Son zamanlarda ekonomi ile ilgili yorumlarda çok sık duyduğumuz bir gösterge var. CDS Primi… Yorumcular yaptıkları yorum ve analizlerde Türkiye dahil çeşitli ülkelerin CDS primlerinin düştüğünden ya da arttığından bahsediyorlar.
O zaman nedir bu CDS primi, bir inceleyelim. CDS, İngilizce Credit Default Swap kelimelerinin kısaltmasıdır; Türkçeye “kredi temerrüt takası” olarak çevrilebilir.
CDS; borç alanların, borç geri ödeme riskleri üzerinden o ülkedeki riski açıklayan bir göstergedir. Günlük hayatta şahıslar, şirketler, ülkeler yani devlet hazineleri sürekli borç alırlar. Bu borçlanmalar çeşitli araçlar üzerinden yapılırlar. Listesi uzundur ama genelde şirketlerin borç almak için çıkardıkları değerli kağıtlara tahvil, devletlerinkine de hazine bonosu ya da devlet tahvili denir.
Tıpkı biz vatandaşlar için olduğu gibi kamusal ya da özel kurumlar için de borcu almak nispeten kolay ama geri ödemek zordur. Borcu verenin verdiği parayı geri alamaması riski vardır. Borcun geri ödenmemesi durumuna “default” yani temerrüt adı verilir. Olası bir temerrüde karşı ise çeşitli sigortalar yaptırılabilir. CDS, işte bu sigorta priminin bir tür oranı ya da katsayısıdır. Belli bir bedel karşılığında temerrüt riskinin sigortalanmasıdır.
1995 yılında JP Morgan Chase tarafından geliştirilmiştir. O zamandan beri piyasada elden elde dolaşmaktadır, genelde 5 yıl vadelidirler ama bu süre 10 yıla da çıkabilmektedir. Ancak CDS’i hem ekonomi yorumlarının hem de bizim yazımızın konusu yapan nokta, CDS’in son zamanlarda sıradan bir sigorta primi olmaktan çıkıp ülkelerin ekonomik durumlarına dair referans alınan bir gösterge olmasıdır.
Bir ülkede CDS primi ne kadar yüksek ise o ülke alınan borçların geri ödenememesi riski o kadar yüksek demektir. Daha yalın bir dille söylersek o ülkede işler o kadar yolunda gitmiyor, ekonomide risk o kadar artmış anlamı çıkar.
Riskin yükselmesinin en somut neticesi, o ülkede borç almanın zorlaşması ve pahalılaşmasıdır. Borcun maliyetinin ya da geri ödeme koşullarının ağırlaşmasıdır.
Hiç kuşkusuz bir ülkede riski artıran sadece borç alan kurumların finansal performansının bozulması değildir. Siyasi ortamdan, dış koşullara hatta dünyanın genel ekonomisindeki şartlara göre ülkelerin riskleri artar ya da azalır. CDS primi de kaçınılmaz olarak bundan etkilenir.
Bir başka nokta ise CDS işlemlerinin spekülasyon (manipülasyon değil !) ya da hedge amaçlı olarak da yapılmasıdır. Yani bir kişi ya da kurumun elinde CDS kontratının bulunması, kontrat sahibinin illa ki bir borcun alacaklısı olduğu anlamına gelmez. Özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülke ekonomilerine dair CDS kontratları çok sık el değiştirmektedir.
Türkiye’nin durumuna gelince…
Bugünlerde Türkiye’de CDS primi riskleri yaklaşık 367 puan civarındadır. Bu rakam mayıs ayı ortalarında 500 sınırını aşmıştı. 500 değeri CDS analizlerinde bir tür psikolojik sınır olarak kabul ediliyor. 23 Haziran seçimleri sonrası siyasi belirsizliğin nispeten azalması ve yaz aylarında artan döviz girdisinin etkisi ile Türkiye’nin riski yeniden 500 altına indi. Bu azalma hiç kuşkusuz olumlu bir gelişme. Ancak geçmişe oranla halen yüksek bir rakam. 5 sene önce 2014 Temmuz’unda bu prim 175 seviyelerinde idi.
CDS priminin teknik olarak nasıl yorumlanması gerektiğini burada yazmayacağız, bu hem uzun hem de fazla ayrıntılı bir konu. Ancak okurlarımıza bir fikir vermesi açısından, ülkeler bazında hesaplanan CDS’in, her 100 baz puan için yüzde 1 oranında maliyete karşılık geldiğini belirtebiliriz.
Bir ülkede ekonominin durumunu gösteren birçok gösterge vardır. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlardan, ki bunlar biraz tartışmalıdır, yine bu sütunlarda yazdığımız PMI endeksine, enflasyon oranlarına kadar birçok veri baz alınabilir.
Türkiye için son zamanlarda tüm bu göstergeler son yıllara göre maalesef olumsuz yöne doğru gitmektedir. Tüm bunların teknik sebepleri uzun uzadıya tartışılır. Ancak hep yazdığımız gibi; demokrasi, hukukun üstünlüğü ve tarafsızlığı, şeffaflık, kamu kurumlarının sadakat değil liyakat ile yönetilmesi gibi hususlarda yol alamadığımız sürece bu göstergeler hep olumsuz kalacaktır.