Öncelikle tüm okurlarımızın Kurban Bayramı’nı tebrik ederim. Umarım sevdiklerinizle güzel bir bayram geçirme fırsatına sahipsinizdir.
Çünkü herkes o fırsata sahip değil.
Ya da aslında tam olarak bazen emin olamıyorum.
Nitekim bayram tatilinin dokuz gün olduğunun açıklandığı günden bu yana sürekli aklımda aynı soru var. Bunca ekonomik sıkıntı içerisinde insanlar nasıl tatil yapacaklar, nasıl bayram yapacaklar?
Küçükbaş bir hayvanın bile İstanbul’da fiyatının 3-4 bin TL bandında olduğu bir Kurban Bayramı bu bayram!
Anadolu’da da durum farklı değil. Besicilik maliyetlerinin artması kurbanlık fiyatlarını da vurmuş durumda.
Hoş fiyatlar ne olursa olsun vurulmayan bir kitle de var ülkede!
Özellikle sosyal medyaya bakınca insanın beyni bulanıyor. Orada arkadaşların paylaştığı fotoğrafları gördükçe ciddi bir şekilde kendimi sorgulamaya başladığımı da söyleyeyim. Hatta uzunca bir zamandır bu kadar çok tatil fotoğrafını bir arada görmediğimi de söylemem lazım.
Her sene benzer görüntüler olsa da bu yıl aynı görüntüleri görmek daha farklı bir ruh hali yaratıyor insanda.
Kış nüfusu sekiz-on bin olan ilçeler milyona yaklaşan nüfusta insanı yine ağırlamak durumunda kaldı.
Beş yıldızlı, dört yıldızlı ya da yıldızsız fark etmeksizin otellerde yine yer kalmadı. Plajlarda insanlardan deniz görünmez hale geldi.
Yollarda kuyruklar kilometreleri buldu. Bir benzin istasyonunda benzin almak bile zor bir işe dönüştü.
Elbette çok küçük şanslı bir ayrıcalıklı grup var. Onların otellerinin adını bile telaffuz etmek zor. Ünlü kumsallarda günü birlik yeme-içme için ödedikleri binlerce liralık hesaplar dillere destan.
Bir de onların dışında bir Türkiye var işte. O Türkiye’de her şey çok kötü değil. Neredeyse bütün Türkiye yukarıda bahsettiğim ayrıcalıklı gruba çalışır hale gelse de kısa da olsa bir mola verebilmiş insanlarımız da var. Salgına rağmen bir şekilde hayata tutunmaya çalışan, biraz borç biraz da birikmiş parayla tatile çıkan ya da eşin dostun yazlığında bayramı geçiren bir grup bu.
Ama asıl büyük grup başka.
O grup ister kurban ibadetini yerine getirmek için isterse tatil için fark etmeksizin iki eli boş kalan asıl Türkiye!
Eskiden en azından kurban bayramlarında sofrası et gören dar gelirlilerden bahsediyorum. Her geçen gün sayıları artan, milyonları geçen insanlarımız.
Ve geriye baktığımızda bu kısa bayram sefası dahi onlar için hayal oldu. Eskiden yıl boyu Kurban Bayramı’nı bekleyen dar gelirlinin bayramı bu yıl hem fiyatların yüksekliği hem de yaşadıkları gelir kaybı nedeniyle pek bayram gibi de olmadı.
Yılda bir kez büyük hevesle hem ibadetlerini yerine getirdikleri hem de ailece hak ettikleri bir ziyafeti sofralarında gördükleri birkaç gün de ellerinden kaymış gitmiş oldu.
Büyük çoğunluğu yukarıda bahsettiğim kurbanlık fiyatlarını görünce muhtemelen parmaklarını ısırarak evlerine sessiz sakin geri döndüler.
Anlayacağınız bu Kurban Bayramı belki de ilk kez bu kadar çok aşağıdaki sözün hakkını verdi.
Nerede o eski bayramlar?