ABD’nin efsanevi siyahî lideri, aktivisti Malcolm X, bir televizyon programında kendisi gibi siyahî olan ama zengin ve toplum tarafından kabul edilmiş bir başka zenci ile tartışmıştı. Tartışmada akademisyen olan papyonlu, kalantor görünümlü zenci, Malcolm X’e “sen çok katı, uzlaşmaz ve saldırgansın. Bak ben de zenciyim ama senin gibi sistemle kavgalı değilim” mealinde laflar etmişti. Malcolm X ise buna yanıt olarak; “Sen bir ev zencisisin. Sisteme teslim olmuş, yenilmiş zencisin, ben değilim. Ben ise teslim olmamış, sokakta savaşan zenciyim” diye yanıt vermişti.
***
Biliyorsunuz ABD’de geçen seneden bu yana polis şiddetinde birçok zenci –hatta bazıları silahsız- polis tarafından öldürüldü. Bunların katilleri olan polisler bırakın ceza almayı bazıları doğru dürüst yargılanmadı bile. ABD’de ne zamandır artmakta olan ırk ayrımcılığı gerilimi nihayetinde ciddi bir kamplaşmaya, adı konulmamış bir iç savaşa dönüşmüş durumda.
TSİ 8 Temmuz sabahı Dallas’ta siyahî bir keskin nişancı beş beyaz polisi öldürdü. Saldırı da kendisi de öldürüldüğü gibi bir de olaylarla ilgisi olamayan sivil vatandaş öldü. Saldırıyı gerçekleştiren siyahî kişi ABD ordusunda görev yapmış olan Micah Xavier Johnson adlı eski bir asker. Eylemi bir de “Siyahî Politik Gücü” adlı bir örgüt adına üstlendi.
ABD’de eskiden beri bir Kara Panterler Partisi gerçeği var. Zamanında Malcolm X’in de üyesi bulunduğu, ama zamanla zenci haklarını savunmakla kalmayıp, siyahî ırkçılığına yönelen bu parti, yakın zamanda ABD’de de yeniden adından söz ettirir oldu. Kara Panterlerin oldukça puslu bir geçmişleri var. Aynı ırkçı beyazlar kadar onlarında da geçmişlerinde şiddet ve linç eylemleri mevcut. Silahlı demeyelim ama çetevari bir kolları mevcut. Dallas saldırısını gerçekleştiren Johnson’un da bu örgüte üye olduğu ama bir tür silahlı kanat olarak ayrı bir grupla faaliyete geçtiği sosyal medyada çok yazıldı. İşin bu tarz kriminel tarafını bilememiz tabii ki şu an için mümkün değil. Ama görünen o ki Malcolm X’in 16 kurşunla alçakça katledildiği 1965’ten beri uykuya yatmış olan ABD’deki siyahî militanizm artık yeniden harekete geçmiş durumda.
Tablonun en ilginç tarafı da ABD’nin başkanının da bir siyahî olması. Ülkedeki kurulu düzene –ırk temelinde- saldıran insanlarla, o sistemin başındaki kişi aynı ırktan. Tam bir ev zencisi-sokak zencisi durumu. Malcolm X’in zamanında tanımladığı siyahîler içi derin fay hattının su üstüne çıkması.
***
Tüm bunlar ABD’de bir ırk savaşına, iç savaşa neden olur mu? Hiç ihtimal vermiyoruz. Ama Dallas saldırısından iki gün sonra Georgia eyaletinin Atlanta’da bir parkta Ku Klux Klan denen beyaz ırkçısı örgütün bildiri dağıtması, ertesi gün aynı parkta bir zenci gencin ağaca asılı bulunması gerginliğin daha da artacağının sinyallerini veriyor. O Atlanta şehri ki 1915’te ikinci nesil Klan’ın kurulduğu ve altın çağını(!) yaşadığı şehirdir. Bu olay için polisin resmi açıklaması o gencin kendini parkta asarak intihar ettiği şeklinde, ama Atlantalı zenciler çoktan protesto gösterilerine başladılar bile. Bu olaya yönelik bir başka eleştiri de ana akım medya organlarının bu ağaca asılı gence dair fazla haber yapmamaları.
ABD’nin ırk ayrımcılığı konusunda çok kötü bir sicili ama aynı zamanda ona karşı çok köklü bir mücadele geleneği de var. Martin Luther King’in zamanında “I have a dream” dediği ülkenin halen daha o rüyayı gerçekleştirme gücü bulunuyor. O rüya’nin kâbusa dönüşme ihtimali ufukta belirmişken, herkesin ayağını denk almasının zamanı geldi de geçiyor. İç çatışmalara gark olmuş bir ABD, Türkiye’nin de menfaatine değildir.