Bu topraklarda iki türlü helal olsun denir.
Birinci helal olsun, üzerinde hakkımız olan insanlara verdiğimiz helalliktir. Gönlü geniştir memleketim insanının, bir yerde gönlünü yapar helalliğini alırsınız.
İkinci tip “helal olsun” ise hiç olmayacak işi yapan kişiye, şapkadan tavşan çıkaran birine söylenir. Mesela başarılması güç bir işi başaran bir insana vallahi helal olsun adama, nasıl kalktı onca işin içinden dersiniz.
Bunları niye anlattığımı anlamışsınızdır.
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı bir konuşmada şunları söyledi:
“Her türlü desteği vermenin gayreti içerisindeyiz. Buna rağmen sıkıntıya düşen esnafımız varsa hepsinden helallik istiyoruz.”
Bu cümleden anladığım kadarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgın yönetimi sürecinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle yukarıda bahsettiğim birinci tip helallikten istedi.
Oysa bizim bu ülkeyi yönetenlerden beklediğimiz, salgın sürecinde ekonomiden, sağlığa her alanda çok titiz bir çalışma yapılması idi! İlk günden bu yana büyük bir umutla bunu başarmalarını bekledik.
Böylece de en azından böyle bir dönemde benim yukarıda yazdığım ikinci tip “helal olsun” demeyi çok istedik. Çok isterdik!
Olmadı. Olamadı.
hhh
Pekiyi ne oldu?
Bir milyondan fazla esnaf son on dört ay içerisinde sadece altı ay iş yapabildi. İş yapamadığı sekiz aylık süreçte ise kirasını, sabit giderlerini ödemeye devam etti. Ya da bu ödemeler için büyük miktarda birikim tüketti, borçlandı. Yalnız kaldı!
Altı milyona yakın çalışan mevcut gelirinin büyük bir kısmını kaybetti. En iyi ihtimalle kısa çalışma ödeneği kapsamında ücretinin %75’ini alabildi. Büyük bir kısım ise asgari ücretin neredeyse üçte biri ile geçinmek zorunda kaldı. Öte yandan işten çıkarma yasağına rağmen geniş tanımlı işsiz sayısı on milyonun üzerine çıktı.
Kredi hacmi tek bir yılda yediyüz milyar TL arttı. Kredi hacmi diye kibarlaştırdığıma bakmayın. Bankalara borcumuz son bir yılda %30’un üzerinde arttı. Daha çok borçlandık.
Enflasyon TÜİK’e göre bile %17’ye geldi. Üretici enflasyonu ise çok daha sıkıntılı bir durumda, %35’lere çıktı.
On yedi milyon olan yoksul insan sayısı kaba bir hesapla yirmi iki milyona kadar çıktı.
Türk Lirası’nın değeri ABD Doları ve Euro karşısında tarihi dip seviyeleri gördü. Maalesef görmeye de devam ediyor. Politika faizi mecburen %19’lara çıktı ama bir hükmü olamadı!
hhh
Hadi bunlar bir kenara!
Türkiye, büyük ülkedir, güçlü ülkedir, bir şekilde en azından aşı meselesini hızlıca halleder dedik. O da maalesef beklediğimiz hızda ilerlemedi. Planlar tutmadı.
Yerli aşının nisan ayında hazır olacağı söylendi. Gerçekten çok içten helal olsun dedik. Sonra yine ne olduysa olmadı. Neredeyse mayıs ortasındayız, bırakın yerlisini yabancısı dahi zar zor geliyor.
Pazartesi itibariyle tam kapanmayı da tam olarak kapanamadan kapatmış olacağız.
hhh
Hiç mi iyi bir şey yok diye soracaksınız. Olmaz mı, elbette var!
Vaka sayıları on binlere (!) düştü kaşla göz arasında!
Ne denir ki?
Helal olsun!