Ünlü Game of Thrones dizisinde çok kullanılan bir replik vardır. Winter is coming, yani kış geliyor. Mealen yaklaşmakta olan bir belayı, kötü zamanları, sıkıntıları anlatmak için kullanılır. Özellikle Z kuşağının çok sevdiği bu ifadeyi biz de zaman zaman yazılarımızda alıntılıyoruz.
Ülkemiz için takvimsel olarak yaz geliyor olsa da yaşadığımız pandemi, kısıtlamalar ve ekonomideki şartlara bakarsak, maalesef kış geliyor diyebiliriz.
Her şeyin başı sağlık… En can sıkıcı gelişme hiç kuşkusuz Covid 19 illetine kurban verdiğimiz insanlarımız. Her gün iki yüzden fazla canımızı kaybediyoruz. Her gün terör saldırısı olduğunu ve her gün o saldırılarda iki yüz insanın öldüğünü düşünün. Ne büyük bir infial ne büyük bir öfke olurdu değil mi? Ama şimdi bu ölümleri kanıksadık. Daha da üzücü olan hem haberlerde hem de çevremizde giderek daha genç yaşta insanların bu salgından ötürü hayatını kaybettiğini duyuyoruz.
Öte yandan ülkemizde artık ciddi bir işsizlik sorunu var. Şu an için yüzde on altı olarak ilan edilen bir işsizlik oranı mevcut. Ama tarım dışı ya da mevsimsel olan istihdamı da katarsanız bizce oran daha yüksek.
Ayrıca gidişat bize bu işsizlik oranının yükseleceğini gösteriyor. İşten çıkarma yasağının kalkacağı Mayıs ayı itibarı ile bunun daha da artışa geçmesi kaçınılmaz. Bazı bölgelerde, örneğin güneydoğu ve bazı sektörlerde örneğin müzik, eğlence, servis gibi, bu oran çok daha yüksek. İntihar haberlerini hepimiz okuyoruz.
Gelelim turizme… Zaten dış turizmden yana çok bir umut yoktu. Zira pandemi sürecindeki seyahat yasakları, aşılamanın gecikmesi, aşı pasaportu ve Türkiye’de kullanılan Çin aşısını Avrupa ülkelerinin güvenilir bulmaması gibi sorunlar vardı. Umut yoktu derken pandemi öncesinin rakamlarını beklemiyor ama yine de az da olsa bir hareketlilik yaşanır diye tahmin ediyorduk.
Fakat hafta başında Rusya’dan gelen Türkiye’ye seyahat yasağı haberi bu anlamda canımızı sıktı. Rusya, Türkiye için ciddi bir turist kaynağıdır. Avrupa ülkeleri kaynaklı seyahat yasağı zaten vardı. Bir de Rusya’dan böyle bir yasak gelmesi turizm için çok tatsız oldu. O turizm ki ülkemiz açısından önemli bir döviz kaynağıdır.
Nüfusun yüzde otuz dördünün sosyal yardım aldığı bir ülkede yaşıyoruz. Covid 19 salgını ile bu oran daha da arttı. Dolayısıyla işsizlik ve geçim derdinin ciddi boyutlarda olduğunu görmek çok olay. Geçtiğimiz kış aylarında etrafımızda bir çok kişiden elektrik faturası çok yüksek geldi, doğal gaz aşırı pahalandı gibi şikayetler duyduk. Orta sınıfın ciddi bir erime sürecine girdiği görülüyor. Bir ülke için orta sınıf, o ülkenin omurgasıdır. O yüzden de orta direk diye adlandırılır.
Yurt dışına çıkan ciddi bir beyin göçü, pandemi sürecine dair belirsizlik, tam kapanma ihtimali, bir türlü bitmeyen erken seçim dedikodusu, dış politikadaki gerginlikler… Bütün bu belirsizlikler yaşadığımız döneme ve ülkemizde dair ciddi endişeleri beraberinde getiriyor.
Özellikle de beyin göçü ve ülkeden gitmek isteyen genç bir nüfus endişe verici bir durum. Tüm bunları düşündüğünüzde şu soruyu soruyorsunuz kendinize: İnsanlar mutlu olsa, bu ülkede işler yolunda gidiyor olsa, neden göç etmek istesinler?
Eski normal’e ne zaman dönebiliriz? Zamanı, süresi ve maliyeti ne olur öngörmek zor. Ama bu şekilde memleketin gidişat ve akıbetinin hiç de iyi olmadığını görebiliyoruz. O anlamda önümüz yaz değil kış. Kış geliyor. Geç kalmadan gerekli önlemlerin alınması lazım.