Toplumun dezavantajlı kesimlerine özel imkanlar tanımak, destek sağlamak ve genel kuralların dışına çıkarak onları güçlendirmek bir devletin görevleri arasındadır. Önemli olan bu desteklerin de seçim yatırımı olarak değil, planlı programlı bir sosyal destek hamlesi olarak yapılmasıdır. Hızlı karar vermek her durumda çok iyi bir şey olmayabilir ve bilhassa sosyal destek bahis konusu olduğunda hakları geri almak zor olacağı için iyi düşünmek ve bilhassa da o desteğin sürdürülebilmesi adına iyi planlama şarttır.
Öte yandan, popülizm her ülke için bir gelecek sıkıntısı ve öngörülemeyen maliyet demektir. Seçim kazanmak için belirli kesimlere imkan tanıdığınızda, sadece o imkanın toplam maliyetini ödemezsiniz. Beraberinde o kaynağı daha uygun ve katma değer üreten bir alana zamanında yatırmamış olmanın maliyetini de ödemek zorunda kalırsınız. Mesela, bütün emeklilere iki bayramda biner lira ikramiye vermek yılda 24-25 milyar lira para demektir. Bu parayla yaklaşık üç tane Yavuz Sultan Selim köprüsü yapılabilir. Ya da üç tane Marmaray… Tabii ki emekliye fazladan ödeme yapmak iyi birşeydir. Ama o parayı emekliler ve emeklilerin çocukları ve torunları için daha iyi değerlendimek mümkün mü sorusu da cevaplamaya değer… Mesela, o ödemeyi mutlaka vergi veya devlete ait bir imtiyazı satarak kapatmanız gerekir. Dahası, bu parayı bir başka yatırımı veya gelecekte ülkenin çok işine yarayacak ve belki de yılda 25 milyar lira ödeyerek dünya liginde kazanılabilecek bir liderliği feda etmiş olacaksınız.
***
Bütçe açığı ve cari açığınız olduğuna göre bu parayı esasında ancak iç piyasadan ve dışarıdan faizle borçlanarak ödememeye devam edebilirsiniz. 24-25 milyar lirayı tedarik etmenin faizi ne olur o da başka bir hesap konusu…Bütçe yapmak, kısa, orta ve uzun vadeli yatırım planları ilan etmek temelde ülkenin kıt kaynaklarının akılcı ve gelecek fırsatlarını hesaplayarak kullanmak demektir.
Zaten çok kısıtlı kaynakları teknoloji veya bilişim yoğun bir alanda yatırıma ayırmış olsaydınız yılda 25 milyar liranın çok üzerinde kazanç elde edecek bir fırsat üretebilir miydiniz?
Elbette, herşey yatırım planlaması ve fırsat maliyeti de değildir. Emekliye, işçiye, memura, polis emeklisine, astsubay emeklisine, vergi borçlusuna, imar suçlusuna, öğrenciye, özürlüye hasılı bütün kesimlere destek vermek, ekonominin ağırlaşan şartlarına karşı onları korumak sadece devletin değil toplumun görevidir. Bu durumda gayet tabii ki bazı kesimler için vergi yükü artacak ve bazı kesimler de bundan daha fazla istifade edecek. Bütçe matematiği böyle işler…
Ne var ki bütün bu yardımlar bir telaşla, seçim geldiği için ölçmeden biçmeden yapılırsa ülkeye fayda sağlamaz. Arkasını düşünmeden, sadece para vererek memnuniyet yaratma kuralı sürdürülebilir değildir. Sanılanın aksine güç kazandırmaz, tersine iktidarın toplum nezdindeki otoritesini zayıflatır. Devlete itimatı da azaltır. KBu alışkanlık, köklü ekonomik hamleleri ve ortak sorumluluk gerektiren kararlar almayı imkansızlaştırır…
Bunu da en iyi, maliyetleri hesaplamadan geçmişte atılan adımlardan en çok şikayetçi olan bugünkü hükümet bilir.