Bu ay açıklanacak enflasyon oranlarının toplumun önemli bir kısmı için büyük bir önemi var.
Memurlar ve emekliler bu ay açıklanacak enflasyon oranını bekliyor. Çünkü Haziran ayı enflasyonunun açıklanması ile birlikte yılın ilk altı ayındaki enflasyon oranı dolayısıyla da memur ve emeklilerin maaşlarına ilk altı ay için yapılacak zam oranı belli olacak. Türkiye İstatistik Kurumu da önümüzdeki hafta Pazartesi günü bu oranı açıklayacak.
Uzmanlarla yapılan anketlerle oluşturulan piyasa beklentileri Haziran ayında enflasyonun %1,42 olacağı yönünde. Eğer bu beklenti gerçekleşirse Aralıktan bu yana enflasyon %7,90 olacak. Memur ve emeklilere de bu oran civarında bir maaş zammı yapılacak.
Bu zam ise memur ve emekliler için sadece yıl başından bu yana kaybettikleri satın alma gücünü Temmuz ayı itibariyle yeniden kazanmaları anlamına gelecek. Bu bile memur ve emekliler için kaybı telafi etmezken, özel sektörde çalışan milyonlarca çalışan ise böyle bir zammı almayacak. 2010’lu yılların başına kadar asgari ücretliler de memur ve emekli gibi yılda iki kez zam alıyorlardı. Ancak bu uygulama uzunca bir zamandır yapılmıyor.
Enflasyonun tek haneye düştüğü yıllarda bu uygulama mantıklı gibi görünebilir.
Ancak son bir kaç yıldır %15’in altına nadiren düşen bir enflasyon ortamında yeniden asgari ücretliler için yılda iki kez zam uygulamasının kesinlikle değerlendirilmesi gerekiyor.
***
Öte yandan bu ay açıklanacak enflasyon oranı TCMB açısından da çok önemli. TCMB yaz aylarında özellikle gıda fiyatlarında üretimdeki artış ile birlikte bariz bir düşüş yaşanacağını ve bu düşüşün enflasyona da yansımasını bekliyordu. TÜRK-İŞ tarafından iki gün önce yapılan hesaplamaya göre bu beklenti gerçekleşmeyecek.
Aslında bu beklenti son dönemde zaten gerçekleşmiyordu. Rakamlar da bize bunu doğruluyor. Mesela 2005-2015 yılları arasında Haziran aylarında aylık enflasyon ortalaması negatif (-%0,22). Yani fiyatlar düşüyordu bile.
Son beş yılda ise Haziran ayı ortalama enflasyonu %0,79!
Temmuzda da 2005-2010 arası %0,1 olan ortalama enflasyon son beş yıldır ortalama %0,76 artış gösteriyor.
2005-2015 yılları ile 2016-2020 yıllarının alakası yok.
Türkiye son beş yılda her konuda kaybettiği sorun çözme becerisini enflasyonda da tarımda da kaybedince TCMB’nin beklentileri de boşuna oluyor.
Gerçi TCMB’nin derdi de enflasyonu düşürmek değil. Enflasyonun düşmesi, TCMB yönetiminin ancak umudu bu şartlarda! Bu umut gerçekleşirse kendilerine verilen görevi yani faizi düşürme operasyonunu yapabilecekler.
TCMB yönetiminin derdi ne diye sorarsanız onu da Erdal Sağlam Cumhuriyet Gazetesi’nde yazdı. TCMB’de Kavcıoğlu yönetimi şu ara kendilerine yakın isimlerin atamaları ile meşgulmüş. Anlaşılan o ki hal böyle olunca da para politikası ve enflasyonu dert edecek vakitleri kalmıyormuş.
Pek dikkate almayacaklar ama biz bir kere daha buradan TCMB yönetimine yasal görevlerini hatırlatalım.
TCMB’nin ana görevi fiyat istikrarının sağlanmasıdır. Bir an evvel lütfen asıl işinizi yapmaya geri dönün.
***
Ha yok, biz siyaseten bize verilen göreve devam edeceğiz diyorsanız olacaklar ortada.
Enflasyon beklentinizin aksine yılı %15’lerin üzerinde yılı kapatacak.
Faizi indirmek bir kenara arttırmak zorunda kalacaksınız. Yok arttırmayacaksanız o zaman da TL’nin değer kaybı devam edecek!
İstikrar, güven gibi kavramlar zaten kayboldu, iyice hayal olacak.
Böyle bir ortamda ne yatırım, ne üretim artacak. Türkiye ekonomisinin büyümesi sadece belli bir gruba yarayacak.
Zaten dağ gibi olan işsizlik devam edecek.
Yoksulluk bir norm haline gelecek.
Türkiye için seçimden başka bir çözüm kalmayacak!
Bu şartlarda gidilecek bir seçimin sonucu ise kim bilir ne olur?
Sizce ne olur?