Bir ülkenin başına gelebilecek en ağır ve utandırıcı itham “soykırım”dır. Soykırımla suçlanmak izi silinmeyecek bir ayıp ve nesiller boyu taşınacak yüktür. Gazze’de çocuk, kadın sivil demeden 25 bini aşkın insanı katleden bir ülke de bu suçlamayla yargılanmayı hak etmektedir. Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail hakkındaki iddiaları “esastan yargılama” kararı da gayet tabii isabettir. İsrail’in sanık sandalyesine oturtulması katliama karşı bıkmadan usanmadan tepki gösteren, din ve millet ayırımı yapmadan bütün başkentlerin alanlarında insanlığa karşı işlenen suçlara isyan eden dünya vicdanının zaferidir. Netenyahu liderliğindeki İsrail savaş kabinesinin de ağır bir yenilgisidir.
Bu karar aynı zamanda ABD-İsrail ittifakına atfedilen ve dünyada her istediklerini yapabilme kudretine sahip oldukları iddiasını içeren teoriyi geçersiz kılmıştır. Evet askeri güçleri var, silah üstünlükleri çoğu kez rakipsiz ama dünya onlardan ibaret değil. Dünya onların yaptığı kötülükleri görmüyor da değil. Kendi toplumlarını karşıların alacak kadar yanlış bir yolu tercih eden bazı batı ülkeleri için dünkü kadar can sıkıcı olacaktır. ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve birçok Batı ülkesinin sokaklarının siyaseti bu ülkelerin iktidarlarının siyasetine galebe çalmıştır. Soykırım yargılaması, İsrail’e şartsız destek veren hükümetlerin de siyasi yenilgisidir. UAD, silahlı mücadeleyle Gazze halkını ayırarak dünya vicdanının işaret ettiği noktayı benimsemiştir.
Gelgelelim İslam dünyasına… Yargılama, Güney Afrika’nın başvurusuyla; somut deliller, görüntüler ve belgelerin başarısı sayesinde mümkün olabildi. Apartheid rejimi mağduru bir halkın yeni devleti insanlık adına büyük bir adım atarak Gazze halkına en anlamlı desteği verdi. Türkiye dahil İslam ülkeleri sadece slogan atıp bir yandan İsrail’le ticarete devam ederken Güney Afrika böyle bir durumda yapılması gereken doğru şeyi, “ustalıkla” yapmayı başardı. Filistin halkı ve insanlık Güney Afrika’ya teşekkür borçludur. Hiçbir ülkenin teşebbüs edemediği şeyi yapabilmek Güney Afrika hükümetine takdir ve prestij kazandırmıştır. Bu aynı zamanda bir ülkenin itibarının, diplomatik kapasitesinin ve sözünün ağırlığının ne kadar önemli olduğunu gösteren örnek bir süreçtir. Diplomasi ve genel olarak dış politikada iddia sahibi olmak birçok alanda sermaye biriktirmekle mümkündür. Ne yazık ki İslam dünyasının bir kısmında petrol, geri kalanında da hamasetten başka sermaye yoktur.
Bundan Sonra ne olacak?
İsrail aleyhine karar çıksa bile bunu tatbik ettirecek uluslararası bir yaptırım gücü bulunmuyor. Ancak, aleyhte karar İsrail’i yalnızlaştıracak tarihi bir yenilgi olacaktır. Destekçisi ülkeler için de kaçınılmaz olarak tutum değişikliği sonucunu doğuracaktır. UAD nihai kararını yargılamadan sonra verecek ama ara karar bile İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü gayrımeşru savaşa son vermesi için güçlü bir sinyaldir. Askeri olarak hevesini alsa da siyasi olarak daha baştan başarısızlığa mahkum operasyonlarını bitirmek için bu karar İsrail hükümeti için bir çıkış imkanı sunmaktadır. Burada durmak zamanı… Soykırımla yargılanırken daha fazla soykırım yapmayı tercih edecek olursa savaşı ebediyyen kaybetmiş olacaktır. Aks takdirde mahkeme dosyasına her gün yeni belgeler ve görüntüler girecektir. Nitekim mahkeme de operasyonları durdurması çağrısı yapıyor.
İsrail hükümetinin önünde savaşı durdurmaktan daha iyi bir seçenek bulunmamaktadır. Yanlış ve insanlık dışı bir savaşta ısrar etmek İsrail halkını dünya ve tarih önünde daha zor durumda bırakmaktan başka sonuç doğurmayacaktır.