Yerel seçim Erdoğan için niye çok önemli?

Mustafa Karaalioğlu

Yerel seçimde kimin nereyi kazanacağını tayin edecek olan, genel seçimlerde yenilgiye uğrayan muhalefet partileri ve muhalif seçmenin siyasete dönüş yapıp yapamayacağıdır. Bir anlamda, toparlanamayan muhalefetin mevcut beş yıla ilaveten sonraki beş yılı da iktidara hatta -son dönemi gibi görülse de- doğrudan Erdoğan’a bırakıp bırakmayacağı buna bağlıdır. Zaten önemli olan yerel seçimi, daha önemli kılan unsur budur.

Muhalefet için 2019’da bazı büyükşehirleri ve bilhassa İstanbul’u kazanmak Türkiye’yi; yani Cumhurbaşkanlığını ve genel seçimi kazanmak için bir imkandı. Rüzgar hiç olmadığı kadar muhalefet lehine esiyordu. Ama başaramadılar; İstanbul’u alan Türkiye’yi alamadı.

***

Dolayısıyla yeni bir siyasal denklem ortaya çıktı: İstanbul’u alan Türkiye’yi alamadığı için, Türkiye’yi alan dönüp İstanbul’u alabilir ve ardından tekrar Türkiye’yi alabilir.

Eğer bu sıralama gerçekleşirse Ak Parti ve Erdoğan için sonraki genel seçimler çok erken bir tarihte, yerel seçimin hemen ertesi gününde kolaylaşacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 28 Mayıs akşamı seçimi kazanır kazanmaz İstanbul seçimi kampanyasını başlatmasının bir sebebi bu koltuğun icrai önemiyle ilgiliyse bir sebebi de bu yolla siyasi rakiplerini diskalifiye etme yolunun açılacak olmasıdır. Kazanırsa, hatta bırakın diğer şehirleri sadece İmamoğlu’na karşı bile kazanabilirse bu Erdoğan’a muazzam bir imkan sağlayan kırılma noktası olacaktır. Sık kullandığı “Tarihi seçim.. Milat” sözü bu durumda kesinlikle isabetli olacaktır. Çünkü, kazanmanın sunacağı siyasal fırsat gerçekten benzersiz…

Aday belirlemede bu kez daha titiz davranması ve ağırdan almasının sebebi bundandır. Yanlış bir isimle fırsatı kaçırmak istemiyor.

***

Erdoğan, İstanbul öncelikli olmak üzere yerel seçim için zindeliğini hiç kaybetmemişken muhalefette dinamik bir görüntü olduğu söylenemez. CHP, genel başkan değişikliğiyle seçmenin değişim talebine en azından bir cevap vermeyi başardı ama seçimi kazanmanın yeter şartı bu değil. İyi parti kopmuş ve muhalefette ittifak dağılmış durumda… Cumhur İttifakı güçlenirken, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş seçime ittifaksız girmek gibi son derece heyecan verici! bir yönteme mecbur kalmış bulunuyor. İki isim de hala avantajlı durumda olmasına rağmen ittifak yoksunluğu yabana atılacak bir risk değildir. Önlerindeki tek çıkış; özellikle İstanbul’da kazanabilmek için tabanda ittifaktan; yani seçimi referanduma çevirmekten geçiyor.

***

Bu noktada da baştaki soruya dönüyoruz: Muhalefet seçmeni, 14/28 Mayıs psikolojisinden çıkıp siyasete dönecek mi? Geri dönüş olmazsa iktidarın önünde dikensiz gül bahçesi sayılabilecek rahat bir dönem açılacaktır. Ekonomi ve asayişte sergilenen olumlu adımlar da buna eşlik etmeye devam ederse yeni dönem uzun yıllar sürebilir. Muhalefetin değerlendiremediği İstanbul faktörü iktidarın elinde eski önemini böylece kazanabilir.

Elbette iktidarın işi de kolay değil.

Başta Ankara, İstanbul ve CHP’nin yönettiği diğer büyükşehirlerde seçmen 2010 referandumundan beri muhalif karakterini koruyor. Tek başına bunu muhafaza etmek de bir motivasyondur. Öte yandan, İmamoğlu ve Yavaş’ın siyasi yönleri güçlü ve iyi kampanya yapabiliyorlar. Ellerinde konuşacak, kendilerini engellemeye yönelik yaşanan çok sayıda iktidar baskısı örneği var ve buradan hareketle iki şehrin yeniden iktidara geçmesinin genelde doğuracağı siyasi sonuçları anlatabilecek siyasi kapasiteye de sahipler. Güçlü bir çağrıyla havayı değiştirebilir ve seçmeni sürece erken dahil edebilirler.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (97)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.