Memleketin durumu gayet iyiymiş.
Bakın mesela vicdansızlık etmeyin, ülkede aç falan yokmuş!
Ayrıca aslında “teknik” olarak bir enflasyon da yokmuş! Enflasyon olması için kamunun harcama disiplininin kaybolması, bütçenin çok yüksek açıklarla yönetilebilir olmaktan çıkması gerekirmiş. Oysa bütçenin çok yüksek açıkları yokmuş…
Olsa olsa biraz hayat pahalılığı olabilirmiş, onun da sebebi zaten hükümet değilmiş.
Bir de çıkıp cari açık bu politikayla kapanmaz diyenler varmış. Enerji fiyatlarındaki artış olmasa cari açık da çoktan bitecekmiş! Sonra gel keyfim gel olacakmış.
O yüzden faiz de inmeye devam edecekmiş.
Hem ayrıca ülkemizde AK Parti’nin yeni ekonomi programına kadar ekonomideki sorunlara kasıtlı olarak yanlış teşhis konmuş. Yine kasıtlı olarak yanlış tedaviler uygulanmış! Neyse ki Kasım 2021’de AK Parti iktidar oldu da doğru teşhisi koymayı başarmış…
Az daha dişimizi sıkarsak 2023’ün başlarında her şey güllük gülistan olacakmış…
***
Bunları dinleyince o ünlü “Ölümlü Dünya” filmindeki replik geliyor aklıma.
Biz başka bir ülkede miyiz?
Başka bir ülkenin gerçeklerini mi yaşıyoruz?
Aç falan yok denen ülkede açlık sınırı on milyon civarı olduğu tahmin edilen asgari ücretlinin aylık gelirinden neredeyse yüzde 25 daha fazla. Ayda 2.500 TL maaş alan milyonlarca emekli var.
Teknik olarak olmadığı söylenen enflasyon oranı TÜİK’e göre yüzde 73,5! Hayat pahalılığını zaten her gün yaşıyoruz. Ayrıca öyle anlatıldığı gibi bir bütçe disiplini de yok. Yakın bir zamanda kur korumalı mevduat yükü, artan faiz ödemeleri, yüksek enflasyon ortamında yapılan harcamaların boyutu arttıkça bütçenin de disiplini kalmayacak.
Daha şimdiden 2022 yılı için artan harcamalar nedeniyle ek bütçe yapılması konuşuluyor.
Her ihalede Hazine bir öncekinden daha yüksek faizle borçlanıyor.
Yani anlayacağınız eğer gerçekten bir teknik enflasyon tanımı varsa ve o tanımda bütçe disiplini yer alıyorsa, onu da kaybetmemiz oldukça yakın!
Cari açık meselesine hiç girmeyelim bile. Bir hafta önce yazdık. Geçtiğimiz yıl aynı dönemde Dolar/TL 8 seviyesinde iken bu yıl 17’ye geldi. TL’nin bunca değer kaybına rağmen hala dış ticaret açığı enerji dışında bile dengede değil.
Dedik ya biz başka bir ülkede miyiz?
***
İşin trajikomik kısmı ise sondaki bölümde.
Diyorlar ki bugüne kadar kasıtlı olarak Türkiye faiz kıskacında tutulmuş. Diyelim ki öyle.
Diyelim ki Özal, Demirel, İnönü, Çiller, Ecevit hep bizi faiz kıskacında tuttu. Sorunları çözmediler.
Pekiyi sormazlar mı son yirmi yıldır bu ülkeyi kim kasıtlı olarak faiz kıskacında tuttu?
Sormazlar mı bugüne kadar niye beklediniz?
Sormazlar mı hangi hükümet bütçede faiz ödemelerinde rekor kırdı?
Eski iktidarlar yüksek faiz ödemeleri ile ülkeyi kıskaca alıp, zengini daha zengin ettiler de siz yapmadınız mı?
Bununla yetinmeyip bir de üzerine milyarlarca lira kur farkı ödediniz. Ödemeye de devam edeceksiniz.
Sonra bir de dönüp yılbaşından bu yana yüzde 40’tan fazla satın alma gücü kaybeden milyonlara yılsonunu bekleyin diyorsunuz!
Ben size diyeyim.
Bizim beklediğimiz iki şey kaldı.
Birincisi ertesi gün hangi ürüne ne kadar zam geleceği haberi.
İkincisi de seçim haberi!
Bizim dünyamızda durum bu, ilginizi çekerse…