Bir süredir en çok konuştuğumuz, yazdığımız konuların başında enerji geliyor. Akaryakıt fiyatlarında dolar kuru ve petrol fiyatlarında yaşanan artış nedeniyle sık sık zamlarla karşılaştık. Dolar kuru düşse de özel tüketim vergisindeki ve petrol fiyatlarındaki artış zamların sıklığı azalsa da devam etmesine neden olmuştu.
Yılbaşı itibariyle de doğal gaz ve elektrikteki zamlar gündemimize geldi.
Şimdi de İran’dan gelen doğalgazın düşmesi nedeniyle kesintileri konuşuyoruz. Karakışın bütün ülkede etkili olduğu bir dönemde işin bu noktalara gelmesi üzüntü verici.
Ancak nedenlerinin de iyi anlaşılması gerekiyor.
Hükümetin tüm bu süreçte savunduğu bir iddia var. O da tüm dünyada enerji maliyetlerinin artmış olduğu ve bu artan maliyetlerin bir süre vatandaşa yansıtılmadığı. Bu iddia doğrudur. İkinci kısmının doğruluğunu Aralık ayındaki bütçe açığına ve bugünlerde tükenen gaza baktığımızda görebiliyoruz. Bundan da yılbaşı itibariyle vazgeçildiği gelen zamlardan anlaşılıyor.
O zaman gelelim birinci kısma. Yani enerji maliyetlerindeki artış ile ilgili olan mevzuya.
Tüm enerji maliyetlerinin temel belirleyicisi olan petrol fiyatları dünyada bir yılda 50 dolar seviyesinden 90 dolara yükseldi. Yani neredeyse tüm enerji kalemleri bir yıl öncesine göre en az yüzde 80 daha pahalı. Dolayısıyla diğer tüm ülkelerde de benzin, doğal gaz gibi ürünlerin fiyatları da arttı.
Mesela Amerika Birleşik Devletleri!
Ocak 2021’de litresi 0,62 dolar olan benzinin fiyatı bir yıl sonra bugün 0,87 dolar. Fiyat artış oranı yüzde 40.
Bir başka örnek de Almanya’dan verelim. 2021 yılı başında 1,39 euro olan benzinin litre fiyatı yüzde 25 artmış ve bugün 1,73 euro!
Gerçi Almanya örneğini verince hükümet size Avrupa’nın her yerinin Almanya gibi olmadığını söylüyor. Hatta evvelki gün Enerji Bakanı Fatih Dönmez bir televizyon programında benzini en ucuz kullanan ülkenin Türkiye olduğunu ve Avrupa’da ortalama 26 TL olduğunu söylediğinde program sunucusu asgari ücretin de oralarda 2 bin euro olduğunu söylemişti. Bakan Dönmez de Avrupa’nın her yeri Almanya gibi değil dedi.
Haklı mı? Maalesef değil!
Sunucunun da Bakan’a söylediği gibi bu karşılaştırmalarda asıl bakılması gereken kısım satın alma gücüdür.
Dolayısıyla eğer Avrupalı için fiyat 26 TL diyorsanız o zaman gelirleri de o ülkelerin gelirleri üzerinden karşılaştırmak gerekir. Yani Almanya’da çok küçük bir kesimin mahkum olduğu asgari ücretin de 1.585 Euro karşılığı olan 24.250 TL olduğunu söylemek gerekir.
Ancak bunu dilimizde tüy bitmesine rağmen bunu söylemiyorlar. Her yer Almanya değil diyerek konuyu kapatmayı tercih ediyorlar.
Haydi o zaman gelin birlikte Almanya dışına bakalım. Ve biz de satın alma gücünü bir kenara koyalım ve TL cinsinden bir hesap yapalım.
Avrupa’daki ekonomik krizin iki önemli ülkesi olan İspanya ve İtalya’daki verileri paylaşayım. İspanya’da benzinin litre fiyatı bir yıl önce 1,20 euro iken bugün 1,50 euro seviyesine çıkmış. İtalya’da da fiyat 1,45’ten 1,75 euroya yükselmiş.
Litre başına fiyat artışı gördüğünüz üzere 0,30 eurosent civarında. Geçtiğimiz yıl euro/TL kurunun ortalaması 10,50 TL!
Fiyat artışı kaç TL olmuş bu durumda?
3,15 TL!
Peki Türkiye’de artış ne kadar olmuş?
Geçtiğimiz yıl 7,19 TL olan benzin bugün 14,06 TL’ye satılıyor.
Artış ne kadar?
7 TL!
Yani benzini en ucuza aldığı söylenen Türkiye’de bir yılda benzin 7 TL artarken İspanya’da, İtalya’da, Almanya’da artış sadece 3-4 TL’de kalmış. Yani bu basit hesapla bile meselenin sadece dünyadaki enerji fiyatları ile sınırlı olmadığını görmek mümkünmüş.
Diyeceksiniz ki böyle hesap mı olur?
Bakanın hesabı oluyorsa, bizimki de bal gibi olur!