Uluslararası sistem, varlığını hissettirdiği zamanlardan bugüne haklının hakkını teslim etmiyordu. Devletler ve milletler hukuku hiçbir zaman güvenilir veya garanti altında değildi. Çoğu kez, güçsüz devletler veya azınlık bölgeleri kriz süreçlerinden zararlı çıkmaktaydı. Ne var ki, uluslararası sistem bütün zayıflığına ve güçlüye hizmet eden pratiğine rağmen caydırıcı bir etki sağlayabiliyordu. İyimser bir yaklaşımla, krize yol açan vak’a sayısını azaltabiliyordu.
Bu haliyle bile idare eden sistem epeyidir; yaklaşık 10 yıldır iyice işlemez hale geldi. Çözüm üretemediği gibi caydırıcı olma özelliğini de kaybetmiş bulunuyor. Baraj kapakları hukuksuzluk lehine ardına kadar açılıyor…
***
Son örnek, Hindistan’ın Cammu Keşmir’i ilhak kararıdır. Dünyanın onyıllardır bitmeyen sorunlarının başında gelen ve Pakistan ile Hindistan arasında -bir parça da Çin- savaşa varan gerilimlere yol açan bu mesele, tek taraflı bir kararla halledildi. Hindistan bir anayasa değişikliğiyle, nüfusunun yüzde 70’i Müslüman olan bölgenin demografik değişikliği mümkün kılacak yolla tamamen kendisine bağlıyor. Bölge artık yeni Filistin mi olur, Myammar mı bilinmez…
Özetle, “yapanın yanına kar kalıyor” dünyasına Hindistan ve Hindistan’ın saldırgan Başbakanı Narendra Modi de eklendi. Putin, Trump, Netanyahu, Cinping istediğini yapıyor da Modi’nin başı kel mi? O da sıraya girdi…
Putin Osetya ile başlayıp Kırım’ın ilhakına giden yolda durdurulmadı. Trump ve Netanyahu el ele İsrail’i Filistin karşısında geri dönülmez avantajlara boğdu. Çin, komünist dönemde bile cesaret edemediğini yapıyor ve Uygur Müslümanlarına ağır bir baskı uyguluyor.
İlla ilhak ve işgal olması gerekmez… Avrupa kıtasında da, AB üyesi ülkeler Polonya, Macaristan gibi ülkeler hukuk ve demokrasiyi yerle bir ediyor. Avusturya, Hollanda gibi ötekileştirici, ayırımcı politikaları sıradanlaştıranları saymıyoruz bile. Yani, Avrupa Birliği gibi satır satır norm üreten bir birlik bile bağlayıcılık sağlayamıyor. Ne bağlayıcı, ne caydırıcı…
Böyle bir dünya Putin, Modi, Netanyahu gibi liderler için aranmakla bulunmaz. Kırım’ın göz göre göre Rusya’nın envanterine girdiği dünyada kim gücünün yettiğine saldırmaz?
***
Bu yeni düzenin pratiği, zayıf ülkelerin ve bölgelerin imkan kaybını giderek artıracaktır. Toprak ve hak elde etmeyi garantileyen, beraberinde karşı tarafların yıllar içinde elde edilen kazanımları yok eden bu gidiş küresel adaleti onulmaz şekilde zedeleyecektir. Dahası, yapanın yanına kar kaldıkça bu yöntem her krizde kullanılacağı gibi, kriz çıkarmak isteyenlere de cesaret verecektir.
Kural basittir: Gücü gücü yetene. Sonuç garantidir: Yapanın yanına kar kalır.
Pakistan şimdi umutsuzca Hindistan’ın tek taraflı hamlesine direniyor. Muhtemelen, düne kadar gerçekleşmesine ihtimal vermedikleri senaryonun hayata geçmesi karşısında hem şaşkın, hem de çaresiz itirazlar dile getiriyor. Çok büyük ihtimalle sonuç alamayacaklar ve Modi de benzerleri gibi halkına karşı bir zafer kazanan lider olmanın gururunu yaşayacak. O gurur yaşadıkça, dünyanın başka yerinde pusuda fırsat bekleyen başka liderler ve hükümetler de aynı yöntemi uygulamak için kolları sıvayacak.
Her geçen gün bir öncekini
aratacak.