Bu hafta oldukça zor geçti, geçiyor. Hafta başında petrol fiyatı kaynaklı Dünya borsalarında bir çöküş yaşandı. Daha önemlisi sağlığımızla ilgili olan Korona virüsü salgını giderek hızlanıyor.
Ocak başından beri Çin’den gelen virüs haberleri artık neredeyse gezegenimizin her yanından duyuluyor. İtalya ve İran en çok etkilenen ülkelerin arasındalar. İtalya’da ülke genelinde bir karantina ilan edildi. Ticaret nerdeyse tamamen askıya alındı. Futbol maçları ya tatil ediliyor ya da tehir ediliyor.
Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin bunu takip edeceği söyleniyor. Alman şirketleri şimdiden bu gidişattan etkilenmiş durumda. Özellikle Çin ve Uzakdoğu Asya kökenli tedarik zincirinin kesintiye uğraması ciddi hammadde eksikliğine ve dolayısıyla üretim kaybına yol açacaktır.
Dün gece yarısı ABD Başkanı Trump ülkesinin AB ülkelerinden gelen uçuşlara engel olacağını, kısıtlamalar getireceğini açıkladı. NBA basketbol ligi ertelendi. Bütün bunların ekonomiye etkileri olumsuz olacaktır.
Dünya ekonomisindeki genel sıkıntıları bir an için görmezlikten gelirsek Korona virüsü ekonomileri zora sokan en büyük etken. Mal ve insan dolaşımından, hammadde tedarik zincirine kadar etkileri çok fazla.
Ve maalesef ülkemizde de bir vakaya rastlandı ama kendimize haksızlık yapmayalım Türkiye şu an için bu salgından en az etkilenmiş ülkelerin arasında. Dileriz ki hep böyle kalır ve hem insanlarımız hem de ekonomimiz bu sıkıntıyı en az hasarla atlatır.
Ancak işin ekonomi ve finans piyasaları alanında ülkemizin kendi önlemleri ile krizden kaçması pek mümkün değil. İster istemez küresel piyasaların çalkantılarından etkilenecektir.
Bütün bu olan bitenin bizlere etkisi nasıl olur, bu iş nereye kadar ilerler, şu an için kesin olarak öngörmek zor. Ülkeler bu salgına karşı daha sıkı tedbirler almaya başladılar. Toplantılar, uluslar arası etkinlikler erteleniyor. Salgın, ilk başladığı ülke olan Çin’de kısmen kontrol altına alındı bile. Ama öte yandan ABD ve Avrupa’da etkileri artıyor.
ABD’de yayılımı engellenemezse bizce bu virüs o ülkede çok öldürücü olacaktır. Zira ABD’de hem yoğun bir nüfus hem çok eğitimsiz bir halk hem de çok kötü bir sağlık sistemi vardır. Parası olmayanlar için ABD sağlık hizmetleri açısından bir cehennemdir. Sokaklarda yaşayan, hijyen koşulları çok kötü olan yüzbinlerce insan vardır.
Avrupa’da ise risk; nüfusun yaşlı olması, ulaşımın kolay ve ucuz olarak sağlanabilmesidir. AB ülkeleri arasında sınır dahi yoktur. Hastalığı taşıyan kişilerin oradan oraya gitmeleri çok daha kolaydır. Güçlü sağlık sektörü yapısı, sosyal güvenceleri ile Avrupa’da yaraların sarılması ABD’den daha hızlı ve etkili olacaktır.
Bir söz vardır, zor günler tıpkı iyi günler gibidir; çabucak geçerler. Biz, bu virüs salgınının kısa sürede kontrol altına alınacağını bekliyoruz. Zaten ölüm oranı da düşük olan bir hastalık. Bizce şu an Dünya’da -biraz da sosyal medyanın etkisi ile- bir panik havası oluşturulmuş durumda. İster istemez yoluna girecek, kitleler sakinleşecektir.
Göreceksiniz bu çalkantılar atlatıldığında ise olan bitenden en kârlı çıkan ülkelerden birisi de ülkemiz olacaktır. Az vaka görülmesinden ötürü gelecek olan turist sayısı, Çin ve uzak doğu menşeili tedarik maddelerinin bir kısmının Türkiye’den alınması, ucuzlamış olan petrolün üretim ve servis sektörüne olumlu katkısı bunun nedenleri açısından söylenebilir.
Amacımız kimsenin derdinden, sıkıntısından istifade etmek değildir. Allah tüm insanlara sağlık ve huzur versin elbette. Ancak yaşanan fırtına dindikten sonra ülkemiz en büyük faydayı sağlamış birkaç ülkeden biri olarak yoluna devam edecektir. Buna hep birlikte şahit olacağız.
Şu an için gerek reel sektörde gerek finans piyasalarında bir takım sıkıntılarımız, kayıplarımız olabilir. Pazar esnafından, küçük yatırımcısına, emeklisinden, girişimcisine kadar tadımız kaçmış olabilir. Ama bütün bunlar yakın zamanda düzelecek ve hepimiz daha sağlıklı, daha huzurlu günlere ulaşacağız.
Her inişin bir çıkışı, her gecenin bir sabahı vardır. Bugünler de geçecektir. Merhum Çetin Altan ustanın deyimi ile “enseyi karartmayın”