Biliyorsunuz işler birbirine girince kullandığımız bir deyim vardır.
Çarşı karıştı deriz.
İşte bu ay açıklanan enflasyon oranı, biz tüketiciler için zaten uzunca zamandır karışık olan çarşının ekonomi yönetimi için de karışmasına neden oldu.
Neden mi?
Daha önce de yazdım. Naci Ağbal yönetiminde yapılan Mart ayındaki Para Politikası Kurulu toplantısındaki fazi artışından bu yana enflasyondaki artışın devam etmesine rağmen TCMB’nin deyim yerindeyse gıkı çıkmamıştı.
Biz her ne kadar enflasyonun çoktandır politika faizini geçtiğini söylesek de TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon ancak beş ay sonra Mart ayında Ağbal tarafından %19’a arttırılan politika faizini geçebildi.
Hal böyle olunca tabii gözler de dün açıklanan veri sonrası TCMB’ye döndü.
Göreve geldiği günden bu yana mevcut TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, her seferinde politika faizinin açıklanan enflasyonun üzerinde kalacağını ima etti. Yukarıda da söylediğim gibi TÜİK daha fazla rakamları tutamadı ve enflasyon bu ay itibariyle politika faizinin üzerine çıktı.
23 Eylül 2021’deki Para Politikası Kurulu toplantısı da bu açıdan bir test haline dönüştü.
Acaba Şahap Kavcıoğlu yönetimindeki TCMB bu toplantıda faizi arttıracak mı? Yoksa önümüzdeki aylarda zaten enflasyon düşecek deyip yine son beş aydır izlediği gibi enflasyondaki gidişatı izlemeyi mi tercih edecek?
Birinci seçenek yani faiz arttırımı TCMB için pek mümkün görünmüyor. Cumhurbaşkanı’nın Temmuz ayında ısrarla istediği faiz indirimini yaz sonunda enflasyon düşecek, ondan sonra çok daha hızlı yaparız diyerek durdurduğunu sanan mevcut TCMB yönetimi bırakın düşüşü, artışı durdurmayı dahi başaramadı. Beş aydır sadece piyasayı izleyen TCMB’nin zaten işi akışına bıraktığı bir ortamda bu başarıyı elde etmesi mümkün de değildi. Defalarca yazdık, söyledik.
Şimdi bu başarısızlık üzerindeki baskının da artması anlamına geliyor. Dolayısıyla faiz arttırımı teorik olarak olsa da pratikte bir seçenek gibi görünmüyor.
O zaman geriye ikinci seçenek kalıyor. Yani enflasyon baz etkisiyle Ekim-Kasım’da düşecek o yüzden biz yine ölü taklidi yapalım seçeneği.
Oradaki kötü haberi de ben vereyim.
Doğrudur. Geçtiğimiz yıl Ekim ve Kasım’da enflasyon aylıkta çok yüksek seviyelere yükseldi. Dolayısıyla her şey normal gitse bu sene o etkiyle enflasyonun hız kesmesi beklenir.
Ancak o dönemde 1 Dolar 7 TL’nin biraz üstüne çıkmıştı. Son iki haftaya kadar uzunca bir zamandır 8,5 TL seviyesinden işlem görüyordu. Dolayısıyla ithal girdi maliyeti TL cinsinden daha yüksek.
Elektriğe, doğalgaza gelen zamlar üretim maliyetlerini arttırmaya devam ediyor. Nitekim Üretici Fiyat Endeksi’nde ve diğer maliyet endekslerindeki artış da üreticinin maliyet baskısının artarak devam ettiğini gösteriyor.
Yani zam iştahı hala yüksek.
Zamı durduracak tek şey ise talebin düşük seyretmesi. Ancak talep de görece olarak o döneme kıyasla yüksek seyretmeye devam ediyor.
Neden etmesin ki?
Vatandaş enflasyonu %30 hissederken mevcut politika faizi ile paranın alım gücü düşmeye devam ediyor. Öyle bir ortamda bugün %20 faiz ile borçlanmak ve harcamaları öne çekmek de imkanı olanlar için tasarruf etmekten daha makul geliyor. Bunun sonucunda da hanehalkları ya döviz almaya ya da harcama yapmaya yöneliyor.
İki gün önce açıklanan büyüme rakamları da vatandaşın borçlanarak tüketim yaptığını bir kez daha doğruladı.
Yani anlayacağınız Ekim-Kasım aylarında öyle TCMB’nin beklediği gibi bir düşüş olmayacağını herkes biliyor. Herkes derken buna faiz indirimi için daha fazla sabrı kalmayanlar da dahil herkes.
İşte o yüzden şimdi TCMB için de çarşı karıştı.
Peki çarşı karıştığında ortalık nasıl durulur?
En güçlü olanın istediği olur.
O yüzden Eylül ayında gelecek bir faiz indirimi hepimizi çok üzecek olsa da beni hiç şaşırtmaz.