Başbakan Binali Yıldırım dün bir kez daha Olağanüstü Hal’in sokaktaki insanın hayatına olumsuz tesiri olmayacağını tekrarladı. Bunu, 15 Temmuz girişimini oda ve borsa başkanlarına anlattığı konuşmada söyledi. OHAL’in sokağa olumsuz yansımaması hassasiyeti aynı zamanda ekonominin, para piyasalarının ve yatırımların en temel güvencesidir. FETÖ ile mücadele devam ederken ekonomi yönetiminin de rayında seyretmesi zarutettir ve Yıldırım bu hassasiyeti yansıtıyor. Terör örgütüyle mücadele, hukukun korunması ve temel haklara riayetle mümkün ve anlamlıdır. Türkiye gibi ekonomisi dünyayla entegre bir ülkenin tabiatı gereği gözetmesi gereken kural da budur.
Asıl memnuniyet verici olan ise Cumhurbaşkanı’nın Yenikapı mitingine muhalefet liderlerini davet etmesi ve devamında Başbakan’ın bu davette ısrar ederek Bahçeli’yi ve Kılıçdaroğlu’nu aramasıdır. Bunlar OHAL ortamında oluyor. Yani olağan hallerde bile pek görmediğimiz bir yakınlaşmayı yaşıyoruz.
Elbette, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Yenikapı’da olması sayısız faydalar sağlayacaktır.
MİLLET O BAHSİ KAPATTIĞINA GÖRE
Türkiye için son derece hayırlı, faydalı ve katma değeri yüksek gelişmelerdir bunlar. 15 Temmuz şerrinden çıkan en büyük hayır, siyasetin demokrasi ortak paydasında tavır alabilmesidir. Milletin kendi hakkında kendisinin karar verme karakterinin merkez siyasette kemikleşmesidir.
15 Temmuz gecesi, ülkede bir daha darbe yapılamayacağını tescilleyen; acılı, kanlı ama sokaklara yansıyan direnme iradesiyle muhteşem bir gala sergilendi. Darbeci bu çağda akılalmaz olana teşebbüs etti, millet ise o bahsin kapandığını ilan etti.
Siyasetin tabiatına, kimyasına, sevk ve idaresine dair onyıllardır konuşulan ne varsa artık 15 Temmuz zemini üzerinden yeniden tanımlanıyor. Eski kavramları konuşmak mümkün değildir zira toplum demokratik kalite ve seviyeyi yüksek bir noktaya taşımıştır. Sistemi tehdit eden vesayet fikri, kurumlarının geleneksel gücüyle birlikte yıkılmaktadır.
SİYASETİN İMKANLARINI DEĞERLENDİRME VAKTİ
Bu tarihi eşikte siyasetin de uzlaşma ve birlikte iş görme becerisini geliştirmesi gereklidir. O yüzden iktidar ile muhalefet arasındaki yeniden yapılanma diyaloğu hayati derecede kıymet arzediyor. Türkiye şu anda bir anayasa yapmıyor ama en az anayasa kadar değerli ve önemli adımlar atıyor. En az anayasa bahsinde olduğu kadar bu bahiste de katılım ve fikri zenginlik, elleri birlikte taşın altına koymak mecburiyeti vardır.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile siyasi partiler arasındaki ilişki; AK Parti ile CHP, MHP ile ilişki yeniden kurulumun gücünü artıracaktır. Şu sıralar ihmal edilen HDP’nin süreçlere katılımı da mutlaka temin edilmelidir. Temsil kapasitesiyle büyük bir partinin, üstelik Kürt sorunu hala kanamaktayken denklem dışında kalması sadece şiddete gerekçe olur.
OHAL’den iyi bir hal çıkarmak için bütün fırsatları değerlendirelim. Siyasetin kaçınılmaz hatalarını, siyasetin sınırsız fırsatları ile telafi etme fırsatını kaçırmayalım.