yani kaynak belirli yerlere değil, ihtiyacı olan, verimli olabileceği bir gelecek için harcanacak!
Biz ise bu şartlarda önümüzdeki yıl yurtdışında kabul alsa da bu masraflara giremeyecek parlak öğrencileri görüp canımızı sıkmaya devam edeceğiz.
En sonunda da şunu söyleyeceğiz:
Mümkündü, imkansız oldu!