Gazeteci büyüğümüz Taha Akyol, Karar Gazetesi’ndeki 16 Şubat tarihli köşe yazısında “sermaye milliyetçiliği” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazısında hem ülkemizde hem de Dünya’da yabancı sermaye karşıtlığı ve bu konudaki toplum hem de devletler bazındaki zihniyetten bahsetti.
Yabancı sermaye ve daha geniş bir açıyla bakılırsa serbest para hareketlerinden, başka milletlerden şirketlerin ülkemizde şirket satın almasından rahatsızlık duyulması bizde çok eskidir. Bunun altında sadece iktisadi değil, siyasi sebepler de vardır.
Türkiye’de solun bir kısmı eskiden beridir özelleştirmeye karşı olmuştur. Dolayısıyla bırakın yabancı sermayeyi, yerli sermayeye bile düşmandır. Özel sermayenin güçlenip ekonomik alanda devletin yerini almasına karşı çıkmıştır. Aynı şekilde sağın bazı fraksiyonlarında da yabancı sermayeye karşı müthiş bir düşmanlık olmuştur, halen de vardır.
Gerek tarihin akışı gerekse yaşadığımız çağın gerçekleri bunun ne kadar yanlış bir fikir olduğunu bize gösterdi. Giderek sınırların, ulus devletlerin daha da gevşediği bir Dünya’da içe kapanık, devletçi modellerin başarılı olamadığı aşikâr.
Ayrıca ülkemizde her olayı bir komplo teorisi ile açıklamaya çalışan bir fikir akımı vardır. Siyasi yelpazenin her alanında bu tarz akımlara rastlanır.
Bir takım sermaye gruplarının, ailelerin, tröstlerin ve kartellerinin Dünya’yı yönettiği, bunların şerrinden asla kaçılamayacağı, tek çarenin katı bir sermaye milliyetçiliği ve içe kapanma olduğunu savunan bir görüş… Dünya’yı, küresel ekonomiyi biraz bilen bir kişi bu tarz iddialara asla itibar etmez.
Bütün büyük uluslararası şirketlerin sermaye yapılarını inceleyin. Her şeyden önce neredeyse tamamı halka açıktır. Sadece bir tek ülkede değil. Bütün önde gelen ekonomilerde bu şirketlerin hisselerinin borsada alım satımları yapılır. Bundan ötürü de hem sermaye yapıları hem de finansalları gayet şeffaftır. Bir de ek bilgi verelim, Arap, Müslüman, Hintli ve Çinli sermaye gruplarının bu tarz şirketlerde ciddi ortaklıkları vardır.
Dolayısıyla yabancı sermaye ülkemizde güçlenirse tek bir merkezden, tek bir sermaye kaynağından yönetiliriz gibi komplo teorileri deli saçmasıdır. Yabancı sermaye gittiği ülkede karmaşa değil huzur, güven ve hukuk devleti ister.
Kaldı ki bu küresel oyunda Türkiye ve diğer orta ölçekli ülkeler edilgen bir konumda değildir. Türk sermayesi de yabancı pazarlarda şirket alımları yapmakta, ortaklıklara girmekte, üretim tesislerine sahip olmaktadır.
Yabancı sermayenin Türkiye’de bu tarz faaliyetlerinin bulunmasından rahatsız olmak bu açıdan da yanlıştır. O kadar ki bazı uzmanlar “yabancı” kelimesi yerine “uluslar arası sermaye” denmesinin daha doğru olacağını söylemektedirler. Gerçekten de Türkçe’de yabancı kelimesinin biraz olumsuz bir anlamı var. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Pakistan’da buna benzer ifadeler kullandı.
Sermaye milliyetçiliği ve onun ikiz kardeşi içe kapanmacı ekonomi arzusu sadece bizim ülkemize has bir durum değildir. Zamanında Fransız hükümeti de Fransa’nın en önde gelen gıda firmalarından bir tanesinin Coca-Cola’ya satılmasına karşı çıkmıştı.
Krizden sonra Yunanistan’da birçok liman, tesis, fabrika Almanya başta olmak üzere yabancı ülke gruplarının eline geçti. Bugün Yunanistan’da bunların geri satın alınmasını hatta kamulaştırılmasını isteyenler var. Yine ABD’de Çin tabanlı işletim sistemlerinin yasaklanmasını, Huawei firmasına yönelik yaptırımları hatırlayalım.
Bu tarz siyasi gelişmelerin olmaması mümkün değil. Ama giderek daha da entegre olan bir Dünya’da para milliyetçiliği yapmak çok akılcı değil. Yapılması gereken kendimizi izole etmeden, nitelikli iş gücü yetiştirmek, ArGe başta olmak üzere teknolojiye ve düşük maliyetli üretime yatırım yapmaktır.
Küresel rekabette içimize kapanarak değil, dışa açık ve girişimci olarak kazanabiliriz. Bakın Çin, 1980’lerde Deng Xiaoping ile beraber eski komünist devletçi kafayı bir kenara bıraktı, önce yatırım alan sonra da yatırım yapan ülke oldu. Şu an Dünya’nın ikinci büyük ekonomisi ve böyle giderse birincilik koltuğuna oturacak. Ya da Güney Kore ile Kuzey Kore’yi kıyaslayın, zihniyet farkının meydana getirdiği muazzam farkı göreceksiniz.