Yarın öğleden sonra saat 14:00’te Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizine ilişkin merakla beklenen kararını açıklayacak.
Politika faizini merakla beklemek de Türkiye’nin son üç yıldır yeni alışkanlığı oldu. Zira tam bir piyango oyunu gibi. Ama bu piyangoda mesele kimin kazanacağı değil.
Kimin kaybedeceği!
Verilen kararların bir süredir matematikle izahı yok. Kurumların asıl işlerinden çok siyasi beklentilere odaklanması bilimi, matematiği dolayısıyla da tahmin yapmayı çok zorlaştırıyor.
***
Politika faizi Mart ayında en son yapılan 200 baz puanlık faiz artışından bu yana yüzde 19 seviyesinde. Neden çıktı bu seviyeye?
Enflasyon düşsün diye.
Düştü mü?
O faiz artışından sonra olması gereken kurda gevşeme idi. Gevşeyecekti de. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan hala nedenini tam olarak anlayamadığımız şekilde Naci Ağbal’ı görevden alarak TCMB’de bir tutam kalan bağımsızlığı da yok etti.
Hal böyle olunca kur durmadı. Kur durmayınca da fiyatlar artmaya devam etti.
Sonuçta enflasyon düşmedi. Bilakis daha da arttı.
Enflasyon artarken TCMB ne yaptı?
Ölü taklidi yaptı! Yüzde 19’a kadar çıkmış yüksek bir faiz oranına rağmen yaratılan istikrarsızlık ve güvensizlik ortamında enflasyonun düşmediğini görmezden gelmeyi tercih etti.
Sanki her şey normalmiş gibi.
Bu arada sadece piyasayı ve bu ülke yaşayanlarını değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da yanılttı. Enflasyonun Temmuz ya da Ağustos’ta düşmeye başlayacağı fikrini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kabul ettirdi.
Ancak olmadı. Olamazdı da.
Şimdi yine bir faiz kararı öncesindeyiz.
Karşımızda o ünlü sözle ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamayan bir Merkez Bankası var.
Yüksek faize rağmen enflasyonun düşmesini sağlayamayan o nedenle Cumhurbaşkanı’na yaranamayan.
Her an faiz indirebileceği ihtimali nedeniyle de piyasaya yaranamayan.
***
Madalyonun bir de öteki yüzü var.
Diyelim ki piyasayı göz ardı etti ve faizi indirmeye karar verdi. Ne kadar faiz indirebilir TCMB? Ya da soruyu doğru şekilde soralım.
Ne kadarlık bir faiz indirimi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı memnun edebilir?
50 baz puan. Faiz indirimi bile denmez bu kadarına!
100? Bu oranda bir indirim de bence kesmez!
Bir 200 ardından bir 200 daha belki!
Cumhurbaşkanı’nın beklentisi ev, otomobil satışları patlasın. Herkes kredi alsın. Paralar saçılsın, ekonomi büyüsün. 50-100 puanlık indirimlerle olacak beklentiler değil anlayacağınız.
Ama bahsettiğim büyüklükte bir faiz indirimi adımı Türkiye ekonomisinin intiharı olur.
***
Hal böyleyken benim tahminim şu şekilde!
TCMB, Perşembe günü toplantıdan sonra yeni ölü taklidi formatına geçecek.
Hem piyasaya hem de faiz indirimi bekleyen iktidara, faizi bu ay indiremedim ama bir sonraki ay sert bir şekilde indireceğim mesajını verecek.
Yani kendince herkesi bir sonraki aya hazırlayacak.
Ardından da 3 Ekim 2021 tarihinde açıklanacak çekirdek enflasyonun bir mucizeyle %15’lere düşmesini bekleyecek. Eğer o mucize gerçekleşirse ve Dolar/TL de tüm bu gelişmelere rağmen 8,80’lerde dengelenirse Ekim ayı toplantısında bizi sağlam bir faiz indirimi bekleyecek.
Ekonomide mucize diye bir şey yoktur. Veriler yolu gösterir.
Yüzde 19 politika faizi ile TCMB’nin üzerinde etkili olduğu fiyatlardan oluşan çekirdek enflasyon yüzde 17’lerde. Yani bir ay daha çekirdek enflasyonun düşmek bir yana, bu seviyede kalması dahi son iki haftada dövizde yaşanan hareketi de düşününce çok ama çok zor.
Sonuçta mucize gerçekleşmez ve bir de kur beklenenin üzerine çıkarsa, TCMB o şartlarda Ekim ayında da faize dokunamaz bir halde kalacak.
Bu da başka bir intihar versiyonu.
Gecikmeli olanı yani!
O versiyonda biz cumayı cumartesiye bağlayan gecelerde yayınlanan Resmi Gazete’yi takip eder hale geleceğiz.
***
Tabii bu iki senaryo da içerideki gelişmeler üzerinden.
İşin bir de ABD Merkez Bankası (FED) ve küresel piyasalar boyutu var. Bugün yapılacak toplantı sonunda FED daha sakin bir pozisyon alırsa ve Perşembe günü kur toplantı öncesi 8,50 altına inerse TCMB mucizeyi dahi beklemeyebilir.
Ancak o zaman da ekonomide kısa vadede mucize bekleyen yine biz vatandaşlar oluruz.