Bir toplum için güven, en kilit kavramların başında gelir. Ekonomide ise bir adım daha ileri gidebilir ve güven her şeyin başıdır diyebiliriz. Çünkü güven varsa hanehalkları tüketim yapar. Güven varsa işletmeler yatırım yapar. Güven varsa bankalar kredi verir. Güven varsa ülkenize yabancılar iş yapmaya gelir.
Böyle uzar gider liste.
Dolayısıyla ekonomide uygulayacağınız tüm politikaların güvenilir olması gerekir. Eğer o güvenilirlik ortadan kalkarsa yeniden inşa etmek için çok çaba sarf etmek gerekir ki işler yeniden yoluna girebilsin.
Bunlar zaten bildiğiniz şeyler.
Yine bildiğimiz bir şey daha var ki Türkiye’de şu an ekonomide en fazla ihtiyaç duyduğumuz şey ise güvenin yeniden tesis edilmesi. Bu da normalin çok üzerinde bir efor gerektiriyor. Hükümet bunun farkında ve bu eforu sarf ediyor mu? Ya da aslında gerçekten derdi güven tesisi mi?
Bakın aşağıda sevgili Güldem Atabay’ın Ahval’deki son yazısından bir parça aldım.
“Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, ekonominin canlanmaya başladığını söylerken bir anda açıklamalarının içine proje kredilerinin amaç dışı kullanılmasını önleyeceklerini, bireysel kredilerin sınırlandırılması için bankalarla görüşmeleri olduğunu sokuyor.
Hâlbuki daha geçen hafta batık kredi sorununa hiç değinmeden yapılan açıklamada üç yeni KGF paketi ile reel sektörün destekleneceği müjdesini almıştık.
Faiz indirmenin amacı ekonomik aktiviteyi canlandırmaktır; ekonomik aktivitenin barometresi de kredi artış hızıdır.
AKP faiz indirimi yapacak, kredi artışını KGF ile destekleyecek ancak aynı zamanda kredi artış hızına sözel ve kanun desteği ile sınır koyacak. Nasıl bir kafa karışıklığı ile yönetilemediğimize dair örnek istenseydi bu birbiri ile çelişen adımlardan daha iyi olamazdı herhalde.”
Şimdi biz hangi Lütfi Elvan’a güvelim?
KGF destekli kredilerle ekonomideki büyümeyi hızlandırma niyetinde olan Bakan Elvan’a mı?
Tüketici kredilerinin sözlü ve gerekli durumlarda yasa yoluyla sınırlandırılması niyetinde olan Bakan Elvan’a mı?
Karar sizin elbette!
***
Gerçi durum bu iken dün TÜİK Ağustos ayı Ekonomik Güven Endeksi’ni açıkladı. TÜİK’e göre ekonomiye olan güven Ağustos ayında iyimser seyretti, Temmuz’a göre de biraz arttı. Böyle bakınca güzel görünüyor. Ancak verinin alt kalemlerine bakınca kafamda çılgın sorular beliriyor.
Ekonominin önemli bir kısmını temsil eden tüketicinin güveni son iki aydır düşüşte. Üretici ve ticaret tarafında ise enteresan bir durum var.
Reel kesimin, perakende ticaret sektörünün ve hizmet sektörünün güven endeksleri bir önceki aydan çok az daha yüksek. Yani buralarda iş yapan iş insanları, esnaf vs. önemli bir değişim görmüyor ekonomide. Halinden de memnun denebilecek bir seviyede güvene sahip.
Ancak ekonomik güven endeksindeki artışın asıl kaynağı inşaat sektörü güven endeksi. 86,3’ten 92,4’e yükselmiş. Yaz aylarının sonuna geldiğimiz bu dönemde inşaattaki güvenin artışın temel nedeni de önümüzdeki üç ay içerisinde satışlardaki ve istihdamdaki artış beklentisi olarak tespit edilmiş.
Hizmet sektöründe, perakende satışlarda önümüzdeki üç ay satış beklentisi Ağustos’ta Temmuz’a göre ciddi bir düşüş gösteriyor. Ancak inşaat sektöründe durum tam tersi.
Güldem Atabay’ın da yazdığı kredilerle ilgili meseleyi de düşününce insan sormadan edemiyor. Acaba önümüzdeki aylarda biz tüketicilerin, imalat sanayinin, perakende sektörünün ve hizmet sektörlerinin göremediği ama inşaat sektörünün bildiği bir canlanma mı geliyor?
Eğer durum buysa, böyle bir canlanma neden geliyor olabilir?
Sorunun yanıtını daha önce birkaç kez yazmıştım zaten, tekrar etmeyim!