Tam günün mana ve ehemmiyetine mütenasip bir çağrı. Mehter marşındaki gibi… “Alalım düşmandan eski yerleri!” Ayrıca, sözlerinden anlaşılan o ki Türkiye Yüzyılı’nın başlangıcı da biraz yerel seçime bağlı. Bunu da not edelim.
Bir yerel seçimin tarihin akışını değiştireceğine dair bir iddiayı ileri sürmek ve bunu bilhassa tarihin akışının değiştiği bir yerden söylemek de not etmeye değer. Yeni bir analiz ve yeni bir hedef… Erdoğan bu seçimi 14/28 Mayıs kadar önemli gördüğü için seçim gecesinde dahi arzusunu ve heyecanını gizleyemedi. Malazgirt’te de bunu konuşmaktan imtina etmedi.
Yerel seçime bu yüksek alaka, belki siyasetsiz ve heyecansız kalmış muhalefete can verebilir. Genel seçimi kaybeden altı lider, hazır oklar en büyük kaybeden Kılıçdaroğlu’na yönelmişken yerel seçimde bir hevesle son kez hamle edebilir. Erdoğan kazanma hevesine mani olamayıp kampanyayı erkenden açarak onlara seçimi önemsemeleri için erkenden bir fırsat sunuyor. Tarihi fırsat!
Tarihin akışını değiştirecek ve Türkiye Yüzyılı’na giriş bileti sağlayacak bir seçimle herkes ilgilenir sanıyoruz. Muhalefet partileri ilgilenmezse en azından seçmenleri ilgilenir…
Peki hangi seçim? Erdoğan’ın kazanma hevesinin adresi ve tarihin akışını değiştirecek şey nedir? Herkesin bildiği gibi cevap; İstanbul…
Cumhurbaşkanı, belediyle başkanlığından itibaren yenildiği tek seçimi geri kazanmak istiyor. Kendisine muazzam bir seçim galibiyeti hediye eden millete bunun yeterli olmadığını, İstanbul kazanılmazsa iktidarın tadı olmayacağını bazen açıkça bazen ima yoluyla ama her durumda lisanı hal ile ifade ediyor. Erdoğan, İstanbulsuz iktidarın eksik olduğunu çok belli ediyor.
Nitekim, İstanbul yolunu açmak için yerel seçim için azalan süreyi de dikkate alarak İmamoğlu’nun davasına ve her ihtimale karşı açılan diğer davalara ilgisini artırıyor. Seçim sadece “seçim” değildir, malum. İmamoğlu davasının istinaf heyeti değişti; bu dudumda karar da beklemez gelir. Bu bile muhalefeti yerinden kımıldatmadı ama neyse ki Erdoğan “Tarihin akışı değişecek” diye heyecanı yükseltiyor ve seçimi muhalefetin gözünün içine sokuyor. Daha ne yapsın?
Öte yandan Erdoğan, yeni “eski” propaganda tarzıyla muhalefete bir başka imkan daha sunuyor. Hem genel seçimdeki üstünlüğün psikolojisi, hem de seçim sonrası utangaç da olsa “rasyonel” hamleler sayesinde iktidar yerel seçimin favorisiydi. Ancak, Cumhurbaşkanı için favori olmak demek seçim zinhar kampanyasında rasyonel laflar etmek anlamına gelmediğinden, artık izah edilemez hale gelen hayat pahalılığının izahını yine 14 Mayıs öncesi sözlerinde buluyor. Tarihin akışı değişir mi değişmez mi bilinmez ama kampanya dili hiç değişmiyor. “Dış güçler, Bay Kemal, beceriksiz muhalefet vs, vs.” Oysa, bu dil yerel seçimde işe yaramıyor. 2019 yerel seçimi öncesinde de iktidarın dili böyleydi ama olmadı, o seçimi -İstanbul/Ankara- kaybetti. Ekonomik şartlar da o günden bugüne kötüleşti.
Cumhurbaşkanı yerel seçimin öneminin altını çizdikçe ve seçmenini motive etmek için her fırsatı değerlendirdikçe üzerine ölü toprağı serpilmiş muhalefeti değilse de muhalif seçmenin dağılan ilgisini kesinlikle toparlıyor. En nihayet İstanbul ve Ankara’yı kazanmak herkesin morali, keyfi ve ağzının tadı için çok önemlidir. Partilerin de liderlerin de ama seçmenin de…