Hafta başı itibariyle yine ekonomimizin harika büyüdüğünü öğrendik. Bu haberi havai fişek gösterileri eşliğinde kutlayacaktık ki dün enflasyon için öncü gösterge saydığımız İstanbul’un aylık enflasyonunu gösteren veriyi İstanbul Ticaret Odası yayınladı. Buna göre İstanbul’da nisanda %1,01 olan fiyat artışları mayıs ayında %1,67 oldu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ise son yayınladığı enflasyon raporunda mayıs ayı itibariyle enflasyonun zayıflayacağını söylemişti.
Hala bu beklenti gerçekçi mi? Kısaca bir bakalım!
Enflasyon yani fiyat artışlarını iki başlıkta değerlendirebiliriz. Birincisi maliyetler. Yani üreticilerin maliyetleri arttığında, bu üreticiler piyasadaki koşulları da dikkate alarak sattıkları ürünlerin fiyatlarına zam yapmaya başlarlar. Piyasadaki koşulların başında ise talep gelir.
Önce maliyet kanadına bir bakalım.
Mesela tarım ve hayvancılıkla başlayabiliriz.
Tüketicinin karşılaştığı gıda enflasyonu için tarımsal ürün üreticilerinin maliyetlerindeki değişim büyük önem taşır. En son nisan ayında TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre tarımsal girdilerin ortalama maliyeti son bir yılda %21 artmıştı. Kurdaki son artışla beraber belli ki bir miktar daha artış trendi devam edecek. Buna karşın bu girdi endeksinin en çok etkilediği gıdada ise tüketici fiyatları bir yılda %17 artmış. Salgına rağmen talebi daralmayan sektörlerin başında gelen gıdada maliyetler fiyatlara görece yansımış görünüyor. Ancak tüketici enflasyonunda en yüksek ağırlığa sahip bu kalemde görüldüğü üzere hala fiyat artış baskısı devam ediyor.
Bir başka ana üretim kalemi hizmet.
Yine son yayınlanan TÜİK rakamlarına göre hizmet üretici fiyat endeksi bir yılda %23,7 artmış. Bu kalemdeki üreticilerin tüketicilere sattığı mal ve hizmet fiyatlarındaki ortalama artış ise ulaştırma hariç yıllık %17 civarında.
Ulaştırma hizmetleri maliyet artışı ise neredeyse birebir tüketici enflasyonuna yansımış durumda. Son ÖTV zammı ile birlikte özel olarak bu kalemde, genel olarak da diğer hizmet fiyatlarında hala maliyet baskısı yüksek. Ve maliyetlerin yakın vadede gerileyeceğine ilişkin bir gelişme de görebilmiş değiliz.
Bu iki ana sektörde durum bu iken sanayide ise durum daha kötü görünüyor. Daha önceki yazırlarımızda da yazdık! Üretici maliyetlerindeki artış yıllık %35’lerde. Önümüzdeki aylarda bir miktar gevşeme olsa da hala %17 olan tüketici fiyatları artışı ile makas oldukça açık. Ayrıca son açıklanan büyüme rakamları arasında en dikkat çekici artışlardan biri de imalat sanayinde idi. Ciddi bir üretim artışı olduğu görünüyordu. Üretimdeki artışın fiyatlara da düşüş olarak yansıması beklenirdi! Ancak maalesef maliyetlerdeki artış ve üretilen malların dış pazardaki satışının artması Türkiye’deki tüketici fiyatlarında gevşemeyi engelledi.
Tüm bu gelişmeler ekonomide talebin görece zayıf olduğu dönemde yaşandı. Talep zayıf iken üretici maliyet artışlarını kısmi bir şekilde tüketicilere yansıtabildi. Şimdi 1 Haziran itibariyle salgındaki kapanma önlemleri gevşetiliyor. Bu da talebin kapanmaya göre daha canlı olacağı bir döneme işaret ediyor.
Yani üreticiler için üzerlerindeki maliyet yükünü tüketiciye daha fazla yansıtabilecekleri bir döneme!
TCMB ise böyle bir dönemde hala enflasyonun düşmesini bekliyor!
Olası mı?
İstatistiksel olarak yarın açıklanacak olan mayıs enflasyonu %1,36 veya altında gelirse evet!
Gerçekçi mi?
Pek öyle görünmüyor.