Joe Biden

Mustafa Morgil

ABD’de 3 Kasım’da yapılacak olan başkanlık seçimlerinin şu an için en büyük favorisi Joe Biden.

Daha önce mevcut Başkan Trump hakkındaki görüşlerimizi paylaşmıştık. Zaten kendisinin dört yıllık icraatlarını da biliyoruz.

Öngörülemez ve fevri bir kişiliğe sahip olsa da Dünya’ya ve ülkemize yönelik siyaseti belli bir çizgiye oturmuş durumda.

Ancak anketlerdeki sonuçlar sandığa yansırsa 3 Kasım’dan itibaren ABD siyaseti ve kaçınılmaz olarak Türk-Amerikan ilişkileri ciddi bir değişim yaşayacak. Olası bir Biden zaferinin Türkiye’ye etkilerini incelemeden önce Biden’ın bugüne kadar olan geçmişine bakmak iyi olacaktır.

Biden çok eski bir siyasetçi. 1973’ten 2009’a kadar senatörlük, 2009’dan 2017 başına kadar da Başkan Yardımcılığı yaptı. Trump gibi siyasete en üst makamdan girmiş birisi değil. Üstelik senatörlük döneminde uzun yıllar Senato’nun dış ilişkiler komitesi üyesi ve başkanıydı. Ülkesinin dış siyasetine yön vermiş kadroların arasından geliyor.

Biden, yaptığı gaflarla ünlü birisi. Çok pot kıran, söylenmemesi gerekeni ağzından kaçıran bir yapısı var. Bunun bir nedeni de kendisinin prompter’dan ya da yazılı bir metinden bakarak değil irticalen konuşmayı sevmesi.

Kişisel hayat hikayesinde ise gerçekten üzücü trajediler var. İki kere evlat acısı yaşadı. Bir evladını 1972’da trafik kazasına, bir diğerini 2015’te kansere kurban verdi. 1972’de bir yaşındaki bebeğinin öldüğü trafik kazasında eşi de vefat etti. Bütün bu acılara rağmen kırk yıllık siyasi kariyerini başarı ile sürdürmesi, başkan yardımcılığına kadar gelmesi onun dirayetli ve güçlü bir kişiliği olduğunu gösteriyor. Yıkılmamış, ayakta kalmış bir insan.

Siyasi geçmişinde Türkiye’ye karşı olan neredeyse tüm hareketleri destekledi. 1975’teki Kıbrıs ambargosu onun başının altından çıktı. Ermeni tezlerini, Irak bölünmesini ve kuzeyinde bir Kürt devleti kurulması fikrini savundu. (Daha sonra bu fikrinden vazgeçtiği ileri sürüldü). En son 2019 Aralık ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti hakkında ağır sözler sarf ettiği bir görüntüsü ortaya çıktı.

Dolayısıyla Biden her zaman Türkiye için bir sorundu. Ancak şu da var ki Başkan Yardımcısı iken dört defa Türkiye’ye geldi ve her gelişinde oldukça sıcak mesajlar verdi. 15 Temmuz’dan sonra ülkemize gelen en üst düzey ABD yetkilisi idi. Geç geldiği için özür diledi ve darbe girişimini kınadı.

Acaba seçildiğinde eski Türkiye karşıtı görüşlerini mi hayata geçirecek, yoksa taç giyen baş akıllanır misali geldiği makamın sorumluluğuna göre mi hareket edecek? Ülkelerin dostu-düşmanı olmaz, çıkarları olur. Biden da bunu çok iyi biliyordur. Nasıl hareket edecek, göreceğiz…

Bu sorunun yanıtı, özellikle bugünler ve önümüzdeki sonbahar-kış ayları için daha da kritik. Zira Türkiye’de döviz kuru baskısı, döviz krizi ihtimali, ödemesi yaklaşan dış borç rakamları giderek ciddiyet kazanıyor. Bütün bunlara bir de 3 Kasım’da Biden’ın seçilmesi eklenirse piyasalara gelecek istikrarsızlığı hayal etmek zor değil.

Bir başka sorun da ABD’de başkanlığın devir teslim süreci. Seçim her ne kadar 3 Kasım 2020 günü olsa da görev teslimi 21 Ocak 2021’de yapılacak. Biden kazanırsa ilk icraatlarını seçimden iki buçuk ay sonra yapmaya başlayabilecek. Yukarıda bahsettiğimiz Türkiye’ye karşı iyimser senaryo devreye girecek olsa bile bunun net bir şekilde görülmesi zaman alacak. Bu da Türkiye açısından belirsizliği artıracak bir başka unsur olacaktır.

Böyle bir durumda tek iyi ihtimal olarak Biden’ın -kazanırsa- görevi devralana dek geçecek olan sürede Türkiye hakkında olumlu beyanatlar vermesi kalıyor. Açıkçası buna pek ihtimal vermiyoruz. Daha göreve bile başlamadan kendisini bağlayacak hareketler yapması, Biden gibi deneyimli, çok eski bir politikacıdan beklenmez.

ABD seçimlerinde sonucun çok az farkla gelmesi halinde tarafların itiraz edeceği konuşuluyor. Hatta Trump şimdiden posta ile kullanılan oylarda mükerrer oy kullanıldığını söylemeye başladı bile. 2000 seçimlerinde olduğu gibi bu seçimin de ABD’de mahkemelik olması ve neticenin netleşmesinin gecikmesi Dünya piyasalarında çalkantıya neden olacaktır. Bu da ister istemez Türkiye’yi etkileyecektir.

Hemen belirtelim, Trump kazanırsa Türkiye için illaki her şey tozpembe olacak demiyoruz. Zira Trump da yeri geldiğinde ülkemize karşı tavır aldı. Rahip Bronson krizi ve 2018 döviz şoku, Suriye operasyonları sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı ağır ifadeler içeren mektup, geçtiğimiz günlerde Güney Kıbrıs’a ambargonun kaldırılması… Bütün bunlar da Trump’ın icraatları.

Fakat yine de S-400 dolayısı ile CAATSA yaptırımları gibi konularda Türkiye’yi korudu. Hatta birçok gözlemciye göre Washington’daki yegâne Türkiye dostu da yine kendisi. Eski danışmanı Bolton, geçenlerde yazdığı bir kitapta Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arasının çok iyi olduğunu, kendisinden telefon geldiğinde golf oynamayı bile bırakarak Erdoğan ile görüştüğünü iddia etti.

Rahmetli İsmet İnönü, süper güçlerle dostluk yapmanın bir ayı ile yatağa girmeye benzediğini söylemişti. Dostunuz bile olsa o yatakta ısırılma, ezilme hatta yutulma tehlikesini ensenizde hisseder; asla tam olarak rahat edemezsiniz.

Bu söz 2020 seçimi sonrası Türkiye-ABD ilişkilerini, beklenti ve kaygıları en güzel açıklayan söz. Dileriz ki ülkemiz için hayırlısı olur.


Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.