Kanal İstanbul

Mustafa Morgil

Son yirmi yılda İstanbul’a birçok yatırım yapıldı. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli bunların en büyük ve maliyetli olanları idi. Marmaray ve Avrasya Tüneli nerede ise tüm İstanbullular tarafından kabul gördü. Üçüncü havaalanı ise uzun tartışma ve itirazlardan sonra faaliyete geçti. Halen daha bu havaalanının adından, konumuna kadar birçok eleştiri var.

Ancak Kanal İstanbul projesi diğerlerinden oldukça farklı bir proje. İktidarın İstanbul’a dair mega proje dediği projeler grubunun bizce en çok tartışmalara yol açanı. Kapsayacağı alan ve etkileyeceği coğrafya çok daha geniş.

Bugüne dek hakkında çok yazıldı, çizildi. Dolayısıyla biz Kanal İstanbul’un teknik ayrıntılarına bu yazımızda değinmeyeceğiz. Ancak projeyi üzerinde çok düşünülmesi gereken bir proje yapan unsurlar var. Bunların hem uzmanlar hem de kamuoyu tarafından iyice tartışılıp, değerlendirilmesi gerekmekte. Aksi halde hem İstanbul hem de Türkiye kalıcı zararlar görebilir.

Projeye dair en büyük soru işareti bunun gerekli olup olmadığıdır. Dünya’da benzerleri olan Süveyş ve Panama kanalları bir kıtanın etrafından dolanmayı gerektirecek çok uzun mesafeleri bypass etmektedir.

Ancak Kanal İstanbul’da böyle bir durum yok. İstanbul Boğazı’nın sadece birkaç kilometre berisine yapılacak, Marmara-Karadeniz arasındaki geçişi sadece bir-iki gün kadar kısaltacaktır. Kanalı kullanacak olan gemiler için ekonomik faydası kısıtlıdır.

İşin çevre boyutu ikinci ve çok ciddiyetle incelenmesi gereken boyutudur. Kazılar sırasında çıkacak olan molozlar ile Marmara Denizi’nde suni adacıklar yapılacağı söyleniyor. Bu tarz adacıkların denize ve deniz canlılarına olan zararları bilimsel, tarafsız kurullar tarafından ortaya koyulmuştur.

Aynı şekilde Marmara ve Karadeniz arasında doğal olmayan bir geçiş açılmasının, denizlerdeki dalga ve akıntıların yönünden, balıkların göç yollarına kadar olumsuz etkilerinin olacağı yazıldı.

Kanal İstanbul’un kazı alanına yakın çeşitli baraj gölleri, yani İstanbul’un içme suyu kaynakları var. Kanaldan geçecek olan deniz suyu ile bu göllerin yer altında karışması ve dolayısıyla içme suyunun tuzlanması ihtimali mevcut. Buna karşın yer altı kanalları da yapılacağına dair çeşitli iddialar var. Bunlar ne kadar verimli ve sağlıklıdır?

Hukuki sorunlar ise bir başka sorun olarak karşımızda. Bazı hukukçular Montrö sözleşmesine göre Türkiye’nin, İstanbul Boğazı’ndan geçen gemilere “buradan geçemezsin, git Kanal İstanbul’dan geç” demeye hakkı olmadığını söylüyorlar. Bu durumda Kanal’a dair büyük beklenti olan İstanbul Boğazı’ndaki deniz trafiği yoğunluğunun azalması nasıl mümkün olacak?

Montrö Anlaşması’nda dair bir sorun ise savaş gemileri. Şu an anlaşma gereği Karadeniz’e sadece belli sayıda savaş gemisi geçebiliyor. Türkiye bu konuda bir baskıya maruz kalmıyor zira savaş gemisi geçiş adedini artırmak Türkiye’nin elinde değil. Anlaşmaya taraf olan ülkelerin mutabakatı lazım.

Ancak Kanal İstanbul’dan istediği kadar geminin geçmesine izin vermek Türkiye’nin elinde olacak. Bu da başta ABD olmak üzere çeşitli ülkelerin savaş gemilerini Karadeniz’e geçirebilmek için ülkemize baskı yapmasına hatta tehdit etmesine yol açabilir.

Türkiye buna izin vermese ABD ile, izin verirse Rusya ile ters düşecek. Ülkemizin başına yeni bir dış siyaset sorunu açılması ihtimali var. Üstelik askeri bir sorun.

İşin bir de maliyeti var. Şu an için projenin on iki milyar dolar tutacağı söyleniyor. Bunun önemli bir kısmı kredi ile yapılacak. Ülkemizin kredi notu ve içinde bulunduğu genel ekonomik durumlar nedeniyle bu kredinin maliyeti çok yüksek olacaktır. Geri ödemesi ve şartları da aynı şekilde.

Tekrar söyleyelim, biz Kanal’ın yapımına kat’i olarak karşıyız demiyoruz. Eleştirdiğimiz, bu projenin yukarıda sıraladığımız birçok konuda etkilerinin tarafsız kurullar tarafından değerlendirilmemesidir. Çünkü projenin lehine de aleyhine de yorum yapan bir çok uzman var. Uzmanlık gerektiren alanlarda siyasi saiklere göre, biz karar verdik olacak, biz yaptık oldu yaklaşımları yanlış sonuçlar verecektir.

Kanal İstanbul gibi, öngörülemezliği çok olan, fayda-zarar dengesinin çok iyi değerlendirilmesi gereken projelerde geniş bir uzlaşı sağlanması gereklidir.

Aksi halde yaşanacak olan sorunlar hem Türkiye’nin hem İstanbul’un hem de gelecek nesillerin başını ağrıtacaktır.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (22)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.